“Kürt Açılımı, Bir Amerikan Açılımıdır” adlı makalemde konuya şöyle girmiştim:
“Herkes gibi benim de birçok arkadaşım oldu yaşamım boyunca. Arkadaşlarımın arasında Kürt, Arap, Yahudi, Rum da vardı. İyi geçinirdik.
Kimse kimsenin ırkıyla, kültürü ile uğraşmazdı.
Kürt Kürtlüğünü, Arap Araplığını, Türk Türklüğünü bilirdi. Kimse kökenini, doğduğu yeri yadsımazdı.
Ama bunun için, kimse kimseyle kavga da etmezdi. Çünkü o yıllarda ırkçılık, bölgecilik, ayrımcılık tohumları ekilmemişti daha. Kimse kimseye düşman değildi. Kimse kin, nefret, öç alma duygularını tanımıyordu henüz.
Anamız, babamız, uzak ve yakın çevremiz de bu duyguları yaşamamıştı. Onlar da dostça geçinirlerdi. Dayanışma içerisindeydiler. Birbirlerine karşı saygılıydılar. Biz, onlardan bunu görmüş, bunu öğrenmiştik.
Dedelerimiz Türk’üyle, Kürt’üyle Fransız’a karşı Gaziantep’i on bir ay nasıl savunduklarını, düşmanı Gaziantep’e on bir ay nasıl sokmadıklarını anlatırlardı bizlere.
Karayılan’ları, Şahin’leri, kendilerine destek veren Kürtleri anlatırlardı. “Vurun Antepliler namus günüdür,” diyerek vatan savunmasını, namus savunmasına dönüştürüp düşman karşısında ”tek vücut”, “tek yürek” oluşlarını anlatırlardı.”
Binlerce yıldan bu yana sürüp gelen bu dostluk, bu kardeşlik, bu dayanışma bitti artık. Kürt Türk’e, Türk Kürt’e düşman gözüyle bakıyor şimdi.
Ne zamandan beri? 1980’lerden bu yana… Kimler, hangi iktidarlar ve devletler ülkemizi yangın yerine çevirdi? Başta ABD emperyalizmi olmak üzere, onun kuklaları Evrenler, Özallar, Tayyipler, Güller…
Bu durum 1946’dan beri böyle devam ediyor…
Ama kınalı kuzularımızın, fidanlarımızın şehit olması dinci AKP döneminde tavan yaptı.
Amerika önceleri, ülkelere topla tüfekle, uçak ve askerle saldırıyordu. Ne var ki bu ona hem maddi, hem manevi, hem de insan gücü bakımından çok pahalıya mal oldu. Büyük bir görkemle girdiği ülkelerden başı önünde, mağlup olarak çıktı. Böylece hem kendi ülkesinde, hem de dünyada itibar kaybetmeye başladı.
Bu durum karşısında ABD emperyalizminin teorisyenleri Jeffrey’ler, Soros’lar, fuller’ler, CIA ajanı Barkey’ler “Bu böyle gitmez” dediler. “Sömüreceğimiz, egemenlik altına alacağımız ülkelerde kendimize sadık, köle ruhlu, sadece bizi ve kendi çıkarını düşünen ortaklar bulmalıyız. İşimizi onların aracılığı ve desteği ile yapmalıyız. Sonra bu geri kalmış toplumları dincilik, tarikatçılık, ırkçılık ayrıştırmaları ile birbirine kırdırır, iktidarları zayıflatıp, dilediğimiz gibi hareket ederiz.
Aleviler, Sünniler, malikiler, Kürt Barzaniler, APO’lar, Talabaniler, IŞİD’ler, ÖSO’lar, PYD’ler Tayyipler, Gül’ler ne güne duruyor… Maşalar varken neden elimizi yakalım. Neden kendimizi ateşe atalım?”
Kendilerini ateşe atmadılar. Ortadoğu halklarını ateşe attılar.
İslamcı, ırkçı çetelere silah verdiler. Para verdiler. Lojistik destek sağladılar. Eğittiler.
Bomba imal etmeyi öğrettiler. Toprak altına “El yapımı bomba nasıl gizlenir”, onun dersini verdiler. Sonra da ruh hastası İslamcı Çeteleri orta yere deli danalar gibi saldılar. “Gidin, Şiileri, Alevileri öldürün. Esat’ı devirin…” dediler.
Sonra PKK’lılara döndüler: “Sizler bizim ‘Kara Askerlerimizsiniz’, gidin özerkliğinizi ilan edin, Kürdistanı kurun, biz hep arkanızda olacağız. AKP de ‘Kürt Açılımı’ adı altında size özerklik tanıyacak… Destek olacak… Bir taraftan da Suriye ile savaşması için İslamcı teröristlere sınırlarını açacak…”
“Hadi aslanlarım göreyim sizi…”
Gördü. Ortalık kan gölüne döndü…
Ortadoğu’da IŞİD boğaz kesiyor, kelle koparıyor şimdi. Kürt teröristler, kuduz köpekler gibi saldırıyor. Kahpece pusular kuruyor. Gizledikleri tonlarca el yapımı bomba ile yollarda can alıyor…
ABD ve AB de onları ellerini ovuşturarak, keyifle izliyor.
Çünkü etnik ve dinci “Kara kuvvetleri” onların adına, ABD askerleri telef olmadan Ortadoğu petrollerinin, enerji kaynaklarının bekçiliğini yapıyorlar… Birbirlerini kırıyorlar…
Bundan temiz iş olur mu?
Bugün aslında Türkiye, sadece PKK ile savaşmıyor, aynı zamanda ve gerçekte ABD ve AB emperyalizmi ile de savaşıyor. Çünkü AKP de PKK da IŞİD de PYD de onların piyonları… Onların ortakları…
Siz bir PKK’lının, bir HDP’linin ağzından hiç “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi” diye bir söz çıktığını duydunuz mu?
Çıkmaz…
İnsan hiç atasına, babasına, yardımcısına, velinimetine “Kahrolsun, lanet olsun” der mi?
Demez…
Çünkü varlığını ona borçlu… Onun sayesinde eli silah tutuyor, karnı doyuyor bugün… Onun sayesinde Türk ordusunun yapacağı operasyonları önceden öğreniyor, önlemini alıyor…
O Türkiye Cumhuriyetine “Hastir” çeker, Türkiye’nin fidanlarına tuzak kurar ama ABD Başkanına “Biji Serok Obama” (Yaşasın Başkan Obama) diye bağırır…
PKK’nın “Uyuşturucu Baronları”nın bir tek hedefi vardır. Efendilerine hizmet etmek, bulundukları makamları korumak, servetine servet katmak…
Bunca albay, binbaşı, subay, asker şehit olurken, 40 yıldan bu yana bir tek PKK yöneticisinin öldüğünü gördünüz mü siz hiç? Göremezsiniz. Çünkü onlar ancak ana kuzularını birbirlerine kırdırırlar…
Türk milleti birbirini öldürerek değil, Amerikan emperyalizmine karşı birleşip, bütünleşerek ancak kazanabilir…
Ne demişti Sevgili Ata’mız?
TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR.
Türk milleti Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Alevi’si, Sünni’si ile Türkiye Cumhuriyetini nasıl kurduysa onu yaşatmasını, korumasını da bilmelidir.
Bu ülke ne zaman ki Atatürk ilkelerine, devrimlerine sarılır, onları uygulama alanına koyar, Mustafa Kemal’in “Tam Bağımsızlık” politikasına döner, işte o zaman kardeş kavgası da biter…
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları asla kışkırtmalara, provokasyonlara gelmemelidir. Yoksa sonu Suriye, Libya, Irak, Yugoslavya gibi olur ve böyle bir ortam da ancak ABD – AB emperyalizmini sevindirir…
Bir yanıt yazın