EN BÜYÜK RÜTBE VATANDAŞLIKTIR
Sayın okurlar, size kıssadan hisse bir hikaye anlatmak istiyorum. Arif olan anlar.
Vakti zamanında, PKK’nın olmadığı, Anadolu’nun sakin ve sükun içerisinde yaşadığı zamanlarda, birlikleri teftişe çıkan ordu mensubu paşa, o bölgede bulunan bir kasabayı da ziyaret etmek istemiş.
Paşanın geleceğini duyan kasaba esnafı ve halk, heyecanla paşayı beklemeye başlamışlar. Sevinmişler. Koskoca bir paşa, kasabalarını ziyarete geliyor ve halkla selamlaşıyor.
Çok önemli onlar için.
Halk Türk ordusunu ve askerini, seviyor ve de güveniyor. Ülkesini düşmana karşı koruyan ve canlarını seve seve feda eden askerlerini sevmesin de ne yapsın. Elbette ordusuna güvenecek ve sevecek.
Kasabaların ortasında bir cadde vardır. En büyük cadde budur ve esnafın çoğu da bu caddede bulunur.
Paşa, kasabaya caddenin bir ucundan girer, esnaf ve halk meydanlardadır. Herkes “paşam hoş geldin, bir çay içmez misiniz?” diye paşaya hem selam verirler, hem de bir şeyler ikram etmek isterler.
Paşa teşekkür ederek, esnafın ve halkın hatırını sorarak yoluna devam eder.
Yolun ortasına bir Bektaşi oturmuş, nevalesini açmış, hem yiyor, hem de şarabını yudumluyor.
Paşa önüne gelmiş, Bektaşi de hareket yok. Umurunda değil. O yemeğini yemeye devam ediyor.
Paşa Bektaşi’nin önünden geçerken, Bektaşi hiç kıpırdamamış. Paşa bir adım atmış ve durmuş, geri bir adım gelmiş, Bektaşi’nin önünde dikilmiş. Bektaşi’ ye seslenmiş. “Be hey gafil, beni tanımadın mı, herkes bana selam veriyor, saygı ile önümde eğiliyor, sen de hareket yok. Sen istifini bozmadın, bu ne terbiyesizlik” demiş.
Bektaşi, kafasını kaldırmış ve paşaya şöyle bir bakmış ve” sen kimsin?” demiş.
Paşa sinirlenmiş, “görmüyor musun, paşayım paşa, “demiş.
Bektaşi, “olabilir” demiş. “Rütben ne rütben “diye de sormuş.
Paşa, “Tuğgeneral, “demiş.
Bektaşi, “eee, ondan sonra ne olacaksın”, demiş.
Paşa, gittikçe hırslanmış ve kızmış. “Ne olacak, Tümgeneral.”
Bektaşi gene, “ eee daha sonra ne olacak, en son rütben ne olacak”, demiş.
Paşa,” yahu sonra, korgeneral ve daha sonra da orgeneral ola cam”, demiş.
Bektaşi, “paşa, paşa, ben en son rütbeni soruyorum, orgenerallikten sonra ne olacaksın”, demiş.
Paşa, delirecek, kızdıkça kızmış, “ be adam ne ola cam, sonunda orgenerallikten emekli olup vatandaş ola cam”, demiş.
Bektaşi, “yani paşa, en son rütben vatandaşlık mı”, demiş.
Paşa, “ne olacak, elbette en son emekli olup vatandaş ola cam”, demiş.
Bektaşi,”bak paşa”, demiş. “Daha senin önünde çook zaman var. Tümgeneral, Korgeneral, Orgeneral ve sonra vatandaş olman. Çook zaman var çook. Paşa paşa, şu an ben senin yıllar sonra geleceğin vatandaşlık rütbe sindeyim. Ben senden yükseğim, senin benim bulunduğum yere gelebilmen için yıllar geçmesi gerek, ben ise şu an bu rütbe deyim, onun için senin bana selam vermen gerek”, demiş.
Paşa, şöyle bir düşünmüş, Bektaşi haklı. Tak hazır ola geçmiş, selamını vermiş Bektaşi’ye ve yürüyüp gitmiş.
Kıssadan hisse, diyelim.
Kim hangi görevde olursa olsun, Devlet görevleri gelip geçicidir. Hangi rütbede, hangi görevde olursan ol, netice de emekli olup vatandaş olacaksın.
En üst görev, vatandaşlıktır.
Bu nedenle vatandaşa saygılı olmak gerek.
Anlayan anlamıştır herhalde.
1 Ekime 16 gün kaldı. Seçimden sonra çok kişi emekli olacaktır. En büyük rütbeye o zaman erişeceksiniz. Bu nedenle, ne oldum değil ne olacağımızı düşünmemiz gerek.
Bizden söylemesi.
Zekeriya Tümer
15.10.2015
Ulusalhaber1881@gmail.com.
Bir yanıt yazın