Sabahın dördü henüz şafak vaktine epey zaman var.
Göz kapaklarımda sanki kilolarca ağırlık, açmakta zorlanır gibiyim.
Başımda bir ağrı ve gözlerim ağlamaktan kan çanağına dönüşmüş.
Biber sürmüş gibi yanıyor.
Sanki kalbimde bir yara açılmış, canım yanıyor, yanıyor.
Ara sıra caddeden geçen araçların seslerini duyuyorum.
İçimde öylesine bir hüzün, öylesine bir isyan var ki uyku tutmuyor.
Düşünüyorum.
Ülkemizin birlik ve beraberliğini, kardeşliğini bozmak isteyen yarasalar durmadan çalışıyorlar.
Kardeşçe yaşama hakkımızı elimizden almaya çalışıyorlar.
İnsanlarımızı bölmeye, vatanımızı parçalamaya çalışıyorlar.
Her gün, her gece, biraz sonra, yarın ne duyacağız diyerek kuşkular içindeyiz.
Tonlarca bombalarla şehit olan polislerimizi, askerlerimizi düşünüyorum.
Sırtlarından kalleşçe vurulan, uykularında kafalarına sıkılan kurşunlarla katledilen canlarımızı düşünüyorum
Kolunu, bacağını kaybeden gazilerimizi düşünüyorum.
Kahroluyorum.
Türkiye’yi bu hale getirenler şeytanın gazabına uğrasınlar, bin beter acı çeksinler istiyorum.
***
İnsanım…
Ankara’daki katliamda üstlerine flamalar kapatılmış yerlerde yatan parçalanmış bedenleri düşünüyorum.
Hastanelere kaldırılan yaralıları,
Aileleri, arkadaşları, yakınları ve kahrolan anaları düşünüyorum.
Neden bir tane Türk bayrağı yok üzülüyor,
İsyan ediyorum…
Halay çekenler neden “bu alan, kanlı alan ”türküsü söylüyorlardı?
Bunu da düşünüyorum…
Tüm bunları yaptıran, planlayan yaratıklara ağzıma geleni söylüyorum.
Bir yanda barış isteyenler,
Diğer yanda istediklerimizi yapmazsanız şehirleri havaya uçuracağız diyen hainler…
OF! Of. Düşündükçe beynim zonkluyor…
O hainlere bir isim buldum.
İnsan kılığına girmiş yaratıklar…
İşte bu yaratıklar barış diyen kitlenin arasına sızarak 97 sinin Azrail’i oluverdiler…
Hiç kimse bu şekillerde öldürülmeyi hak etmez.
Ya şehitlerimiz?
Onlar kalleşçe öldürülmeyi hak ediyorlar mı?
Birileri kendi emelleri için bunca insanın hayatlarına kıyarken çaresizliğime kızıyorum.
Devlet nerede diyemiyorum çünkü ortada devlet mevlet kalmamış.
Yetkililer birkaç sözcük ve kınama ile geçiştirip yaşamlarına devam ediyorlar.
Olan kıyıma uğrayan insanlarımıza oluyor.
Ortada canavarlaşmış hainler, ajanlar, Türk düşmanları kol geziyor.
***
Gerçekler halktan gizleniyor.
Televizyon tartışmalarında kimisi PKK, kimisi IŞİD derken bazı muhalif kanat “Yeniden yapılandırılan Gladio’nun açık bir tertibidir” diyor.
Konuşuyorlar ama içi boş konuşmalar…
Bence her zaman dediğim gibi Amerika’nın olayda payı büyüktür, bombayı patlattıran da odur.
Ortadoğu’yu karıştıran kim, Amerika…
Türkiye’nin parçalanmasını isteyen kim, Amerika
PKK’ya PYD’ye lojistik destek sağlayan kim? Yine Amerika.
Şimdi Rusya ile Türkiye’nin arasını açmak için elinden geleni yapmaktadır.
Amerika öteden beri insanlık suçu işlemektedir.
Kendisi öne çıkmıyor maşalarınla işi bitiriyor.
Bunu anlamamak için aptal olmak gerek…
Gülümsüyorum. Hayret!
Ha, bu arada HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş’a da kızıyorum.
Bunu söylemeden geçemeyeceğim.
Evet, sen suçlusun Demirtaş.
Şimdi ah etmenin ona buna suç atmanın ne anlamı var?
“Yüreğimiz yanıyor. Şu ana kadar maalesef 128 yoldaşımızı yitirdik” demenin anlamı yok.
Bizimde içimiz yanıyor ama ölenleri geri getiremiyoruz.
Suruç’taki katliamdan ders çıkartmadın mı?
Böyle bir miting için güvenlik önlemlerinin tam olarak alındığından emin olmadan nasıl o kadar insanı orada toplamaya kalkarsın?
Biraz dik dur ve uyanık ol.
Türkiye biterse sizde bitersiniz.
Bunu anla artık.
Soruyorum sana.
Mademki devlete güvenmiyorsun ki haklı olabilirsin o zaman neden, neden bilhassa ilgilenmediniz de kurbanlık koyun gibi milleti oraya yığdınız?
Hepinize yazıklar olsun…
Halen dökülen kanlar üzerinden oy hesabı yapan herkese yazıklar olsun.
Son olarak şunu söylüyorum.
Ülkeyi kana bulayan, istihbaratı çökmüş, vatandaşının güvenliğini sağlayamayan bu iktidar mutlaka 1 Kasımda gitmelidir.
Türkiye’yi yönetemiyorlar, işler çığırından çıkmaya başladı.
İçişleri bakanı ve başbakan makamlarında pişkin, pişkin oturacaklarına derhal istifa etmelidirler.
Ama kime söylüyorum ben ya!
Tünay Süer
11.10.2015
Bir yanıt yazın