NECDET BULUZ
Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Moskova’da Esad’ı kabul edip, uzun bir görüşme yapması hiç kuşkusuz dünyaya verilmek istenilen bir mesaj niteliğindedir. Bu mesajda ve yapılan açıklamalarda Rusya’nın Suriye’ye sadece askeri destek değil, siyasi destek de vereceği açık biçimde yer almaktadır.
Her ne kadar Esad’ın geleceği konusunda açıklamalar ve toplantılar yapılsa da Suriye’de Rusya’nın izni olmadan hiçbir somut adımın atılamayacağı da biliniyor. Özellikle Rusya’nın Suriye’deki varlığını pekiştirmesi, önemli bir alanı kontrol etmesi Putin’in kararlılığını gösteriyor.
Dikkat edilecek olursa daha önce Rusya’nın Körfez üzerinden fırlattığı 1500 kilometre menzilli füzelerin Suriye’deki hedeflerini bulması da Putin’in bir güç gösterisi olarak değerlendiriliyor.
Kim ne derse desin, Rusya’nın Suriye’de bulunması dengeleri tamamen değiştirmiştir.
Şimdi Esad’ın Moskova ziyareti ve verilen mesajlar Rusya’nın siyasi açıdan da Esad’ın yanında yer alacağını gösteriyor.
Ziyaret sonrası Putin’in “Son söz kesinlikle Suriye halkının olacaktır. Suriye halkı, uluslararası terörizmle tek başına mücadele ediyor. Bu mücadelede ciddi kayıplar veriliyor ancak son dönemde son derece olumlu sonuçlar elde ediliyor. Suriye, bizim için dost ülke. Şam’a siyasi destek, siyasi çözüm isteyen diğer küresel güçlerle ve bölge ülkeleriyle yakın işbirliği içinde verilecek” demesi siyasi açıdan da Esad’ın arkasında durduğunu göstermiyor mu?
Esad’ın açıklamalarını da Putin’in bu sözleri ile bütünleştirelim:
“Rusya halkına, ülkemize gösterdiği yardımdan dolayı yeniden teşekkür ediyorum. Suriye’nin birliği ve bağımsızlığını desteklediğiniz için teşekkürler. Her şeyden önemlisi, tüm bunları uluslararası hukuk çerçevesinde yapıyorsunuz. Terörizmi yeneceğiz ve Suriye’yi hep birlikte hem ekonomik hem siyasi açıdan yeniden inşa etmeye devam edeceğiz, herkesin barış içinde yaşadığı bir ülke haline getireceğiz.”
Biz hala “Suriye’deki geçiş Esad’lı mı olsun, Esad’sız mı olsun?” tartışmaları ile uğraşıyoruz. Suriye’deki siyasi yapılaşma öyle görünüyor ki Putin tarafından oluşturuluyor. Esad’ın Moskova’da ağırlanması, karşılıklı yapılan açıklamalar da Suriye’deki gelecekte siyasi gelişmelerin nasıl olabileceği konusunda az da olsa böylece ipuçları vermiş oluyor.
Esad’ın açıklamaları bu kadarla da sınırlı değil. Konuyu daha iyi anlayabilmek açısından Esad’a kulak verelim:
“Teröristlere yapılan saldırılara dikkat çevirmemiz gerek. Çünkü öncelikle terörizmle mücadele etmek zorundayız. İkinci olarak da siyasi çözüme giden yolun önündeki gerçek engel terörizmdir. Ayrıca sadece Suriyeli yönetim kademeleri değil, tüm Suriye halkı ülkelerinin kaderinin belirlenmesi sürecine katılmak istiyor. Suriye halkının gelecekte ülkesinde görmek istediği şey, hepimizin ortak amacı olmalı. Tabii ki, her tür askeri eylemin ileride siyasi adımları da öngördüğünü hepimiz anlıyoruz ”
Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye’de işbirliğini sadece Esad ile değil dikkat edilecek olursa PKK’nın kolu PYD ile de sürdürüyor. Böylece PKK’yı da ihmal etmiyor. Amerika ve Türkiye’ye rağmen Putin’in attığı bu adımlar “Bölgede ve Suriye’de ben de önemli bir aktör ve söz sahibiyim” anlamına geliyor.
Bu satırlar yazılırken Putin’in ABD’nin bölgede terörü desteklediğini ve bölgede ikili oyun oynadığını söylemesi ve “Kavga çıkacaksa ilk yumruğu sen vuracaksın” demesi de Rusya Devlet Başkanı’nın kararlılığını ortaya koyuyor.
Daha önce yazmıştık, bugün yineleyelim:
Putin, Suriye’de Esad’a karşı savaşanlara karşı mücadelede Suriye ordusuna destek veriyor. IŞİD ile beklendiği gibi mücadele etmiyor. Hatta IŞİD’ı bulunduğu yerden Türkiye’ye doğru sürmenin hesaplarını yapıyor. Yani, bizi IŞİD ile baş başa bırakacak. İyice köşeye sıkışacak olan IŞİD böylece Türkiye’ye karşı eylemlerini de artırmış olacak. Çünkü IŞİD’a karşı Amerika’nın yaptığı akınlarda Türkiye’nin de desteği bulunuyor ve IŞİD bu nedenle Türkiye’yi de düşman olarak görüyor.
Baştan bu yana PYD ile IŞİD arasında Suriye topraklarında yaşanan kanlı mücadelenin Türkiye topraklarına da taşınmış olması bizim açımızdan önemlidir. Ard arda meydana gelen kanlı canlı bombalar ve katliamlar Türkiye’yi ilerleyen zaman içinde daha da sıkıntıya sokabilecek boyutlara taşınabilir.
Bölgede akıl almaz oyunlar oynanıyor. Oynanmakta olan bu oyunları iyi gözlemlemek ve okumak, buna göre de önlem almamız artık kaçınılmaz görünüyor.
Bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuz zaman Putin’in çok ince hesaplar içinde olduğunu görüyoruz.
Putin, Suriye’deki iç çatışmalar bittikten sonra buradaki örgütlerin Rusya topraklarında da eylemlere girebileceğini daha önce gördü. Bu nedenle kendinse karşı olabileceğini düşündüğü bu örgütlerle kendi topraklarında değil Suriye’de hesaplaşmaya başladı. Rusya, Suriye’de boşuna bulunmuyor. Bir taşla da birkaç kuşu vurmanın hesaplarını yapıyor.
Geçenlerde Milliyet Gazetesi’nden Nihat Ali Özcan, konu ile ilgili ilginç bir yazı yazdı. Yazının sonunda da bölgemizi analiz ederek şu görüşlerini yansıttı, bunu sizlerle paylaşarak bugünkü yazımızı sonlandırıyoruz:
“Irak ve Suriye, birbirini etkileyen, üç katmanlı mücadelenin odak noktası haline geldi. Etrafımız küresel, bölgesel ve yerel siyasi enerjinin çekim merkezi, rekabet ve çatışmanın en kesif yaşandığı coğrafyaya dönüştü. Bu ateş çemberi ve yüksek enerjinin gelecek on yıllar boyunca aynı kalacağını söylemek çok da iddialı olmaz. Mevcut tablo için birçok şey söylemek mümkün. Geçerli ve esas olan ise “reel politiktir”. Doğrudan savaş, vekâleten savaş, etnik/mezhepsel çatışma, terörizm, örtülü operasyon ve mülteci sorunlarının çerçevesini ve ilişki biçimini belirlediği böyle bir ortamda, kimse sizinle değerler, hayaller, idealler üzerinden ilişki kurmaz ve yumuşak gücünüzü dikkate almaz. Eğer tersi ifade ediliyorsa, bilin ki bunlar söylemde vardır ve nezaket cümleleridir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın