NECDET BULUZ
Suriye’de Rusya’nın da savaşa girmesi ile işler giderek karışıyor. Özellikle bu bölgede deyim yerinde ise “Kimin eli kimin cebinde” belli değil. Suriye’nin ve bölgenin yapısını değiştirmek isteyen güçler bile çıkarları uğruna belli terörist grupları birbirine karşı bile kullanmaktan kaçınmıyor.
Tabloya baktığımızda Türkiye için Suriye’de 3 ana tehlike bulunduğunu görüyoruz:
Bunlardan birisi PYD güçleri, ikincisi IŞİD tehlikesinin giderek artması, üçüncüsü ise Suriye’de ölüm kalım mücadelesi veren Türkmenlerin geleceğidir.
Irak savaşında Kuzey Irak’ta bulunan Türkmenleri nasıl koruyamadıysak, şimdi de aynı tablo Suriye Türkmenleri konusunda karşımıza çıkıyor.
Suriye’de başlayan iç çatışmalardan en büyük zararı gören hiç kuşkusuz Türkmenler oldu. Bugüne kadar da yapılan yardım ve destek çağrılarına tam anlamı ile karşılık veremediğimiz görülüyor. Bizi yönetenler her ne kadar “Türkmenlere gereken yardım ve desteği veriyoruz” diyorlarsa da, Türkmen yetkililerinden gelen açıklamalar bunun pek de inandırıcı olmadığını gösteriyor.
Nitekim son yapılan açıklamalarda Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, terör örgütü PYD’nin devletleşme çalışmalarının sürdüğünü söylüyor. Mustafa, PYD’nin çok önceden bunu planladığını, Türkmenleri ve Arapları bölgeden sürerek demografik yapıyı değiştirmeye çalıştığını da sözlerine ekliyor.
PYD’nin özerk yapı için uğraş verdiğine dikkat çeken Mustafa, “Kendilerini o kadar kaptırmışlar ki sözde Kürdistan devleti gibi hareket ediyorlar. Okul inşa ettiler, Kürtçe eğitim veriyorlar. ‘IŞİD’e karşı herkesle birlikte hareket ediyoruz’ diyerek yalan söylüyorlar” şeklinde bölgedeki durumun sıkıntılarını dile getiriyor. PYD’nin aynı zamanda Barzani tarafından da desteklendiğini, bu güçlerin içinde PKK’lıların da bulunduğunu belirtelim.
PKK’nın Suriye uzantısı PYD’ ye Amerika ve Rusya’nın da destek verdiğini, silahlandırdığını göz önünde bulunduracak olursak bu örgütün Türkiye için ne denli tehlikeli konuma gelmekte olduğunu da daha açık biçimde görmüş oluruz.
Türkmen Lideri Abdurrahman Mustafa, bölgeyi ve gelişmeleri çok iyi biliyor. Bildiklerini, birikimlerini ve geleceği de iyi okuyor. Bu konuda yaptığı açıklamalarla da özellikle Türkiye’nin dikkatini çekiyor. Açıklamalarını birlikte okuyalım:
“PYD, Afrin kantonunu Ayn el-Arap (Kobani) kantonu ile birleştirdiği takdirde Suriye’de Türkmen varlığından bahsedemeyiz” PYD’nin kendisini şirin göstermeye çalışıyor ve imaj değişikliğine gidiyor. IŞİD’e karşı herkesle beraber hareket ediyoruz” söylemiyle gerçekleri saptırmaya çalışıyor. Süryaniler, Araplar ve Türkmenler var diyorlar. Oysa ne Türkmenler var, ne de başka gruplar. IŞİD’e karşı mücadele eden bu grubun içinde farklı etnik yapıdaki insan sayısı bir elin parmaklarını geçmez. ’Muhaliflerle mücadele ediyoruz’algısını oluşturmak için kendilerini gizliyorlar. PYD, devletleştirme çalışmalarına hızla devam ediyor. Dış güçlerden alınan silah ve mali destekle de giderek hem büyüyor, hem de bölgeye olan hâkimiyetlerini artırıyorlar. PYD sözde özerk bölge ilan ettiği yerlerde kendine göre bir tür eğitim sistemi kurdu. Okul inşa ettiler. Kendilerine göre Kürtçe eğitim veriyorlar. Buna PYD dışında kalan Kürtlerin de karşı çıktığını biliyoruz. Kendince sözde özerk yapı kurmak için uğraş veriyorlar. Kendilerini o kadar kaptırmışlar ki sözde Kürdistan devleti gibi hareket ediyorlar. PYD’nin bunu çok önceden planladığını da biliyoruz. Türkmen ve Arapları bu amaçla bölgeden sürmeye başladılar. Aşama aşama hayata geçirilen planda önce Türkmenlerin, ardındın da Arapların PYD tarafından göçe zorlandı. Buna seyirci kalındığı takdirde yarınlar çok geç olacaktır. Bu konuda özellikle Türk yetkilileri uyarmak istiyoruz.”
Yapılan açıklamalar, PYD’nin dış güçlerden aldığı destek bölgedeki yapının hızla değiştirilmek istendiği gerçeğini ortaya koyuyor. Bu gelişmeler, aslında bizim “kırmızı çizgilerimizin” de yerle bir edildiğini gösteriyor.
Türkmen Lider Mustafa’nın şu açıklamalarına da dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz:
“Suriye’de yaşanan iç savaşın en büyük mağduru Türkmenlerdir. Türkmenler, Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmaması için mücadele ediyorlar. Suriye’de her hangi bir yerde herhangi bir isim altında bölünme olursa en büyük zararı Türkmenler görecektir. Çünkü coğrafi olarak baktığınızda Türkmenler Suriye’nin tamamına yayılmış durumdadır. Çatışmalar devam ediyor. Rejim güçlerinin de çok fazla ilerlediğini söyleyemeyiz. Esad rejimi ve Rus güçleri Bayırbucak’ı bombalamaya devam ediyor. Daha sonra bunların bir kara harekâtı başlatacağı söyleniyor. Bilindiği üzere Bayırbucak Türkmen dağıdır. Şu an için Türkmenlerin o bölgedeki mücadelesi devam ediyor”
Konu ile ilgili daha önce yazdığımız bir yazıda bu konuya değinmiş ve yeni bir göç dalgası ile Türkmenlerin de sınırımıza dayanabileceğine dikkat çekmiştik. Eğer, Esad rejimi ile Rusya Bayırbucak’ta kara harekâtı başlatırsa burada yaşayan Türkmenlerin tümü bölgeden kaçmak ve sınıra doğru hareket etmek durumunda kalacaktır. Türkmen Lider Mustafa’nın açıklamaları da böyle bir kara harekâtının yoğun hava bombardımanının ardından başlatılabileceğini gösteriyor.
Suriye’deki durum giderek daha da karışıyor. Sorun hiç kuşkusuz sadece Türkmenlerin durumu değil, buradaki PYD güçleri ile IŞİD’ın da bizim içinde giderek daha da tehlikeli bir konuma gelmeleri sorunudur. Bu konuya da ayrı bir yazıda değinmeye ve görülerimizi yansıtmaya çalışacağız.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın