Tataristan’ın başkenti Kazan’da 9-11 Eylül 2015 tarihleri arasında yapılan Uluslararası Avrasya Ekonomileri Konferansı’nda sunduğum bildirimin özetini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin Pamukkale’de 13 Aralık 2014’de düzenlenen Serbest Bölgeler Çalıştay’ında yaptığı konuşmada, “Avrasya Gümrük Birliği, Türkiye için vazgeçilmezdir. Biz orada olmak zorundayız. Körfez İşbirliği Teşkilatı içinde olmak zorundayız. Orta Afrika Birliği denen… birliğin içinde yer almak zorundayız” diyerek Türkiye’nin Avrasya Ekonomik Birliği’nde yer almasını savunmuştur.
Ben Kazan’da sunduğum bildirimde; Türkiye’nin neden Avrasya Gümrük Birliği’nde yer alamayacağını, uluslararası hukuk ve uluslararası ekonomi açısından bunun mümkün olamadığını açıkladım. Çünkü, yürürlükte bulunan Ankara Anlaşması ve Katma Protokol değişmediği sürece GATT/WTO kuralları gereğince Türkiye aynı anda iki farklı gümrük birliği içinde olamaz.
Avrasya Ekonomik Birliği’nin (EurAsEC) kurulma süreci 6 Ocak 1995’te Rusya ile Belarus arasında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması ile başlamıştır. Kuruluş Anlaşması 10 Ekim 2000 tarihinde Astana’da Rusya, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan Cumhurbaşkanlarınca imzalanmıştır.
2002 yılında Moldova ve Ukrayna, 2003 yılında da Ermenistan gözlemci olarak, 7 Ekim 2005 tarihinde de Özbekistan Birliğe katılmış, böylece üye sayısı 6’ya çıkmıştır. Özbekistan üyeliğini 2008 yılında dondurmuştur. Ağustos 2006 Zirvesi’nde gümrük birliğinin gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır.
Bu temel üzerinde üye devletleri ekonomik yönden birleştirmek ve uzun vadede diğer CIS devletlerini aynı çatı altında toplamak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda Rusya, Beyaz Rusya ve Kazakistan 29 Mayıs 2015 tarihinde Astana’da Avrasya Ekonomik Birliği Anlaşması’nı imzalamışlardır.
Birliğe Ermenistan’ı dahil eden Anlaşma 9 Ekim 2014’de onaylanmış, Rusya Devlet Duması Anlaşma’yı 26 Eylül 2015’de uygun bulmuştur. Anlaşma 1 Ocak 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Birlik, Rusya’nın Orta Asya’daki ekonomik ayağı olarak değerlendirilebilir. Ekonomik birleşmedeki sorunlar göz önünde bulundurulduğunda Birliğin siyasi yönü daha ağır basmaktadır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da 18 Temmuz 2012 tarihinde Rusya’ya yaptığı ziyarette Putin’e “Zaman zaman bize takılıyorsun. AB’de ne işin var diyorsun. O zaman ben de şimdi size takılayım. Hadi gelin bizi Şanghay Beşlisi’ne dâhil edin, biz de AB’yi gözden geçirelim şeklinde bir latife yaptım” demiştir ama Türkiye bu kuruluşta da yer alamaz.
Eskişehir AK Parti Milletvekili adayı Prof. Dr. Emine Nur Günay’ın 2011 yılında Barış Can ile yaptıkları “Orta Asya, Güney Kore ve Türkiye Arasında Olası Bir Gümrük Birliği: Türkiye’nin Potansiyel İhracat Kazanımları” başlıklı çalışmasında önerdiği farazi Altay Birliği’nde de Türkiye’nin yer alması mümkün değildir.
Tasam Başkanı Süleyman Şensoy 11 Nisan 2013 tarihinde şu doğru tespiti yapmıştır: “Sadece din, dil, tarih, coğrafya gibi etmenlerin bizi kurtaracağını, bizi bu çok boyutlu rekabette başarılı kılacağını zannedersek yanılırız diye düşünüyorum.”
Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Kuruluşu ile ekonomik ilişkilerini geliştirme ve de Avrasya Birliğine girme konusundaki ısrarı karşısında Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un ev sahipliğinde Ocak 2015 ortasında Ankara’da gerçekleşen Avrasya Ekonomik Birliği toplantısına Kazakistan, Belarus ve Kırgızistan’ın Ankara Büyükelçileri katılmıştır.
Toplantıda Türkiye’nin Birliğe üyeliğine ilişkin olumlu mesajlar verilmiştir. Avrasya Ekonomik Birliği fikrinin öncülerinden olan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Türkiye’nin bu Birlikte yer alması gerektiğini birçok defa vurgulamıştır. Ankara’daki toplantıda Belarus Büyükelçisinin Türkiye’nin üyeliğiyle ilgili olumlu yaklaşım belirtmesi önemlidir.
Gürcistan, Azerbaycan dahil Kafkasya ülkelerinin de içinde olacağı Avrasya Birliği’nin Avrupa Birliği ile çatışan ona karşı duran bir yapıda olmayacağına dikkat çeken Markov, bu yapının küçük Avrupa olarak görülmemesi gerektiğini özellikle belirtmiştir.
23 Aralık 2014 tarihinde Kırgızistan ve Ermenistan 1 Ocak 2015 tarihinde hayata geçen Avrasya Ekonomik Birliği’ne kabul edilmiştir. Kazakistan, Rusya ve Kırgızistan aynı zamanda üst çatı kuruluşu olan SCO üyesidir. Belarus ise diyalog ortağıdır.
Ermenistan’ın içinde bulunduğu gümrük birliğine Türkiye’nin girmesi, Ermenistan’a uygulanan ambargoların kalkması ve Ermenistan’ın Türkiye aleyhine tüm dünyada yürüttüğü sözde Ermeni soykırım iddialarının kabul edilmesi anlamına gelir.
AEB’ne Türkiye’nin de girmesini isteyen Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’dir. Nazarbayev 24 Ekim 2013 tarihinde Misk’te gerçekleşen Yüksek Ekonomik Konsey toplantısında Türkiye’nin Avrasya Birliğine katılması yönünde tavsiyede bulunmuştur.
Kazakistan için bir müttefik olarak görülen Türkiye, Rusya için siyasi, jeopolitik ve de jeokonjonktürel bir rakiptir. Rusya’nın Avrasyası’nda Türkiye kapının dışında önemli bir ortak olup, Avrasya kapısından içeri kalıcı olarak girmesi Rusya için bir tehdittir.
Rusya için Avrasya Birliği bir ekonomik birleşme projesi değil, Avrasya projesi kapsamında eski Sovyetler Birliğini yeniden hayata geçirme projesidir. Projede Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri vardır ama Türkiye yoktur.
Bu durum, Esengül Kafkızı’nın Prof. Dr. Abdülvahap Kara tarafından çevrilen ve Türkistan gazetesinde 14 Kasım 2013 tarihinde yayınlanan “Ankara Gümrük Birliği’ne Katılmayı Gerçekten İstiyor mu? Kazakistan Cumhurbaşkanın Teklifi Üçlü Gümrük Birliği’nde Görüşlerin Farklı Olduğunu Ortaya Çıkarmış Gibidir” başlıklı makalesinde açık bir şekilde ortaya konmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB bizi oyalarsa biz de alternatif ararız, Şanghay 5’lisi bizi kabul etsin, AB’ye hoşça kal deriz” demecinin de perde arkasını açıklamaktadır. Dönemin Başbakanı Erdoğan 12 Ağustos 2010 tarihinde Ankara’daki büyükelçilere vermiş olduğu iftar yemeğinde “Türkiye’nin dış politika ekseni değişmemiştir” dese de önümüzdeki 50 yıl içinde dünyada, bölgemizde ve Avrupa’da büyük değişikler olacaktır.
Bu gerçeği görerek Türkiye yeni bir strateji belirlemek zorundadır. 63 yıl önce NATO kurulduğunda hiç kimse 1989 yılında Sovyetler Birliği’nin çökeceğini, Avrupa’nın iki bloklu yapısının ortadan kalkacağını tahmin etmiyordu.
Ermenistan’ın içinde bulunduğu gümrük birliğine Türkiye’nin girmesi, Ermenistan’a uygulanan ambargoların kalkması ve Ermenistan’ın Türkiye aleyhine tüm dünyada yürüttüğü sözde Ermeni soykırım iddialarının zammen kabul edilmesi anlamına gelir.
Avrasya Ekonomik Birliği ülkelerinin şu anki toplam nüfusu 170 milyondur. 76 milyonluk bir Türkiye’nin Birliğe katılması Birlik içindeki nüfus ağırlığını değiştireceği ve Türkiye’nin etkinliğini arttıracağı için Rusya bu üyeliğe sıcak bakmaz.
Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin nüfusunun büyük bölümü Özbek ve Kırgızlardan oluşan Tacikistan da dahil toplam 4 milyon km2 alan üzerinde yaşayan 65 milyondur. Türkiye’nin nüfusuna bu nüfus da eklenirse 141 milyonluk Türk nüfus 170 milyonun etkinliğini büyük ölçüde önler.
Yöneldiğiniz kapıyı bilmezseniz, hiçbir zaman uygun esen rüzgarı yakalayamazsınız. Ama bazen kapıyı bulmanız yeterli olmayabilir. Çünkü rüzgar eğer tersten eserse, sizi uygun olan kapıya değil istemediğiniz bir kapıya yönlendirebilir.
Türkiye, Batı Dünyası ile ilişkilerini kesmeden aşağıdaki fotoğraf karesinde yer alamaz.
Masada Türk Bayrağı Neden Yoktu?
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun BM’de İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile görüşmesinde masada sadece İran bayrağının olmasına karşılık Türk bayrağının olmaması diplomatik kurallara ve uluslararası ilişkilerde var olan “mütekabiliyet” esaslarına aykırıdır. Bu durum, İran tarafından Türkiye’ye verilen bir mesaj olsa gerektir.
Anlayan anlamıştır ama eğer doğru anlaşıldıysa.
Beş yıl Paris OECD Büyükelçiliğinde görev yaptım. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna katılım hangi seviyede olursa, o ülkenin milli gün resepsiyonu aynı seviyede bir diplomat katılırdı. Açıkçası (anlamayanlar için) birinci katip seviyesinde bir katılım olduysa, bizim büyükelçi değil birinci katip o ülkenin resepsiyonuna giderdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ocak 2014’te İran’da Hamaney ile yaptığı görüşmede de Türk bayrağının olmaması dikkati çekmişti.