Almanya Türkiye’nin Gerçek Dostu mu?

Anadolu Ajansı’nın haberine göre Almanya, Suriye’den olası bir füze saldırısına karşılık Ankara’nın NATO’dan talebi doğrultusunda 2012 yılında Türkiye’ye yerleştirdiği Patriotları geri çekme kararı almıştır.
Savunma Bakanlığının internet sitesinde yer verilen açıklamada, birliğin görevinin “Suriye’den Türkiye topraklarına balistik füze atılma ihtimalinin azalması” sebebiyle 31 Ocak 2016 tarihinde sona ereceği bildirilmiş ve yaklaşık 100 askerin Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve Irak güvenlik güçlerini eğitmeyi sürdüreceği belirtilmiştir.
Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen Patriot birliğinin son 3 yılda başarıyla görev yaptığını belirterek şunları söylemiştir: “Şimdi Ocak 2016’da görevini sonlandırıyoruz. Krizlerle çalkalanan bölgede tehdit durumu başka bir odak noktası olan terör örgütü DAEŞ’e kaydı ancak bölgenin istikrarı için Kürt ve Irak güvenlik güçlerini eğitmeye devam ederek bölgede kalacağız. UNIFIL çerçevesinde Doğu Akdeniz ve Lübnan açıklarında gemilerimiz göreve devam edecek.”
Geçen yıl da Hollanda aynı gerekçeyle Adana’da konuşlu Patirotları geri çekmiş, yerine İspanya’dan Patriotlar gelmişti. Almanya’dan sonra ABD de Patriotlarını geri çekme kararını açıklamıştır.
Almanya’nın Patriotlarını çekmesi beklenen bir gelişmedir. Çünkü Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joachim Gauck Berlin’deki bir kilisede 23 Nisan 2015 tarihinde şunları söylemişti:

“Adolf Hitler bizzat 22 Ağustos 1939 günü Polonya’ya karşı savaş planlarını izah ederken Alman ordu birliklerinin üst düzey komutanları önünde yaptığı konuşmasında Polonya asıllı olan ve Lehçe konuşan erkek, kadın ve çocuğun ölüme gönderilmesini istiyor. Konuşmasını herkesin de kayıtsız kalması beklentisiyle yönelttiği şu soruyla noktalıyor: Ermenilerin yok edilmesini bugün kim konuşuyor ki?”

Almanya, Kobani’de Türkiye’nin itirazlarına rağmen PKK’nın Suriye’deki yapılanması olan YPG’ye silah yardımında bulununca dengeler değişmiştir. Al Jazeera’ye konuşan ve isminin açıklanmasını istemeyen KYB’li kaynaklar Kobani’ye BKC ağır makinalı tüfek, RPG-7 roketatar ve sayısı belli olmayan Alman malı mühimmat gönderildiğini açıklamıştır.

Şehit Binbaşı Arslan Kulaksız da böyle bir roketatarla ve otomatik silahlarla vurulmuştur.

Hatırlamakta yarar vardır. Alman Kaiser’i ile görüşen (1908) ABD’li gazeteci kılığındaki Paul L. Lochner ABD’nin Osmanlıyı parçalama planlarını sunmuş ve mutabakat sağlamıştı. 1911 yılında yayımlanan aşağıdaki kitapta bulunan haritada Anadolu’nun bulunduğu bölümde “Deutschland” yazılıdır.

Alman İstihbarat Teşkilatı Başkanı Gerhard Schindler, 14 Ekim 2013 tarihinde “Kürtleri Hıristiyanlaştırmak, Türkler’in Avrupa’yı İslamlaştırma misyonunu sonsuza değin yok etmenin en ideal yolu olduğu” nu söylememiş miydi? Gerhard Schindler’e o tarihte gerek Kürtlerden ve gerekse Türklerden cevap veren olmamıştı.
Almanya sözüm ona Türkiye’nin dostu ve de müttefiki. Oysa bu ülkede üniversiteye giden Türk gençlere Karşılaştırmalı Edebiyat dersi adı altında sözde Ermeni soykırımı ile ilgili gerçek dışı bilgiler verilmektedir. 1915 olaylarını bir açık oturumla tartışmaya açmak isteyenlerin üniversiteye girmesi yasaklanmaktadır.

Duisburg-Essen Üniversitesi’nde öğretmen adayı Türk gençler bu dayatma ile karşı karşıyadır.

Ulusal basında yer alan bir habere göre Almanya’da faaliyet gösteren Barış İçin Diyalog Derneği bu dersi veren Türk profesör Kader Konuk’a mektup yazarak okulda bir açık oturum düzenlenmesini talep etmiştir. Dernek yöneticileri yazdıkları üç mektuba cevap alamayınca okulda durumu anlatan bir bildiri dağıtmıştır. Rektör, önce okula polis çağırmış, daha sonra dernek yöneticilerinin içeride bildiri dağıtması yasaklanmıştır.

Duisburg-Essen Üniversitesi, Almanya’da Türkçe öğretmen yetiştiren tek üniversitedir.

Üniversitenin Türkistik bölümünde öğrencilere mecburi Karşılaştırmalı Edebiyat dersi verilmektedir. Dersin dikkat çeken yanı işlenen tek konunun sözde Ermeni Soykırımı olmasıdır. Soykırım tezlerine ilişkin kitapların okunduğu derste, Türk tezleri işlenmemektedir. Öğrenciler tartışmaya açık olmayan konuları, dersi geçebilmek için işlemek zorunda bırakılmaktadır.

Bu duruma itiraz eden Barış İçin Diyalog Derneği yöneticileri, dersi veren Türkistik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Kader Konuk’a Mayıs ayında bir mektup yazarak konunun tartışmaya açılmasını önermişlerdir. Mektupta, “1915 olaylarının soykırım olmadığını gösteren belgelere sahibiz. Bu meseleyi Duisburg-Essen Üniversitesi’nde bir açık oturumda ele alalım” teklifinde bulunulmuştur ama mektuba cevap verilmemiştir.

Konuk’tan cevap alamayan dernek yöneticileri durumu Rektör Prof. Dr. U. Radtke’a iletmiştir. Rektörlüğün de sessiz kalması sonucunda Dernek Başkanı Ali Söylemezoğlu ve yönetim kurulu üyesi Ümit Rahmi Tuncel, Temmuz ayında öğrencilere bildiri dağıtmışlardır.

Bildiri’de Konuk’a, “Ermeni meselesini gündeme getirdiğiniz için size teşekkür ediyoruz, çünkü böylece bizleri kendi tarihimizi öğrenmeye teşvik ettiniz. Ermeni meselesini gündeme getirdiğiniz fakat açık oturum davetimize cevap vermediğiniz için de size teşekkür ediyoruz. Çünkü böylece kendi iddianızı bizim karşımızda savunmaya cesaret edemediğinizi gösterdiniz. Demek ki kendi söylediklerinize kendiniz de itimat etmiyorsunuz. Sizin sessiz kalmanız da bir cevaptır, kendi iddianıza kendinizin de pek güvenmediğini göstermektedir. Buna da teşekkür ederiz” denilmiştir.

Rektör Radtke bildirinin dağıtıldığı dördüncü gün Konuk’a hakaret edildiği iddiasıyla okula polis çağırmıştır. Söylemezoğlu ve Tuncel’in yanına gelen polisler dağıtılan bildirilerde suç unsuru olmadığı için işlem yapmadan geri dönmüştür.

Olayın ardından 23 Temmuz günü Rektör Radtke Derneğe cevap vermiş ve bildirilerin “düşmanca” olduğu iddia edilmiş, alınan kararla Derneğin üniversitede bildiri dağıtmasının yasaklandığı bildirilmiştir.

Bu nasıl bir çifte standarttır ki demoktatik olduğu varsayılan bir ülkede bir grubun demokratik hakkı yok sayılmaktadır.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir