NECDET BULUZ
Bugün içinde bulunduğumuz durumun son derece kritik ve önemli olduğunu söylemeye gerek yoktur. Yine birileri düğmeye bastı, yine Türk-Kürt düşmanlığı körüklenmeye çalışılıyor. Toplumsal barışı korumak, sağduyulu hakaret etmek hepimizin üzerine düşen milli bir görevdir.
Kırmakla, yakmakla, dökmekle ve kan akıtmakla sorunlarımızın çözülmeyeceğini biliyoruz. Hiç kuşkusuz teröre olan tepkimizi demokratik kurallar ve yollar içinde ortaya kaymamızda bir sakınca yoktur. Konuyla ilgili toplumumuzun giderek daha da bilinçlendiğini görüyoruz. Özellikle de sosyal medyada toplumu kaynaştıracak, akıl dolu ve sağduyulu paylaşımlar yapılıyor.
Sivil toplum örgütleri, medya, siyasi partiler de üzerlerine düşen görevleri yerine getirip ve toplumu ayrıştıran ve birbirine düşüren söylemlerden uzak durmaları gerekiyor. Bu ülke hepimizin ve gidecek başka bir yerimiz de yoktur. Bugün yaşanan sıkıntıları ve bu dar boğazı da aşacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Türk toplumu, hemen her kökenden insanların kaynaştığı, barış ve huzur içinde yaşadığı bir toplum olarak örnek gösteriliyor. Ne var ki, iç ve dış düşmanlar bu huzur ortamının yok edilmesi için yıllardır oyun oynuyor. Biz, bugüne kadar oynanan tüm oyunları bozduk. Şimdi sahnelenen bu oyunu da toplum olarak bozacağız.
Geçenlerde sosyal paylaşım sitelerinden birinde konu ile ilgili çok ilgimizi çeken bir çağrı oldu. “Ateşe benzin değil, su dök, kardeşliği zedeleme, kardeşliği pekiştir” denilen bu çağrı bugünlerde çok ihtiyacımız olan kaynaşmanın ve toplumsal barışın da önemine vurgu yapıyor. Biz de bunu son derece önemsediğimizi belirtelim ve bu anlamlı çağrıyı da sizlerle paylaşalım:
“Taş atma, Gül at… Taşlama, Gülümse…
Ateşe benzin değil, su dök…
Kardeşliği zedeleme, Kardeşliği pekiştir…
***
Bugün Muhammed Yıldırım abinin ve bir arkadaşımızın çok güzel ve anlamlı bir teklifini icra ettik.
Tatvan’dan Samsun’a giden Tokat Yıldız’ı otobüsünü ve yolcularını Muş’un girişinde durdurup lokumla karşılayıp güllerle uğurladık.
***
Ardından Türkiye halklarına ve bölgelerine şu mesajımızı ilettik.
Bu mesajın ve fikrin halka halka yayılarak ülkenin her tarafını sarması dileğimizle:
Selamun aleykum efendim. Hepinize hayırlı yolculuklar.
Müsaadenizle sizlere birer gül ve lokum ikram etmek istiyoruz.
Malumunuz ülkemizde ne yazık ki bir yangın var. Böylesi durumlarda ise hepimizin yangına benzin değil, su dökmesi gerekir.
Bu da, illerimize farklı bölgelerden gelen insanlara, araçlara ve yolcu otobüslerine saldırarak, taş atarak değil; gül vererek ve bağrına basarak olabilecek bir şeydir.
Dayanışmaya, kardeşliğe, birlikte yaşamaya en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz.
Bu vesileyle Kayseri’de, Kırşehir’de, Ankara’da ve daha başka yerlerde Kürt olduğu için bir insana saldırmanın, doğu plakası taşıdığı için bir aracı taşlamanın bu yangına, bu yangına benzin dökmek olduğunu göstermek için bizler de batıdan gelen araçlara ve yolculara gül vererek ve ikramda bulunarak bu ateşe nasıl su dökülebileceğini göstermeye çalışacağız.
Bu ülke Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Çerkes’iyle, Ermeni’siyle hepimizin ülkesi.
Kürtlerin Türk bölgelerinde, Türklerin de Kürt bölgelerinde özgürce ve güven içinde seyahat etmeleri, ikamet etmeleri ve çalışmaları; en temel insani ve İslami haklarıdır.
Acılarımızı ayrıştırarak ve yarıştırarak değil; acılarımızı ancak paylaşarak dindirebiliriz.
Yiten her can bizim canımız, sönen her ocak bizim ocağımızdır.
Acının ve ölümün rengi, ırkı, dili, dini, coğrafyası olmaz / olmamalı.
Bu nedenle ülkenin batısındaki ve doğusundaki halklara, kardeşlerimize ve özellikle gençlere çağrımız şudur:
Sırf Kürt olduğu için insanları dövmek, iş yerlerini yakmak, Kürt illerinden gelen arabaları taşlamak, camlarını indirmek; bu yangına odun ve benzin taşımaktır. Olması gereken ve insanlığa yakışan ise; bu insanları bağrına basmak ve onlara ikramda bulunmaktır.
Aynı şekilde doğuda da batıl illerinden gelen Türk kardeşlerimizi bağrına basmak ve onlara ikramda bulunmak bu bölge halkının sorumluluğudur.
Lütfen;
Daha fazla geç olmadan, daha çok can yanmadan, ilerde pişman olmadan, bu yangın kontrolden çıkmadan; hepimiz elimize bir kova su alalım ve bu yangına dökelim.
Lütfen elimize bir gül alalım ve etrafımızda ötekileştirilen insanlara uzatalım.
Toplumsal barışı sağlamak için bundan başka çıkış yolumuz yok.
Muhammed Yıldırım Arif Karadağ Bahir Aydın Ahmet Savcı Ferhat Çiftçi Şerafettin Yener, Metin Toktaş Mustafa Camran”
Ha, sonunda bir hesaplaşma olacak, birilerinden hesap sorulacak, fatura kesilecekse bu yer de sandık olmalıdır. Millet iradesinin sandığa yansıması demek, demokrasinin ve milletimizin kazanması demektir.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın