Tekel olmanın ayrıcalığının arkasına saklanarak batış yolunda ve KKTC halkını soymak yolunda hızla yoluna devam eden KIB-TEK şimdi de vatandaşın cebine bir kez daha el atmak için yeni bir soygun yöntemi icat etti.
Vatandaşın sırtına elektrik enerjisini şantaj malzemesi olarak kullanıp, grev yapa yapa zorla, her personeli için yıllık 13 adet maaş ve 26 adet avantadan yan geliri yükleyen, faturaların üstüne, vermediği bir hizmetin karşılığı olarak ‘MAKTU ÜCRET’ uydurmacası ile sayaç başına 20 TL haraç koyup her ay vatandaşın cebinden haksız yere 2 milyon TL çalan, veriyormuş gibi göründüğü hizmetler karşılığı ve trafo katkısı gibi uyduruk gerekçelerle Sterlin bazında faturalar çıkarıp vatandaştan zorla tahsil eden KIB-TEK şimdi de 2 aylık peşin para istiyor vatandaştan “teminat” adı altında.
Elektrik enerjisini şantaj malzemesi olarak kullanıp, “ödemezsen keserim ha” tehdidi ile tüketiciden istenen para, gerçekte basit bir tanımla, vatandaşın cebinden faizsiz, komisyonsuz, harçsız, pulsuz, bedelsiz 2 aylık kredi. KIB-TEK gece gündüz düşünerek icat ettiği yöntem ile vermediği bir hizmet için varsayıma dayalı olarak vatandaştan peşin para istiyor. Senin aylık ortalaman şu kadar, sen bana peşin olarak 2 aylık ödeyeceksin diyor tüketiciye, aynen hiçbir hizmet vermeden zorla vatandaştan tahsil ettiği “Maktu ücret” gibi. Adı maktu ücret ama kendisi açıkça bir haraç, Deli Dumrul haracı. Ortada hizmet yok ama verilmeyen hayali bir hizmetin utanmadan, sıkılmadan alınan ücreti var.
Eksik olsun böyle Kamu İktisadi Teşekkülü, eksik olsun böyle soyguncu mantaliteli güya halka ait kuruluş. Zaten bu tür kuruluşlara zamanında “Arpalık” diyorlardı. Personelinin, çalışmadan bol bol ücret aldığı arpalıklar. Neyse ki anavatan Türkiye’de bunların kökü kazındı ve hepsi de özelleştirildi, ellerindeki tekel hakları da iptal edildi. Bugün Türkiye’de elektriği her yörede birkaç şirket birden üretmekte ve halk hizmetinden ve ücretinden memnun kaldığı şirketin elektriğini seçebiliyor ve kullanıyor. Bizde olduğu gibi vermediği bir hizmet için “Maktu ücret” adı altında bir hizmet uydurup faturaya yansıtan şirketin sonu, eninde sonunda batmak oluyor.
Vatandaş parasını verecek KIB-TEK’e jeneratör alınacak, sonra da bu jeneratör ile üretilen elektrik enerjisi de, çalışanlar 1 yılda 39 maaş alsın diye jeneratörün parasını ödeyen vatandaşa kazık fiyata satılacak, üstelik bir de verilmeyen hizmetler karşılığı uyduruk bahanelerle vatandaştan haraç alınacak. Sonra da bunun adına “Halkçılık” denecek, “Halkın malı” denecek. Halkın malımı yoksa çalışanların halkı sömürme aracımı, karar vermek çok zor.
Bu nasıl bir mantık, ne biçim bir yönetim tarzı bu anlamış değilim.
KIB-TEK tekel olmanın avantajı ile “vatandaşın cebinden hizmet vermeden nasıl para alırımın” daha doğrusu “vatandaşı nasıl soyarım”ın peşinde. Yetkili sendika da, yıllarca elektriği şantaj malzemesi olarak kullanıp, vatandaşı ve işyerlerini elektriksiz bırakmak ve cezalandırmak pahasına maaşları arttırıp vatandaşın sırtına yüklemenin mücadelesini verdi, çağdaş hizmet vereceği yerde.
“Hiç maaş almasak bile elektrik fiyatları düşmez” diye açıklama yapanlar bile var. KIB-TEK’in bir yılda ne kadar petrol ithal ettiği ve bu petrolden ne kadar elektrik enerjisi elde ettiği, bu enerjinin yüzde kaçının üretim aşamasında sürtünme ve ısıya dönüştüğü, dağıtım sisteminde de ne kadarının enerji aktarımı sürecinde kaybedildiği belli. Bunlar matematiksel veriler. Buna karşın bir yılda çalışanların aldıkları maaşların ve Tazminat, K-değeri, fazla mesai gibi avantaların ne kadar tuttuğu da belli. Hiç kimse çıkıp da maaş almazsak elektrik birim fiyatı düşmez gibi bir hikaye anlatmasın halka. Bunları kağıda dökmek çok kolay.
Artık KIB-TEK miadını doldurmuş, misyonunu da tamamlamış durumadır. KIB-TEK’in elinden “TEKEL” olmak yetkisi alınmalıdır. Bütün batı dünyasında olduğu gibi, elektriği birçok şirket üretmeli ve vatandaş, hangisi kendisine daha iyi hizmeti daha düşük ücretle veriyorsa onu seçmek hakkına sahip olmalıdır. KIB-TEK’in vatandaşa “elektriğini keserim” tehdidi ile dayattığı haksız ücret ve haraçlara da artık son verilmelidir.
Ata ATUN
e-mail: [email protected] veya [email protected]
Facebook: Ata Atun
2 Eylül 2015
Bir yanıt yazın