“Divriği Ulu Camii Anadolu’nun Taç Mahal’ıdır…”

NECDET BULUZ

Zaman zaman hep şunu düşünmüşüzdür:
“Eğer Anadolu coğrafyasını süsleyen ve geçmişimizi bugünlere ve geleceğe taşıyacak olan tarihi eserlerimiz dış ülkelerde olsa, bunu nasıl değerlendirirler? Dünya’nın her yerinden buralara turist yağdırmazlar mı? Örneğin, Sivas Divriği Ulu Camii, dünya mirasıdır ve dünyanın da 8.harikası olarak anılmaktadır. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın bir eşi benzeri olmadığı gibi, işçiliği ve inceliği ile insanları büyülediğine göre bu toprakların incisi ve zenginliği bu eserler neden kaderine terk edilmiştir? Neden değerlendirilmemektedir?”
Geçenlerde Meclis Başkanı İsmet Yılmaz, konu ile ilgili bazı açıklamalarda bulundu. Biz de uzun zamandır yazmayı düşündüğümüz bu konuyu gündeme getirdik.
Meclis Başkanı Yılmaz bakınız neler diyor:
“Türkiye’de birçok eser UNESCU listesinde yer alıyor. Bu, Anadolu coğrafyasının bir zenginliğidir. İnsan yaşadığı yere benzer. Bu eserleri yapanlar da bu coğrafyanın insanı. İlla bu eseri bir kıyaslamak gerekirse dünyanın 7 harikasından biri olan Tac Mahal ile kıyaslamak lazım. Niye Tac Mahal’i diyorum, Tac Mahal’de bir sevgi üzerine yapıldı. Bir sultan, şah hanımı için bir eser yaptı. Dolayısıyla Anadolu coğrafyasının Tac Mahal’i hangisidir desek bu Anadolu coğrafyasının Tac Mahal’i, Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’dır. Sivas taç ise tacın incisi Divriği’dir. Ama Divriği taç ise Divriği’nin incisi de Ulu Cami’dir. Eğer Ulu Cami Divriği’den alınırsa taç incisiz kalmış olur. Divriği’yi de Sivas’tan alırsak o zaman da Sivas incisiz kalmış olur. Divriği büyük bir zenginliğimizdir. Bu eserlere gözümüz gibi bakmamız lazım”
Sivas’taki bürokratların da aynı görüşleri paylaştığını biliyor ve görüyoruz. Ancak, önemli olan bu konularda Sivas’ı ve tarihi eserleri öne çıkarabilecek adımları atabilmektir. Görebildiğimiz kadarı ile hep dedikodular olmuş, konuşmalar yapılmış, kısır çekişmeler gırla gitmiş ama sonuç olarak hiçbir şey yapılamamıştır.
Eğer, Hindistan’daki Taç Mahal dünya turizminin göz bebeği haline getirilebiliyor, bu ülke turizmine katkı sağlayabiliyorsa, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası neden bir Taç Mahal kadar olamıyor?
Demek ki ortada eksiklikler var. Bu eksikliklerin en önemlisi tanıtım eksikliğidir.
Daha düne kadar ortada kalan, kaderine terk edilen, etrafı pislikten geçilmeyen ve sahipsiz denilecek boyutlarda olan Divriği Ulu cami ve Darüşşifası bu hali ile bir cazibe merkezi olabilir mi? Bu tarihi eserin bir çevre düzeni bile yoktur.
Dünyanın 8.harikası olarak tanımlanan böylesine bir eser, yıllardır kaderine terk edilmiş, sahipsiz bırakılmış, değeri bilinmemişse burada öncelikle Sivas’ın bürokratlarını sorgulamak gerekir. Bunca valiler, belediye başkanları, bürokratları, milletvekilleri, sivil toplum örgütleri bu değeri göremediler mi? Gördülerse neden ilgilenmediler?
Konu hiç kuşkusuz Sivas ile de sınırlı değil. Anadolu topraklarında öylesine değerler var ki, bunların da tamamının kaderine terk edilmiş olduğunu görmekteyiz. Açık hava müzesi gibi olan ören yerlerimizin bile pislikten geçilmediğini görüyoruz. Tarihimize, bize bırakılan mirasa ne acıdır ki sahip çıkamıyoruz.
Sivaslı olan Meclis Başkanı İsmet Yılmaz’ın Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası’nın UNESCU Dünya mirasına alınışının 30.yıl etkinliklerinde yaptığı bu açıklamayı önemli bir başlangıç olarak değerlendirmek istiyoruz. Bu sözlerin arkası gelmelidir. Açıklamalar sadece sözlerde kalmasın.
Birçok turizm şirketinin turlar düzenleyerek buralara turist getirmesi, tanıtılması, değerlendirilmesi kaçınılmazdır.
Bunun için de atılması gereken bazı adımlar var.
Ulaşım konusunun çözümü, konaklama imkânlarının gerçekleşmesi, çevre yatırımlarının hızlandırılması, özellikle bu tarihi mirasların çevre düzenlemelerinin gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Söz konusu Anadolu zenginliklerinden açılmışken, Sivas Kangal’daki Balıklı Çermik’ten de söz edelim:
Dünya’da bir eşi bulunmayan böylesine bir zenginlik bugüne kadar hep göz ardı edildi. Buranın işletmecilerinin çabası ile ayakta kalabilen böylesine bir zenginlik dış ülkelerden birinde olsa rüyalarımızda bile göremeyeceğimiz biçimde değerlendirilirdi. Sivas merkeze yakın olan bu yerin ulaşım ve konaklama sorunları bile çözülmemiş.
Artık bu zenginliklerimizi görmeliyiz. Bunların bacasız sanayilerimizdir. Biraz ilgi ve el atmak yetiyor. Bundan sonra hiç değilse bol bol konuşma ve vaatlerin yerine geç de olsa sonuç alınabilecek adımların atılması gerekiyor. Meclis Başkanı İsmet Yılmaz bu işin önünü açarsa hiç şüpheniz olmasın tarihe de geçmiş olacaktır.
İsmet Yılmaz, bu açıklamalarının hayata geçirilmesini istiyorsa, bu konularda hemen düğmeye basılmasında da öncü olmalıdır.
Anadolu coğrafyası, bünyesinde barındırdığı tarihi zenginlikleri ile ayağa kalkabilecek, kendi yağı ile kavrulabilecek kapasitededir. Türkiye, artık denizi ve güneşi ile değil, diğer zenginlikleri ile de turizmde ön plana çıkabilecek kapasitededir ve önemli olan bunların öne çıkarılmasıdır.
Bu adımlar atılabilirse, istihdam yaratılması ve işsizliğin önlenmesinde de mesafeler alınabilir.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz

NECDET BULUZ - necdet buluz

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir