Paris’teki terör saldırıları, IŞİD terörünün bitirilmesi için Suriye’deki savaşın sona erdirilmesinin şart olduğunu,
Terörizm tehdidiyle etkili mücadele için güç birliği yapılması gerekliliğini,
BM merkezinde adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statü ve bunu belirleyen yeni bir uluslararası hukukun çerçevesine uygun hareket edilmesi zorunluluğunu gösterdi.
*
Nitekim Viyana’da süren Suriye Zirvesi’nde, Şam ile muhalefet arasında görüşmelerin 1 Ocak itibariyle başlaması ve 6 ay içinde geçiş hükümeti kurulması kararı alınması umutları yeşertti.
Suriye’de BM denetiminde ateşkes ilan edilmesine ve 18 ay içerisinde seçim yapılmasına karar verildi,ne ki Devlet Başkanı B.Esad’ın geleceği konusunda bir anlaşma olmadı.
*
Antalya’da G20 Zirvesi arifesinde,Viyana’da Suriye Zirvesi sürerken,”herhangi bir saldırının istihbarat örgütlerinden habersiz düzenlenmesi mümkün değildir” çıkarımı doğrultusunda,Paris’te terör saldırılarının yapılması ve mesajı merak ediliyor.
Paris saldırıları, Rusya Dışişleri Bakanı S. Lavrov’un “Teröristler için Esad’ı desteklemek ya da Esad karşıtı olmak bir şey ifade etmiyor ve Paris’teki trajedi de bunu göstermiştir” ifadesi doğrultusunda mı ya da başka amaçlar için mi yapıldı?
*
Son zamanda uluslararası ilişkilerde ABD’nin dünya liderliğinin zayıflaması konuşuluyor.
Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu gibi ülkeler BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Avrasya Ekonomik Birliği gibi yeni uluslararası işbirliği kurumlarının oluşmasıyla,
ABD’nin jeopolitik hamlelerini önlemeye ve bozmaya yönelik politikalarda giderek etkili oluyor.
Özellikle Çin küresel bir perspektif ortaya koyan Yeni İpek Yolu gibi ekonomik hamleler ve yatırımlarıyla ön plana çıkıyor ve bazı bölgelerde düzen-kurucu konuma yaklaşıyor.
*
Bu çerçevede ABD, 2016 Kasım’ında yeni bir Başkan seçecektir.
Başkanlık seçiminde Demokratlar adına öne çıkan Hillary Clinton’ın, Obama’nın çizdiği rota doğrultusunda yumuşak güç unsurlarına dayanacak bir politika izleyeceği,
Cumhuriyetçiler adına öne çıkan Jeb Bush’un ise ABD’nin sistemik çıkarlar ile ulusal çıkarlarının örtüştüğü noktalarda,mesela Rusya’nın Doğu Avrupa’ya yönelik tehditleri konusunda sert güç kullanımına yönelebileceği düşünülüyor.
*
Ve Ortadoğu’da aşırılık ideolojisi ve mezhepsel-etnik ayrılıkların yükseldiği,
ABD’nin ilişkilerinde soğukluk yaşadığı Rusya’nın Suriye iç savaşına siyasi bir çözümü zorladığı,
Bu düzlemde İsrail’in güvenliğinin beklemeye kaldığı bir dönemden geçiliyor.
*
Geçen Pazartesi günü, ABD Başkanı B.Obama ve İsrail Başbakanı B.Netenyahu Oval Ofis’te;
ABD’nin Hizbullah, IŞİD ve İran’ın rolleri başta olmak üzere Suriye iç savaşı, Filistinliler ile son günlerde tırmanan şiddet olayları ve barış görüşmelerinin yeniden rayına oturtulması konularında görüşüyor.
Ne ki, Beyaz Saray yetkilileri görüşme ile ilgili Obama’nın başkanlık döneminin sonu olan Ocak 2017’ye kadar İsrail-Filistin arasında bir barış anlaşmasına varılmasında, bu anlaşmanın sağlanmasını etkileyecek Suriye iç savaşına siyasi çözümünde, Irak, İran’a yönelik siyasalarda değişikliklerin beklenemeyeceği bir rölanti sürece işaret ediyor…
*
Bir rölanti süreçte,Türkiye;
Birincisi; PKK’nin Türkiye’ye sızmasını engellemek gerekçesiyle Irak sınırını değiştirmeyi, sınırın 5 kilometre daha ileri götürülmesini planlamaktadır.
Yeni güvenlik konsepti kapsamında alınan bu karar için uluslararası destek aranıyor.
İkincisi; AKP iktidarı “Osmanlı’nın ardından Türkiye’nin İslam toplumlarına Vatikan benzeri ekonomik güç olması projesi”nde “Suriye ve Irak jeopolitiğinde bölgeyi kazanan petrolü ve Misak’ı Milli topraklarını da kazanır” siyasetini güdüyor.
Ama Kürtlerin YPG’si öncülüğünde Araplar, Kürtler, Türkmen ve Asuri askeri grupların birlikte yaptığı operasyonları, bu siyasetin Suriye’deki iflası olarak kabul ediyor.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Gelin eğit-donatı yapalım, terörden arındırılmış bölgeyi, uçuşa yasak bölgeyi ilan edelim, mülteci sorununu çözelim” noktasındadır ve tüm limitleri zorluyor…
*
Fransa ise geçen yüzyılın başından beri zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları için Ortadoğu’yu Osmanlı sonrası Batı’nın arzularına göre şekillendirmek üzere Osmanlı devletinin bölge topraklarını paylaşmak,
Ortadoğu’da Batı merkezli siyasi yapıların ve sınırların ortaya çıkmasını planlamak üzere kurduğu Sykes-Picot düzeninin,
Bugünün koşullarında İran ve Rusya’nın jepolitik yararları doğrultusunda değil,mutlaka Kürtleri de kapsayacak şekilde Batı lehine güncellenmesinin mücadelesindedir.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,”Gelin eğit-donatı yapalım, terörden arındırılmış bölgeyi, uçuşa yasak bölgeyi ilan edelim, mülteci sorununu çözelim” siyasetini candan destekliyor.
*
Başkanlık seçimi nedeniyle rölanti bir süreci götüren ABD’nin Paris saldırıları ile Suriye Zirvesi bileşkesinden;
Bir; Devlet Başkanı Esat’la ilgili bir anlaşma yapmayışı “Esad’sız Suriye İç Savaşı’nın Siyasi Çözümü” noktasındaki tavrında sabit kaldığı,
Bu suretle BM statüsünün değişiminden yana olmadığı,
İki; kendi imalatı İŞİD’le mücadeleyi Rusya’ya bıraktığı ve bu mücadelenin Rusya’ya olası zararlarını bekleyeceği,
Üç; ABD’nin Viyana’da alınan, Şam ile muhalefet arasında görüşmelerin 1 Ocak itibariyle başlaması, 6 ay içinde geçiş hükümeti kurulması, 18 ay içerisinde seçim yapılması kararıyla Obama’nın başkanlık döneminin sonu olan Ocak 2017’ye kadar zaman kazandığı,
Dört; Fransa hükümetinin “Paris’te yapılan saldırıların savaş nedeni” sayıldığı açıklaması ile kamuoyu arasında sıkışması ve Türkiye’nin talep ettiği “Gelin eğit-donatı yapalım, terörden arındırılmış bölgeyi, uçuşa yasak bölgeyi ilan edelim, mülteci sorununu çözelim” siyaseti bileşkesinde,
Bu iki ülkenin İsrail’in güvenliği ve yeni Suriye’nin Batı’nın lehine güncelleştirmesi sürecine nöbetçi edildikleri anlamı çıkıyor.
*
Hiçbir saldırı istihbarat örgütlerinden habersiz düzenlenmiyor.
16.11.2015