25 gün sonra Türkiye’de bir genel seçim daha var. Siyasi partiler seçim beyannamelerini açıkladılar. Arkasından da yollara düştüler. Halkı en çok hangisi kandırırsa, o iktidar olacak. Beyannamelerin hepsini ayrıntılı olarak okuyamadım ama içlerinde şöyle elle tutulur olanı yine CHP’nin beyannamesi gibi geldi bana. CHP’nin seçim beyannamesine kadın ali değdiği anlaşılıyor. Geçenlerde bir TV programında izlediğim kadarıyla beyannamenin arkasında Doç. Dr. Selin Sayek Böke bulunuyor.
Allah her partiye Doç. Dr. Selin Sayek Böke gibi kişiler nasip etsin. Güzel olduğu kadar, neşeli ve akıllı bir kadın olduğu her halinden belli Selin Böke’nin. Umarım ülkemize hizmet etme şansı bulur bu akıllı ve oldukça sempatik kadın…
Anayasa gereği tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı, yine meydanlarda. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Avrupa’da arkasına almış olduğu rüzgârı, yavaşlatmak için soluğu Avrupa’da aldı yine. Türklerin yoğunlukla yaşadığı Avrupa ülkelerinde halka hitap etmekle meşgul şu günlerde. AKP’nin seçim beyannamesinin en göze çarpan yanı, “Başkanlık sistemi” olunca, ister istemez yine düştü yollara Tayyip Bey.
13 yıllık AKP iktidarının ülke içinde yaratmış olduğu tahribatı bilmeyen sanırım yoktur Türkiye’de. Çünkü millet, olayların tam ortasında ve birebir yaşıyor bütün olan biteni. Gözle görülür en büyük hadise, terör olaylarının 7 Haziran’dan sonra sanki bir yerlerden düğmeye basılmış gibi hortlamış olmasıdır. Ülkenin hemen her yerinde kan ve gözyaşı var. Ancak bence bundan çok daha önemlisi, adalet ve hukuk sistemimizin, HSYK üzerinden iyiden iyiye siyasallaşması ve işlemez hale gelmesidir. Dün haksızlıkları araştırmakla ve soruşturmakla görevlendirilen güvenlik ve yargı mensupları, bugün siyasi rüzgârların yön değiştirmesine ve güç odaklarının değişmesine bağlı olarak inceleme ve soruşturma konusu yapılıyor. Tutuklanıp hapse atılan, meslekten ihraç edilen, erken emekli edilen, sık sık yerleri değiştirilen, tutuklanma korkusuyla yurtdışına kaçan güvenlik ve yargı mensuplarını düşündükçe insanın bu ülke ve bu millet adına üzülmemesi mümkün değildir.
En son gelişme, bu iktidar döneminde olmak üzere; 28 Şubat sürecini soruşturmakla görevli savcıların yaptıkları iş ve işlemlerin, HSYK kararıyla incelemeye tabi tutulacak olmasıdır. İş, 12 Eylül soruşturmasını yürüten savcılara kadar uzanır mı bilmem! Ancak bu durum, ülkemiz açısından hiç de iç açıcı bir tablo olmasa gerekir.
Dış politikada “Komşularla sıfır sorun” parolasıyla yola çıkan iktidarın, bugün geldiği nokta “Sıfır Komşu”dur. Ülkemizin dış itibarı ve saygınlığı ise yerlerde sürünüyor. Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki Müslüman ülkelerden iç işlerine karışmadığımız tek bir ülke bile yok. Onun için de bu dost ve kardeş ülkelerin hemen hepsini kaybetmiş bulunmaktayız. İç karışıklıklara sahne olan Libya’da taraflardan birisine yakınlık gösterip, bunlara uçaklarda taşınan bavullar dolusu para yardımında bulunduğumuz için bütün Libya’yı, Mursi yönetimine açık destek verdiğimiz için bütün Mısır’ı, Beşar Esat’ın muhaliflerine açık destek verdiğimiz için bütün Suriye’yi, BM Güvenlik Konseyi’nde İran’ın nükleer programı konusunda yapılan oylamada Güvenlik Konseyi Geçici Üyesi sıfatıyla İran lehinde oy kullandığımız halde İran’ı, Irak merkezi yönetiminin ısrarlı tepkilerine rağmen kuzeydeki Peşmerge yönetimiyle ilişki kurduğumuz için Irak’ı ve nihayet IŞİD saldırılarına karşı Barzani’nin yardım çağrısına (Musul Başkonsolosluğu görevlilerimizin bu örgütün elinde rehin olmasını gerekçe göstererek) olumsuz cevap verdiğimiz için Barzani’yi de kaybetmiş bulunmaktayız.
Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen, hala “ille de AKP” diyenlerin durumunu, psikoloji bilimi nasıl açıklar, psikiyatrlar nasıl yorumlar bilmiyorum ama çizgi film kahramanı Garfield’ın, bir kombi reklamında doğalgaz mağduru amca için söylediği sözler, yapılan bütün ikazlara rağmen hâlâ “ille de AKP” diyenlerin durumunu çok güzel hicvediyor bence:
“Geçenlerde ciğercinin önünde arkadaşlarca takılıyoruz. Amcanın biri doğalgaz faturasını almış eline sallıyor; ağır gelmiş! Git Alarko yoğuşmalı kombi al kurtul dedim. Bu sözlerimi -Miyaaaav- diye anladı amca…”
Bir yanıt yazın