NATO, Rusya’nın Türkiye hava sahasını ihlali konusunda birkaç gün önce açıklama yaptı.
Genel Sekreter Jens Stoltenberg, :
“Türkiye dahil tüm müttefiklerimizi her türlü tehdide karşı korumaya hazırız”.
“NATO’nun, güney sınırından gelebilecek tehditlere karşı müttefikini korumak için Türkiye’ye asker göndermeye hazır “olduğunu söyledi.
Aklıma hemen 1 Mart tezkeresi geldi.
Hatırlarsanız ABD’nin Irak işgali sırasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için Hükümet’e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresiydi,
Tezkerenin gündeme gelmesiyle kamuoyunda bayağı tartışmalar yaşanmıştı.
O zamanki CHP ve lideri Deniz Baykal bu tezkereye şiddetle karşı çıkmışlardı.
Çünkü Amerikalılar bu tezkereyle Trabzon Limanı’nı, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’nı, Marmaris Aksaz Deniz Üssü’nü, Mersin Limanı ve İskenderun Limanı’nı kullanma hakkı istiyorlardı.
Bu Türkiye’nin yabancılar tarafından bir çeşit işgali anlamına geliyordu.
Baykal’ın tepkisi karşısında başbakan Abdullah Gül Baykal’dan randevu talep etmiş ve ikna etmeye çalışmıştı.
Baykal Nuh diyor peygamber demiyordu.
Konuşma esnasında komik sayılacak bir şey oldu.
Baykal Gül’e;
Peki, Abdullah Bey bu adamlar ne zaman gidecekler diye bir soru yöneltiyor ve
Abdullah Beyin yanıtı trajikomik oluyor.
-Vallahi ben de bilmiyorum…
Baykal’ın yanıtı ise şöyle olmuştu.
–Gitmezler Abdullah Bey. Neden gitmezler; zira 2. Dünya Savaşı’nda Almanya’ya girdi, hala Amerikan üsleri duruyor. İncirlik’ten çıkıyor mu?”
Baykal’dan bunu dinlemek daha güzeldi.
Gurup toplantılarında çok güzel anlatmıştı.
Şayet o gün bu tezkere kabul edilseydi tüm limanlarımız açık hale gelecekti, her taraf vıcık vıcık yabancı askerle dolacak ve Türkiye’nin her tarafı Amerikan füze rampalarına açık bir hale gelecekti.
Baykal yılların vermiş olduğu deneyimi ve bilgisi ile gerçek bir devlet adamı olduğunu kanıtlamıştı.1 Mart tezkeresinin meclisten geçirilmemesi Amerika için çok kötü olmuştu.
ABD Irak’ta başarısız olmakla kalmamış, ekonomik olarak ta büyük bir çöküntü içine girmişti.
Tezkerenin ret edilmesi Türkiye’nin dünyada itibarını artırırken ABD ile ilişkilerimizin bozulmasına yol açmıştı.
Sonra Tezkereyi ret eden tüm güzide komutanlarımız Ergenekon ve başka davalarla zindanlara kapatılmışlardı.
Sırf bu sebepten Baykal’a gıcık olan Amerika daha sonra komplo kaset olayı ile CHP’nin başından aldı ve yerine ılıman Kılıçdaroğlu’nu getirdi.
Askerlerimizin başlarına çuval geçirmeleri filan hep bu tezkerenin geçmemesi olayındandır.
O tarihlerden bu tarihlere başta ABD olmak üzere AKP iktidarı sayesinde NATO adı altında halktan gizli tutulan ülkemizin birçok kentinde çeşitli düşman Üsleri vardır. Ankara-Ahlatlıbel, Amasya-Merzifon, Bartın, Çanakkale, Diyarbakır-Pirinçlik, Eskişehir, İzmir-Bornova, İzmit, Kütahya, Lüleburgaz, Sivas-Şarkışla, İskenderun, Ordu-Perşembe, Rize-Pazar, Erzurum ve Mardin’de NATO’ya bağlı Birleştirilmiş Hava Harekât Merkezleri bulunmaktadır.
Bunlar bilinenler.
Ya bilmediklerimiz…
Velhasıl düşman her tarafımızı sarmış.
Kendi ülkemizde adeta işgal altında gibiyiz.
Ha… Bunlara ilaveten şimdi birde asker yığınağı yaparlarsa bizim için hiç iyi olmaz.
Kurtuluş Savaşımızda bile asla böyle değildi.
Diyeceğim şu ki:
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, :
“Türkiye dahil tüm müttefiklerimizi her türlü tehdide karşı korumaya hazırız” diyor ya onların korumaları eksik kalsın.
Sanki dünyayı karıştıran onlar değillermiş gibi…
Yıllardır PKK denilen canavarla uğraşıyoruz, bunca insan ölüyor, şehitler veriyoruz neden ki yardım etmediler de üstüne üstlük, PYD ve PKK bizim kara gücümüzdür diyorlar?
Bırakın bizden yana olmayı, bizim düşmanımız olan devşirme PKK ya her türlü yardımı yapıyorlar.
Türk Milleti olarak bizim birbirimizle asla sorunumuz yoktur.
Bizi bölmeye kalkanlar onlardır.
PKK asla Kürt vatandaşlarımızı temsil etmemektedir.
PKK Küresel ve emperyalist güçleri temsil eden paralı askerleridir.
Bu işleri başımıza açan hep Abdullah Gül’dür.
Her şey onun başının altından çıkmıştır.
Ayrıca dış politikamız Davutoğlu gibi beceriksiz birinin elinde olduğundan düşmandan başka bir tek dostumuz kalmadı.
Buradan Tayyip Erdoğan’a seslenmek istiyorum.
Aman haaa usta…
Aklını başına al yeterince hatalar yaptın,yine yanlış bir şey yapma.
Zararın neresinden dönsen kârdır.
Ne ABD’si ne Rusya’sı ve diğerleri asla dost değillerdir.
İş işten geçtikten sonra yine aldatıldım demen bir işe yaramaz.
Üç kere düşün bir kere konuş ve kimsenin etkisi altında kalma…
Tünay Süer
09.10.2015
Bir yanıt yazın