Avrasya İşbirliği Teşkilatı ile Rusya’nın eski Sovyet bloku ülkelerini eline geçirmesinden duyulan endişeler,
ABD’nin Doğu Avrupa ve Kafkasya’yı Rusya’ya mı terk edeceği sorularından doğan gerginlikler,
Müttefiklerin Rusya’ya ardarda ekonomik, siyasi ve askeri yaptırım paketleri açmasıyla pekişti.
*
5 Aralık 2014’te, ABD Temsilciler Meclisi, Ukrayna kriziyle ilgili Rusya’ya birçok yaptırım uygulanmasını öngören kararı kabul etti.
ABD-Rusya arasında “Soğuk Savaş” tescil edildi.
*
Rusya ve Çin’in, ABD’ye sundukları çatışmalardan uzak, karşılıklı saygı ve kazanca dayanan işbirliğinin oluşturduğu yeni tip ilişki modelinde,
ABD’nin küresel lider olarak kalması fakat çevresinde bölge lideri ülkelerle çeşitlenen yeni bir dünyanın kurulması,
Ülkelerin birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirmesinin güçlü ısrarcıları oldukları anlaşıldı.
*
Hiçbir ülkenin 21. yüzyılın sorunlarıyla tek başına mücadele edemeyeceğinin,
Başkalarının kaygılarını ve çıkarlarını dikkate almayan ben-merkezci bir tutum takınamayacağının,
Tüm ülkelerin sadece kendine karşı değil aynı zamanda tüm uluslararası topluma karşı sorumluluk bilincini yükseltmesi gereğinin anlaşılacağı yeni bir sürec başladı.
*
30 Eylül 2015’ten itibaren Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı, Ortadoğu’da ezberleri bozdu.
IŞİD’e nafile hava harekâtları yapan müttefikler; Suriye ordusuna, İran’ın seçkin birliklerine,Hizbullah militanlarına verdiği hava desteği ve kara harekâtıyla Rusya gerçeği ile karşılaştılar.
*
Şimdi, ABD’nin Cumhuriyetçi Başkanı Bush ve Demokrat Başkanı Obama döneminde geliştirilen,
İsrail, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün,Türkiye ile birlikte öngörülen,
Dünyanın her tarafından İslam dini düşmanı ve kiralık katilden oluşturulan;
İslam inanını, mesajını kültürünü, tarihsel kaynaklarını kurutan, İslamofobi yaratan İŞİD ve benzeri terör örgütünün, “Ilımlı İslam” modelinin ve işlevinin sonuna geliniyor.
*
“Ilımlı İslam” modelinin çökmesiyle piyasa ekonomisi, biçimsel demokrasi ve İslamcılık arasında kurulmaya çalışılan sentez ve yaşamdaki karşılığı da tükeniyor.
Mesela Türkiye’nin AB katılım sürecinde, Cumhuriyet’in kurucu değerleriyle değil, neo-liberalizmle yoğrulmuş bir İslamcılık’la AB hedefinin gerçekleştirileceği propagandasının artık iflas ettiği kabul ediliyor…
Türkiye giderek yapayalnız kalıyor…
*
Ya, “devleti bölgesel bir devlet şeklinde değil, tüm dünya Yahudilerinin temsilcisi, etnik-dini bir devlet” olarak tanımlayan İsrail?
İsrail devletini belletmek ve kamu düzenini sağlamak gerekçesiyle çıkardığı İç Güvenlik paketiyle,
1967 Altı Gün Savaşında ele geçirdiği Mısır’dan Sina, Suriye’den Golan Tepeleri, Ürdün’den Batı Şeria ve Doğu Kudüs de işgal altında tuttuğu Filistinlilere karşı merhametsizce yaptırımlar uyguluyor.
*
Son olarak Kudüs’te iki İsraillinin öldürülmesi ve ikisinin de yaralanmasının ardından Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te ateş dinmiyor.
Kudüs, Mescidi Aksa ve yerleşimcilere karşı koymak için İsrail polisine, askerine ve yerleşimcilere karşı taşlı, bıçaklı ve silahlı saldırılarda bulunuluyor.
Filistinlilerin direnişi birikmiş öfkeyi gösteriyor.
Yapılan barış görüşmeleriyle, bu görüşmeleri yapan liderlerin başarısızlığını yansıtıyor.
*
Nitekim, HAMAS örgütü Mahmut Abbas’ı Gazze’yi kuşatan küresel güçlerle aynı safta olmak, Filistin Kurtuluş Örgütü Merkez Kurulu’nun toplanmasını tek başına kararlaştırarak Filistin Kurtuluş Örgütü’nü Filistin siyasi sahnesinden çıkarmak ve çerçeve liderliği reddetmek, direnişçileri takip, tutuklama ve tasfiye etmekte İsrail ile ortak olmakla suçluyor.
M.Abbas’ın muhalifleri bastırma ve tasfiye etme politikası için Filistin Yönetimi’ni elinde bulundurma çabasında olduğuna inanılıyor.
HAMAS -Filistin Kurtuluş Örgütü, HAMAS- İsrail anlaşmazlıkları İsraillilerin sürgit korku içinde yaşamasına neden oluyor.
*
Bugün İsrail,”Suriye’nin kesinlikle birleşik, laik ve demokratik” kalması kaydıyla Rusya’nın, doğrudan Suriye ve Irak hükümetleri, İran ve Hizbullah örgütü ile koordineli olarak radikal terör örgütleriyle mücadeleye katılmasından ve kendisine komşu olmalarından da rahatsızdır.
*
Çünkü, Ortadoğu’da İran’a karşı Suudi Arabistan liderliğinde NATO’nun bölgedeki oluşumu benzeri ordulaşmanın sağlanması,
Hürmüz Boğazı’nda İran’ı caydırmak ve körfez ülkelerini korumak için füze kalkanı sistemlerinde tek tetik oluşturulması, sistemin Rusya’ya yönlendirilerek daha güvenilir ve işlevsel hale getirilmesi,
Suriye’nin Nasturiler,Sünniler, Dürziler ve Kürtler arasında dört parçaya,
Irak’ın Sünniler, Şiiler ve Kürtler arasında üç parçaya bölünmesi öngörüleriyle Suriye Krizi, kısa zamanda bir dünya krizi haline gelmiştir.
Şimdi, komşu Rusya koalisyonu, İsrail-Filistin barışını belirsiz bir süre için beklemeye bırakmaktadır…
*
Rusya ve İran’ın bir çok konuda, mesela;
NATO’nun doğuya doğru genişlemesi sorununda,
ABD’nin Kafkasya ve Orta Asya’ya üs kurma talebinin tehdit olarak görülmesinde,
Üçüncü ülkelerin Hazar enerji kaynakları için bölgede olmalarına karşı durmakda,
Hürmüz Körfezinde Batılı ülke gemilerinden rahatsız olmakta,
Hidrokarbon rezervlerini dış politika aracı olarak kullanmak istemekte,
İkili ilişkilerin daha çok askeri ve nükleer enerji konularında yoğunlaşmasını öngörmelerinde ve
Filistin sorununa bakışlarında, ortak hareket etmeleri de İsraillinin uykusunu kaçırıyor.
*
Bu perspektifte İsrailliler, 2012’de ABD eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın, İsrail’in geleceği ile ilgili,
“Eğer trilyonlarca ilâve dolar verir ve ordumuzla düşmanlarına yeteri kadar vurursak İsrail kurtulabilir, 2022 yılında İsrail olmayacak” ifadesi doğrultusunda bir meçhulde yaşıyor….
*
Üstelik, müttefiklerin enerji kaynaklarının kontrolü ve bu kaynaklara sahip olan ülkelerin eski Sovyetler Birliği üyesi olmaları nedeniyle,
Transkafkasya ve Orta Asya üzerinde nüfuz kurma çalışmaları,
Rusya’ya en büyük tehdit, İsrail’e ise en büyük asimetrik tehdit oluşturuyor.
25.10.2015
Yanıtla veya Yönlendir
|