TUĞRUL TÜRKEŞ “SURDA GEDİK” Mİ?
HÜSEYİN MÜMTAZ
Zamanı, şekli, tarzı, kapsamı, şümulü her şeyi tartışılır ama Tuğrul Türkeş olayı bir “surda gedik” hikâyesi midir?
Ama bizce asıl soru şudur; “M”HP, MHP midir?
Ard arda gelen şu iki olay “M”HP’nin “dağıldığının” resmidir.
- Türkeş soyadına saygısızlık olmasın diye bu süreçte ille de bahsedilecekse “Yıldırım Tuğrul” veya “Tuğrul Bey” tanımları kullanılacakmış Tuğrul Türkeş için parti içinde.
“M”HP yetkili kurulları kendini Sulh Ceza Mahkemesi veya Nüfus Müdürlüğü/memurluğu yerine mi koymuş acaba?
2.Yeni kabinenin Anıtkabir ziyaretinden sonra; Dâvutoğlu ve Tuğrul Türkeş, Alpaslan Türkeş’in mezarını ziyaret etmiş.
Bahçeli’nin hırsını tahmin ediyorum..
Ediyorum da, şimdiye kadar Türkeş’in mezarına hiç gitmeyen Dâvutoğlu’nun şimdi neden bu ziyarete lüzum gördüğünü de merak ediyorum..
Ama nereden bakarsanız bakın Tuğrul, Bahçeli’nin yapamadığını yapmış, Başbakan’ı o mezara götürmüştür.
Peki..
Sadi Somuncuoğlu, Ali Güngör, Abdülhaluk Çay, Enis Öksüz, Hüsnü Yusuf Gökalp nerededirler?
Özcan Yeniçeri cezalıdır, Halaçoğlu ile Tanrıkulu suçludur, Sina Oğan ve Akşener yanlış yapmışlardır, Tuğrul Türkeş yan bakmıştır da Bahçeli’nin hiç mi suçu yoktur?
Yoktur..
17 yılda girdiği 13 seçimi kaybeden Bahçeli sütten çıkmış “akkaşık”tır.
Koray Aydın, protokoler bir görevlendirme ile “ikna edilmiştir”, Ümit Özdağ “şimdilik” sâkin sularda seyretmektedir.
Ama “Türkçülük makbul değil, muteber olan milliyetçiliktir” diyen Şükrü Alnıaçık halen “M”HP Genel Başkan Başdanışmanıdır.
Türkeş’ten sonraki 17 yıllık Bahçeli dosyasını hatırlayalım mı?
Öcalan’ı as(a)mayıp 15 yıl sonra devletle masaya oturur hâle gelmesine neden olan “57’inci Cumhuriyet Hükümeti”nin ortağı değil miydi Bahçeli?
Sömürge Yasaları olan Tahkim Yasası, İkiz Yasalar, Kopenhag Kriterleri’nin altında Bahçeli’nin imzası vardır.
AB’nin dayattığı ana dilde eğitim dahil, “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” adı altındaki “özerkliğin” altını da Bahçeli imzalamıştır.
Katılım Ortaklığı Belgesi-Ulusal Program’da da kapı gibi Bahçeli imzası vardır.
Bu imzaların doğal sonucu olan Uyum Yasası’na ise “dostlar alış verişte görsün” kabilinden/yalandan karşı çıkılmıştır.
Kıbrıs ve Ege’nin verildiği, “tam teslimiyet”in kabul edildiği AB’nin 99 Helsinki zirvesine giden Ecevit idi ama onay veren yardımcısı da Mesut Yılmaz’dan önce “büyük ortak” Bahçeli idi.
Türkeş zamanındaki MHP, “Ortak Pazar-AB üyeliğine karşı” idi ama Bahçeli zamanındaki “M”HP, Parti Programına “AB’ye tam üyelik” maddesini koymuştu.
Neyi tartışıyoruz?
Evet zamanı, şekli, tarzı, kapsamı, şümulü her şeyi tartışılır ama Tuğrul Türkeş’in “surdaki gedik” olup olmadığından önce “SUR’un KENDİSİ”ne bakmaya ne dersiniz?
SUR mu kalmış Allah Aşkına? 2 Eylül 2015
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın