NECDET BULUZ
Rusya’nın Suriye’de savaşa girmesi ile komşumuzdaki sorunlar daha da büyümeye başladı. Asıl dikkat çekici nokta ise Suriye ordusunun daha önce kaybettiği yerleri yeniden almaya başlamasıdır. Suriye ordusunun AKP iktidarının desteklediği iddia edilen El Kaide bağlantılı terör örgütleri El Nusra Cephesi ve Ahrar’üş Şam’ın kontrolü altındaki Hama’ya ilerlediği bildiriliyor. Suriye, gerekirse Rusya ve İran’dan askeri birlik isteyeceğini açıkladı.
Gelişmelerle ilgili açıklamalar ve iddialar ise şöyle:
“Erdoğan, seçimlerden önce AKP’nin tek başına iktidarı kaybedeceğinin belli olmasının ardından Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte Suriye’deki dinci terör örgütlerine desteği görülmemiş ölçüde artırmış, söz konusu örgütler bunun sonucunda İdlib ve Cisr es Suğur’u işgal etmişti. Hama ise İdlib’le Şam arasında yer alıyor ve büyük ölçüde AKP iktidarının desteklediği örgütler El Nusra Cephesi ve Ahrar’üş Şam’ın kontrolü altında bulunuyor.”
Lübnan televizyon kanalı El Manar’ın haberine göre, Suriye ordusu ülkenin merkezinde bulunan Hama vilayetinde kilit noktaları geri almak için yoğun kara harekâtı başlattı. Harekâtın, Rus Hava Kuvvetleri’nin yaklaşık bir haftadır bölgedeki terör hedeflerine düzenlediği hava saldırılarının ardından yapılabilir hale geldiği vurgulandı.
Habere göre; Suriye ordusu Hama’nın kuzey kısımlarında 70 kilometre ilerleyerek Maarkaba ve Atşan köylerini terör örgütlerinden kurtardı. Sakik ile El Havir Tepeleri’nin de kontrol altına alındığı belirtiliyor. Nusra Cephesi ve Ahrar’üş Şam örgütlerinin etkin olduğu Hama’nın kuzey hattının güney sınırındaki Latamine’de çatışmaların sürdüğü kaydedilirken, doğu tarafında bulunan El Madik Kalesi civarında, Suriye ordusunun 50 kilometre ilerlemeyi başardığı bildirildi. Hama’nın Kefr Nabuda beldesi ile El Mugir köyünün kurtarıldığı da gelen bilgiler arasında yer alıyor.
Suriye’deki gelişmeler Rusya’nın ve Esad’ın istediği gibi gelişmeye başlamıştır.
Bunun anlamı şudur:
Amerika’nın Büyük Orta Doğu (BOP) planları ile Suriye üzerindeki Irak’da olduğu gibi işgal planları suya düşmüştür.
İkincisi, Esad’ın devrilmesi için iddia edildiği gibi Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın bugüne kadar destek verdiği muhalif gruplar darmadağın edilmiştir.
“Artık ayağa kalkamaz” denilen Esad diriltilmiştir.
Rusya, bölgede büyük bir oyuncu olduğunu, silah gücünün etkisinin önemli boyutta olduğunu son hamleleri ile ortaya koymuştur.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye hamlesinin arkasında 3 hedefinin bulunduğunu da belirtelim.
Suriye’de Esad rejimini güçlendirmek ve Esad’ın güçlü bir şekilde müzakere masasına oturmasını sağlamaktır. Çünkü Obama-Putin anlaşmasında Suriye’de Esad’lı geçiş konusunda anlaşma sağlanmıştı. Bu anlaşmaya da AB ülkeleri “hayır” demediler. Konu ile tek itirazın bizi yönetenlerden geldiğini biliyoruz.
Rusya, daha önce “süper güç” olarak hem dünyada hem bölgede etkinliği olan bir ülke konumundaydı. Uzun zamandır bu konuda sessiz kalan Rusya Putin ile süper güç statüsünü koruyarak Ortadoğu’da önemli bir aktör ve söz sahibi olduğunu ortaya koymak istemektedir.
Bizim için de önemli olan ve Ortadoğu’da son yıllarda azan, önemli bir tehdit haline gelen dinci terör örgütlerin Rusya için de tehlikeli olmaya başlamasının görülmesi Rusya’nın böylesine bir harekât içine girmesinin bir başka nedeni olarak değerlendirilmektedir. Uzmanlar “Bu konularda adım atılması kolay olmayacağı gibi sonuçları da aleyhimize olabilir” görüşündeler.
Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Konu ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda Suriye’de her ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini yazmış ve bölgede en büyük zararı Türkiye’nin gördüğünü, bölgede giderek yalnızlaştığımıza değinmiştik. Olayların seyri bu söylediklerimizi doğrulamaktadır.
Şimdi Rusya’ya karşı hiçbir şey yapamıyoruz. Rusya’nın Akkuyu Nükleer Santralı yapımını ve bu ülkeden aldığımız doğalgazdan vaz geçeceğimizi dillendirmeye başladık. Bu da içine düştüğümüz çaresizliğin bir başka boyutu olarak değerlendirilebilir.
Dikkat edilecek olursa bugüne kadar uygulanan yanlış politikalar nedeni ile iyice yalnızlığa düştük. Ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. NATO’dan bile yardım alabilecek konuma düştük. NATO’nun ülkemize gelmesi ile çok daha büyük çıkmazlar içine düşebileceğimizi de gözlerden uzak tutmayalım.
NATO, hiç bir zaman bize yardımcı olmaz. Bu konudaki görüşümüz özetleyelim ve bu konuyu da enine boyuna bir başka yazımızda değerlendirelim:
NATO, Amerika’nın güdümündedir. NATO ile Avrupa Birliği, hiç şüpheniz olmasın Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirmek istemektedir. NATO’dan yapılan açıklamalarda bu işin içine balıklama atlayabileceklerini açıklamaları bu işin önceden planlandığını da çok açık biçimde ortaya koyuyor. Biz, bunun da oynanmakta olan çok büyük oyunun bir parçası olarak görmekteyiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın