NECDET BULUZ
Suriye’de yeni göç dalgaları esmeye başladı. Bir yandan Suriye ordusunun Rusya ve İran destekli Halep’te başlattığı operasyonlardan kaçanlar, diğer taraftan PYD’nin yeni saldırılarından etkilenenlerin sınırımıza doğru akın edeceğinden endişe ediliyor. Daha doğrusu böylesine yeni bir göç dalgasına hazır olma durumundayız.
Esad’a bağlı birlikler Halep’te muhaliflere karşı operasyonlara başladı. Şu anda sayıları 50 bini bulan Suriye’linin Halep’ten ayrıldığı ve sınırımıza doğru hareketlendiğine dikkat çekiliyor. Kaldı ki, ilerleyen zaman içinde bu sayının yüz binleri bulabileceği de söyleniyor.
Zaten daha önce yapılan hesaplara göre Suriye üzerinden 1 milyona yakın sığınmacının daha sınırımıza yığılacağı ifade edilmişti. Sınıra yığılacak olan sığınmacılar konusunda alınan önlemler yeterli olur mu, ya da bu sığınmacıları nasıl konuk edeceğiz bu da ayrıca tartışılması gereken bir başka konu olarak önümüzde duruyor.
PKK’nın Suriye’deki uzantısı Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD), kontrolündeki Kobani ve Afrin’i birleştirmek için attığı adımlar Arap ve Türkmen nüfusun endişelerini artırıyor. Kobani’nin (Ayn el-Arab) doğusundaki Tel Abyad’ı yeni kantonu ilan eden örgütün, Fırat’ın batısına saldırması halinde yüz binlerce Suriyelinin Türkiye’ye göç etmesinden endişe ediliyor.
PYD, Haziran ayında Halep’in kuzeydoğusunda Türkiye sınırında, Arapların yanı sıra Türkmen köylerinin bulunduğu Tel Abyad’ı IŞİD’ ten alarak, Haseke’den başlayan ve Kobani’yle devam eden hâkimiyet alanını batı yönünde genişletmişti.
PYD güçleri Tel Abyad’ı ele geçirdikten sonra buradaki Türkmen köylerini “Bölgeyi terk etmeleri, aksi takdirde koalisyon uçaklarının hava saldırısı düzenleyeceği” tehdidiyle zorla göç ettirmişti. Burada yaşayan ve topraklarını terk etmek durumunda kalan Türkmenler’in de çok zor durumda olduklarının özellikle altını çizmek istiyoruz.
Suriye Türkmen Meclisi üyesi Ekrem Dede, “PYD, Kobani ve Afrin kantonlarını birleştirmek için Cerablus’a her an saldırabilir. Günler içinde ya da 1 ay içinde olabilir. Bölgeyi sıcak tutuyorlar ve her gün uzun menzilli toplarla saldırıyorlar” diyerek uyarı üzerine uyarıda bulunuyor.
Uluslararası Af Örgütü 13 Ekim’de yayımladığı raporunda PYD’nin savaş suçu işlediğine dikkati çekmişti. Ancak, yapılan bu açıklamalardan ne PYD’liler ne de PYD’ye destek veren Amerika ve Rusya etkilenmediler. Bölgede herkes bildiğini okumaya devam ediyor.
Halep’in kuzeyinde Türkiye sınırındaki Azez-Cerablus hattında 961 bin kişi yaşıyor. Şu anda burada yaşayanların hepsi de diken üzerinde bulunuyor.
Nüfusun yüzde 78’ini Araplar, yüzde 15’ini Türkmenler, yüzde 7’sini ise Kürtler oluşturuyor.
Bu alan genişletme ve göç dalgasında Amerika’nın da çok önemli bir rolünün olduğunu söylemeliyiz. Bütün çabamıza ve isteklerimize rağmen Suriye sınırları içinde “güvenli bölge” oluşumuna sıcak bakmayan Amerika ve AB ülkeleri sanki bizi sığınmacı istilası ile de baş başa bırakıp bunaltmak ve köşeye sıkıştırmak istiyorlar. Bu gelişmelerden bunu çıkarıyoruz.
Suriye sınırları içinde bir “Güvenli bölge” oluşturulmuş olsa, sığınmacı konusundaki endişelerin önemli ölçüde ortadan kalkacağını biliyoruz. Bir yandan “Aman bize sığınmacı gelmesin” endişesi yaşayan AB ülkeleri bir yandan Türkiye’yi sıkıştırırken, öte yandan Türkiye’yi rahatlatacak hiçbir adımı atmıyor. İşte bize göre düşündürücü olan da budur.
Şu anda Türkiye’de sayıları 2 milyon 500 bin bulan sığınmacıya 1 milyon daha eklenmiş olacak. Böylece ülkemizde 3 milyonun üzerinde sığınmacı olacak. Böylesine bir yükü nasıl kaldırabiliriz? Zaten içimizde bulunan sığınmacılar şu ana kadar 11 milyar Dolar’ın üzerinde harcama yapıldığını bizzat bizi yönetenler açıkladı.
Şimdi AB’nin de sığınmacılara kapılarını kapatması, daha önce Batı’ya gidenlerin de yeniden Türkiye’ye döneceğinin söylenmesi “Türkiye tam anlamı ile bir sığınmacı kampına dönüşüyor” yorumlarının yapılmasına neden oluyor.
Halep’te yaşayan insan hakları aktivisti Avukat Yasir Muhammed de Rakka’nın kuzeyindeki Ayn İsa, Suluk ve Tel Abyad’ta binlerce Arap ve Türkmen’in PYD’nin zoruyla evlerini terk ettiğini belirterek, şu uyarıda bulunuyor:
“Eğer PYD, Cerablus ve Fırat nehrinin batı kesimlerinde saldırıya geçerse, Türkiye’ye doğru büyük bir göç dalgası başlayabilir. Bunun yaşanmaması için Cerablus- Azez hattında güvenli bir bölge şart. Eğer böyle bir bölge olursa insanlar için güvenli bir liman olur.”
Görüldüğü gibi, sığınmacı konusunda Suriye topraklarında çözüm bulunabilir. Amerika’nın ve AB’nin şiddetle buna yanaşmamasını biz aynı zamanda Türkiye’ye kurulan bir tuzak olarak değerlendiriyoruz. Bizi zaten sıkıntıya sokan birçok konu içine sığınmacı sorununu da atarak iyice ayağa kalkamayacak konuma getirmenin hesapları yapılıyor. Biz böyle düşünüyoruz, belki de daha başka hesaplar vardır bunu bilemiyoruz.
Şimdi bütün gözler Suriye’de siyasi geçişte. Bunun Esad’lı mı, Esad’sız mı olacağını artık tartışmayalım. Suriye’de bir düzen kurulsun, sığınmacı konusu son bulsun, gelenlerin de geri dönmesi sağlansın. Biz, artık üzerimizdeki yükü atmanın hesaplarını yapalım. Yoksa bu işin içinde boğulmak üzerdeyiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın