NECDET BULUZ
Suriyeli sığınmacıların büyük sorun olmaya başlaması ile, konunun çözümü için de yoğun bir çalışma başlatıldı. Avrupa sığınmacılara kapılarını kapatırken, Amerika da Suriye’deki iç savaşın müzakere ile sona erdirilmesi gerektiğini söylüyor. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, konu ile ilgili açıklamasında “Rusya ve İran Esad üzerinde nüfuzunu kullanmalıdır” diyor.
Dışişleri Bakanımız Feridun Sinirlioğlu’nun konu ile ilgili görüşlerini de yansıtıp, daha sonra görüşlerimizi paylaşalım:
“Suriye’deki krize çözüm aranırken Esed ile ortak olunabilir mi? Esed bu konunun temel sebebidir. Kendi halkına karşı savaş açmış olan zalim bir diktatör herhangi bir şekilde siyasi çözümün parçası olamaz. Olması hiçbir şekilde mümkün değildir. Esed hakkındaki hükmü Suriye halkı vermiştir. Suriye halkının Esed’i affetmesi gerçekçi bir beklenti hiçbir şekilde olamaz.”
Eğer gelişmelere ve yapılan açıklamalar bakacak olursak şu aşamada Suriye Devlet Başkanı Esad’ın gitmesi görülmüyor. Rusya bir yandan Esad’a savaş uçağı dahil her türlü yardımı ve desteği sürdürüyor. İran her açıklamasında Esad’ın yanında yer alacaklarını ifade ediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry de zaten son açıklamasında Rusya ve İran’ın Suriye’de kilit rol oynadıklarını açıkladı. Kerry “Biz müzakere etmeye hazırız. Esad müzakereye hazır mı? Gerçekten hazır mı? Rusya, onu masaya getirmeye hazır mı?” İfadelerini kullanıyor.
Kerry ayrıca “Esad gitmelidir” diyor ama bunun nasıl olacağını açıklamıyor. Yanılmıyorsak Amerika iki yıldan bu yana Esad’ın gitmesi gerektiğini hep söylemiştir.
Rusya’nın Esad’ı koltuğunda tutabilmek için askeri gücünü kullanabileceğini söylemesi, ardından da ilk kez Suriye rejimine savaş uçağı göndermesi ve gerekirse asker de göndermekten kaçınmayacağını ifade etmesi önemsenmelidir. Kaldı ki, Rusya’nın tüm bu hareketleri Amerika tarafından da takip ediliyor.
Bunun açıklaması, Suriye’de Esad’sız bir çözümün olmayacağıdır. Özetle biz ne kadar “Esad çözümün bir parçası olamaz” diyorsak da Esad çözümün bir parçası olacak gibi görünüyor. Konu ile ilgili olarak Amerika’nın Rusya ile görüşmelere başlaması ve İran ile olan ilişkilerini artırması da bölgede yeni gelişmelerin başlangıcı olabilir.
Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin açıklamalarından sonra Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da yaptığı açıklamada “Suriye’de barışın sağlanması için muhaliflerle olduğu gibi rejimin temsilcileri ile görüşülmesi kaçınılmazdır” diyerek bir yerde Esad rejimini çözümün bir parçası olarak değerlendirdi. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond ise Kerry ile yaptıkları görüşme sonrası açıklamasında “Görüş birliği içindeyiz” açıklamasında bulundu.
Gelişmeler, yapılan açıklamaları ve içinde bulunduğumuz sığınmacı konusunu iyi okumak gerekiyor. Bugüne kadar yanlışlarla dolu Suriye politikalarımızın bizi nasıl bir çıkmaza sürüklediğini görüyoruz. Bölgedeki ve Suriye’deki şekillenmeler ne acıdır ki bizim dışımızda yapılıyor. Bugüne kadar Suriye konusundaki hangi isteklerimiz yerine getirildi? Sığınmacılar için talep ettiğimiz “güvenli bölge”nin bile oluşmasına izin vermediler. Bugün bile bu konuda halen oylama taktiğini sürdürüyorlar.
Bugüne kadar gerek Amerika ve gerekse Avrupa ülkeleri “Suriye sınırları içinde güvenli bölge şart. Gelen sığınmacıların buraya yerleştirilmesi gerekiyor” diyorlar. Diyorlar da olumlu adımların atıldığını göremedik. Hep söyleniyor, hep sırtımız sıvazlanıyor, hep sığınmacılar için çözüm bulunması isteniliyor ama yıllardır değişen bir şeyi göremiyoruz.
Görebildiğimiz şudur:
Amerika ve Avrupa, öncelikle Suriye’de iç savaşın sona ermesini istiyor. Bunun için de Esad’ı çözümün bir parçası olarak görüyor. Rusya ve İran’ı da Esad üzerinde kilit ülkeler olarak değerlendiriyor. Bu şekillenmede Türkiye’ye herhangi bir rolün biçilmediğini de görüyoruz.
Suriye’deki Esad muhaliflerinin bugüne kadar aldıkları tüm desteğe rağmen Esad rejimini devirememesi de bu görüşte bir etken nedendir.
Çözümün bulunması ve iç savaşın sona erdirilmesi ile sığınmacıların Suriye’ye yeniden dönüş yapabileceği tahmin ediliyor. Böylece Avrupa’nın da büyük sorun yaşadığı mülteciler konusuna çözüm bulunmuş olacak.
Eğer gelişmeler bu şekilde yürüyecekse bizimkilerin “Esad çözümün bir parçası olamaz” diye diretmelerinin bir anlamı kalıyor mu? Zaten, Suriye’deki şekillenmede Türkiye’nin hiçbir etkisinin olmayacağı da görülüyor.
Bölgede Rusya ve İran baştan bu yana Suriye’de Esad’ın yanında yer alarak ve Esad’a destek vererek rejimin ayakta kalmasında etkili rol oynadılar. Bundan sonra bu politikalarda da bir değişiklik olacağını sanmıyoruz. Nitekim Rusya ve İran son açıklamalarında da Esad’a tam desteklerinin devam edeceğini açıklamışlardı.
Biz de bu gelişmeleri görerek ve iyi okuyarak yeni Suriye politikaları geliştirmek zorundayız. Özellikle üzerimizde kalan 2 milyonun üzerindeki sığınmacıların yurtlarına geri dönmeleri konusunda daha akılcı davranarak bu işten sıyrılmak ve nefes almak durumunda olduğumuzu da unutmamalıyız.
[email protected]
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın