Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun geçtiğimiz 20 Ekim günü Van mitinginde yapmış olduğu konuşmada dile getirdiği “Çünkü biliyorlar ki AK Parti iktidardan indirilirse ya bu terör çeteleri dolaşacak ya da eskiden olduğu gibi ‘Beyaz Toroslar’ dolaşacak.” şeklindeki ifadeler, epeyce bir tartışma konusu oldu yazılı ve görsel medyada. Hele hele sosyal medya adeta yıkılıyor bu konuda yapılan esprilerle…
Davutoğlu’nun söz konusu ifadelerini duyunca konuya kayıtsız kalamadık biz de şu yorumu yaptık kendi sayfamızda: “Kiziroğlu Ahmet Paşa, Van’da düzenlenen mitingde yapmış olduğu konuşmada; ‘Çünkü biliyorlar ki AK Parti iktidardan indirilirse ya bu terör çeteleri dolaşacak ya da eskiden olduğu gibi ‘Beyaz Toroslar’ dolaşacak.’ demek suretiyle sözüm ona 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlere göndermede bulunmuş ve bu korku hatırlatmasıyla bölge halkından AKP’ye destek olmalarını istemiş.
Oysa yöre halkı için ‘Beyaz Toros’ demek ‘Jitem’ ve ‘Faili Meçhul Cinayetler’ değil, esrar ve eroin demektir, zenginlik demektir. Çünkü Van, Afganistan ve İran üzerinden gelip Yüksekova-Başkale yoluyla Türkiye’ye giren esrar ve diğer uyuşturucuların geçiş güzergâhındaki en önemli kavşaklardan birisidir. Bu sebeple; Van yöresinde şöyle derler: “Biraz beyaz toz, bir beyaz Toros, bir kilo beyaz toz bir beyaz otobos…”
MHP lideri, 22 Ekim Perşembe günü Cnn-Türk’de katılmış olduğu ve aynı anda Kanal-D’den de yayınlanan programda gazeteci Hande Fırat’ın sorularını cevaplandırırken yukarıdaki kelam-ı kibarı biraz daha geliştirerek şöyle dedi:
“Şimdi Van’da bir konuşma yapıyor. Bir defa AKP düşerse, demek ki düşme ihtimali var. Düşersen ne olur? Milleti tehdit ediyor. Bir takım şeyler olur. Bu arada da beyaz Toros ortaya atıyor… Acaba bu beyaz Toros nedir? Bu bir şifre midir? Bir örgüt müdür? Bu iktidar düştükten sonra iktidarın neden düştüğünün intikamını alabilecek bir yedek örgütlenme midir? Bütün bunların hepsini kafaları karıştıracak dikkatleri AKP’ye çekecek tarzda konuşmalar oluyor…”
Bahçeli bu sözlerden sonra eline bir Beyaz Toros fotoğrafı alarak konuşmasına şöyle devam etti:
“Şu bir beyaz Toros. Bu, Renault 12 TE dedikleri, Toros dedikleri, herkesin ilgisini çeken bir otomobil. Bunun toplumda ayrı bir yeri olmuştur. Ben de kullandım, Toros otomobilleri. Bunun adı beyaz Toros. Fakat bunun başka bir anlamı daha var. Bir kilo toz, bir Toros. Üç kilo toz, bir minibos. Beş kilo toz, bir otobos. Acaba Recep Tayyip Erdoğan, sayın Ahmet Davutoğlu bu tozla yakından alakaları olup, ne ilişkileri var bunların? Bu işte beyaz, bunun her rengi vardı. Ama toz da beyaz olduğu için, tozdan kazanılan servetlerle alınan arabalara beyaz Toros denmiştir. Halkın arasındaki bilgileri söylüyorum. Güneydoğu Anadolu’da bazı illerimiz, Pakistan, Afganistan, şunlar bunlar, basının özellikle üzerinde durduğu konu olarak, Türkiye beyaz bir toz ticareti, yapılanmalar var. Acaba bu o mudur? Yoksa bu bizim bilmediğimiz bir örgüt müdür? Bu arabalar faili meçhullere imza atan durumunda kullanıldığı çok tartışıldı. Sizin böyle bir endişeniz var mı? Türkiye’de yıllardır verilen terörle mücadele var. Bunlara kaynaklık yapanlar oluyor. Bazı konularda da faili meçhul olaylar oluyor. Bunlar hala devam ediyor, bazıları beklenti içerisinde.
Cumartesi anneleri diye Galatasaray’ın önünde yapılan toplantılar oluyor. Ama bunların hepsini Toros otomobiliyle yapıyor derseniz bu başka mana taşır. Suçlular kimlerdir? Bunlar ortaya çıkmadan, ben iktidardan ayrılırsam buna benzer şeyler oluyor diyerek, beyaz Torosla halktan intikam alacakları sonucu çıkar. Böyle saçma sapan olaylarla ortalığı karıştırmasınlar…”(1)
Sayın Bahçeli’ye hak vermemek mümkün değildir. Davutoğlu ve diğer AKP şefleri, her nedense tıpkı küçük çocukların “Öcü” ile korkutularak hizaya getirildiği gibi, ahaliyi sürekli terörle, silahlı çatışmalarla ve ekonomik krizlerle hizaya sokmaya, yani AKP’ye oy verdirerek tak başına iktidarda kalmaya çalışıyorlar.
Davutoğlu’nun 15 Ekim 2015 günü TGRT Haber’de yapmış olduğu “Ankara’daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz, oylarımızda bir yükseliş trendi var” şeklindeki sözleri de bu bakımdan oldukça manidardır. Davutoğlu’ndan bu sözleri duşunca insanın ister istemez “Madem her patlamadan sonra oylarınızda patlama yaşıyorsunuz, hazır seçime bir hafta kalmışken birkaç patlama daha gerçekleştirin olsun bitsin be hocam!” diyesi geliyor.
Oysa Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün’ün ortaya çıkardığı söylenen bir belgeye göre İstihbarat birimleri, 17 Eylül 2015 günü, yani Ankara’daki patlamadan yaklaşık 3 hafta önce devletin ilgili birimlerini yazılı olarak ikaz etmiş muhtemel patlamalar konusunda. 17 Eylül 2015 tarihini taşıyan ve Tunceli Emniyet Müdürlüğü’nün 2015.09.16 tarih ve 14035126393 sayılı (yazının orijinalinde tarih ve sayı 2015091614035126393 şeklinde bitişik yazılmış) yazısını ilgi tutan “Muhtemel Eylem” konulu yazıda siyah puntolarla şöyle denilmektedir:
“Çalışma bölgeleri ile bağlantılı faaliyet gösteren şahıslar tarafından ülkemizde sansasyonel bir eylem yapılabileceği, son olarak, DEAŞ’ın ülkemize yönelik uluslararası ses getirecek çapta büyük bir eylem yapma kararı aldığı…Yapılacak eylemin uçak/gemi kaçırma ya da miting/kalabalık yerde aynı anda çok sayıda canlı bomba patlaması şeklinde kompleks bir eylem olabileceği…”
Dolayısıyla; istihbarat birimlerimiz görevlerini yapmış gözüküyorlar. Bu bakımdan, Ankara’daki patlamadan sonra oylarında artış olduğunu söyleyen Ahmet Davutoğlu’na söylenecek sözü yine Devlet Bahçeli çok güzel söyledi dün akşam ki programda. Bahçeli’nin konuya ilişkin sözleri şöyledir: “Çok çirkin. O zaman Diyarbakır’da, Ankara’da, Suruç’ta onlar vardır. Böyle saçma sapan bir söz olabilir mi? Hemen bu sözü geri alması lazım. Bunu geri almalıdır. Davutoğlu heyecanlı konuşurken bunları ağzından kaçırıyor herhalde. Öyleyse bundan sonraki olayların sorumlusu Serok Ahmet olur.” dedi(2).
Tekrar, Davutoğlu’nun Van’da dile getirdiği “Beyaz Toros” meselesine dönecek olursak; sosyal medyada bu konuda yapılan en güzel yorumlardan birisi yine bizim mahallenin sakinlerine ait bulunuyor. Bunlardan birisi de Prof. Dr. Nurullah Çetin’dir. Şöyle diyor yapmış olduğu yorumda: “Toroslar, Soros’un çocuklarının kâbusudur. Toros kelimesi, ayrıca bir Yörük Türkmen beyi olan Bağbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ün şu cümlesinde de geçer: ‘Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.’ “
Görüldüğü gibi tıpkı “Ergenekon” gibi “Toros” tabirinin de milletimiz için tarihi derinliği ve simgesel anlamları vardır. Dün uyduruk ve kıytırık dava ve soruşturmalarla “Ergenekon” kavramını dejenere edip, tu kaka yapmaya çalışanlar, bugün de “Toros” kavramına takmış bulunuyorlar. Nurullah Çetin’den “Soros’un Çocukları” kavramını duyunca aklıma gelmişti. Halen düzenliyor mi bilmiyorum; yakın zamanlara kadar Türk Ordusu “TOROS” adıyla atışlı tatbikatlar düzenlerdi. Umarım Soros’un kumpasçı çocukları, bu tatbikatlara da engel olmamışlardır.
Son cümle olarak eklemek isteriz ki; eğer birileri, maksatlı olarak, bu ülkenin istikbali için canla, başla çalışan ve bu uğurda ölümü hiçe sayarak, dağda belde, gece gündüz demeden oradan oraya koşturanları, elbette PKK’nın ağzıyla Torosçu olarak damgalarsa, biz Türk milliyetçileri de onları “Sorosçu” ve “Sorosun Çocukları” olarak yaftalarız. Elbette bu ülkede faili meçhul cinayetler olmamalıdır ve hiç kimsenin yaşam hakkına, vücut bütünlüğüne ve özgürlüğüne haksız ve hukuksuz bir şekilde zarar verilmemelidir. Ancak bu ülkenin birlik ve bütünlüğü için hukuk çerçevesinde çalışanlar da ima ile dahi olsa haksız yere damgalanmamalıdır.
Bilinmelidir ki; Tunus’tan tutun da Kırgızistan’a, Gürcistan’a ve Ukrayna’ya varıncaya kadar kansız ve başarılı bir şekilde hayata geçirilen, ancak Arap dünyasına gelince kısmen duvara toslayarak kana belenen, başına da yasemin, gül, turuncu, kadife ve bahar gibi kavramlar getirilerek yumuşak ve sevimli gösterilmeye çalışılan darbe ve devrimlerin altından hep George Soros çıkmıştır. O darbeleri yapanlar da büyük ölçüde George Soros’un vermiş olduğu paralarla ve Soros tarafından finanse edilen “Açık Toplum Enstitüsü” gibi STK’ların teşvik ve telkinleriyle hareket etmişlerdir. Elbette Soros’un çocuklarından ülkemizde de bolca vardır. Ancak onlar unutmasınlar ki; bu milletin kahir ekseriyeti, zamanı gelince Sorosçulara değil, sürekli aşağılanıp hakir görülen ve alay konusu yapılan Torosçulara destek vereceklerdir. Elbette hukuk ve yasalar çerçevesinde…
____________
1- ,
2-Aynı haber.
Bir yanıt yazın