Site icon Turkish Forum

Justin Trudeau

Ayhan Kılıç

Kanada’nın yeni Başbakanı, değişik biri, sıradışı. Özgürlükçülüğünün yanında, aykırı da. Babası Pierre Trudeau Kanada siyasetinde bir efsaneydi, 1968-84 yılları arasında tam 4 dönem başbakanlık yaptı. Modern Kanada onun sayesinde varoldu. Kanada’nın Fransız ve ingiliz tarafı diye ikiye bölünmesini engelledi, kendisi Fransız asıllı. Kanada Kuzey kutpunun soğuk ülkesi olarak bilinmez bir memleket olarak duruken onu dünyaya tanıtan, modern Kanada’nın kurucusu, babasıydı.

Baba trudeau gençlik yıllarında bir çeşit uyuşturucu olan marihuana kullandığını söyleyince popüleritesi daha da artmıştı, oğlu ise kullanımını serbest hale getirmeyi düşünüyor. Oğul Trudeau GLBT haklarının savunucusu, babasının en yakın çalışma arkadaşı Allan Maceachen bir eşcinseldi.
Eski başbakanlardan Jean Chretien Pierre Trudea’nun devamıydı oğul Justın ise Chretien’in devamı.
Başka bir yönüyle bakıldığında Jean Chretien Amerika’ya kafa tutarken, bir önceki Başbakan Amerikanın sözünden çıkmıyordu. Oysa Justın da örnek aldığı Chretien gibi Amerikanın pek huyuna suyuna gidecek gibi gözükmüyor.
Uzatmıyayım
Justın Trudeau her haliyle farklı biri
“herkes burnunu karıştırır, yakalanan ayıplanır” fikrini kabul edip yakalanmayı panik haline getirmeyen bir yaklaşımı var. Başbakanların girdiği o dar kalıplarda biri değil yani, her insan gibi Başbakanlarında insan olduğunu hatırlatırcasına, bir yandan beyaz entariyi giyip Kanadalı müslümanlarla makarna, pilav yerken, diğer yandan Hindistanlılarla aynı onlar gibi dansediyor, kolunda dövme var, saçlar uzun, box yapmış, hemen hemen bütün göçmen oylarını aldı, en güçlü rakibi Harper, terör suçuna karışmış müslüman göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesinden söz ederken o “hayır dedi. Nereye gönderiyorsunuz bu insanları, bunlar bizim insanımız, Kanadalı bunlar dedi ve unutulmaya yüz tutan Kanadalı tarifini yeniden yaptı
“Kanadalı, dünyanın her köşesinden gelmiş, değişik dinlere inanan, değişik diller konuşan, farklı renk ve ırkta olan insanlardır” diye tanımladı.
Seçimi kazandıktan bir gün sonra Monreal metrosunda vatandaşların elini sıktı.
Kendisine soru soran gazeteciye kalabalık ses yapıp hürraa çekince onları sert bir dille uyardı ve “
hey hey, bu ülkede gazetecilere saygı gösterilir, onların görevleri zor soru sormaktır dedi” ve ekledi “ go ahead omar (devam et ömer)”
Anlaşıldı ki soru soran gazeteci bir müslüman gazeteciydi.
Baştan alalım tekrar


genç, yakışıklı, özgürlükçü, aykırılıkları bile kucaklayan, gay, lezbiyen haklarını savunan, bütün dinlere saygılı ve müsahamalı, değişimci, mahriuana denen hafif uyuşturucunun yasal hale gelip kullanılmasını savunan, savaşlara karşı, ve göçmenleri kucaklayan bir yanı var. Çok belirgin bir değişim taraftarı. Kanada dünyanın en özgürlükçü ve modern ülkelerinden kabul edildiği halde bile değişimi savunması ilginç. Daha ne değişebilir ki? diye düşünürken…
Değişecek olgu ve algı şuydu aslında. 11 Eylül olayı ile birlikte müslüman avına çıkan Amerika, kıta’daki zengin arapları ve müslümanları kaçırdı. Geri getirmesi de zor görünüyor, ama Kanada, göçmenlere yaklaşımıyla, dinlere yaklaşımıyla, özgürlükçü anlayışıyla adeta bütün dünya ülkelerine ve halklarına alternatif bir kapı aralıyor. Ne olursan ol gel diyor yani. İster mecusi ol, ister puta tapan, gel diyor.
Kaçan Milyar dolarlık araplar yakında Kanada’nın kapısını çalacak gözüküyor. Günlük 2 milyar dolarlık sınır ticareti yapan Amerika’nın da işine gelir bu bence, para ha aşağıdan girmiş ha yukarıdan ne farkeder ki.
Hadi bakalım, bekleyelim görelim.

Ayhan Kılıç
ayhankilic@turkishnews.com

KANADA/EDMONTON

Exit mobile version