NECDET BULUZ
AK Parti Hükümeti’nin PKK ile başlattığı “barış süreci” ‘nin ana hedefi, terör örgütünün dış destekle ayakta kalması olarak değerlendirilmesiydi. Konu ile ilgili hazırlanan raporlarda da “Dış desteği olmadan bir terör örgütünün 20 yıl ayakta kalması mümkün değildir” deniliyordu.
Doğu ve Güneydoğu’da yapılan mücadele için de “PKK taşerondur. Güvenlik güçlerimiz bölgede dış güçlerle mücadele ediyor” ifadeleri kullanılıyordu. Dikkatinizi çekeriz, bugün de aynı noktadayız ve değişen hiçbir şey yoktur. Değişen, terör örgütünün daha da güçlendiği, silahlandığı ve şehirlere kadar, yani damarlarımıza kadar inmiş olmasıdır. Bunun da nedeni başlatılan süreç ile PKK’ya alan açmış olanlardır.
Özet olarak, PKK terör örgütü vurma ile, kırma ile bitmeyecekti ve bu savaşın uzaması da her iki taraf için de büyük yıkımdı. Sanıyoruz “barış süreci” bu değerlendirmeler ışığı altında hayata geçirilmeye çalışıldı, ancak başarılı olunamadı.
Şimdi, PKK ile yeniden savaş başladı. Ancak, bu kez karşımızda daha farklı bir terör örgütü var. Süreçte geçen zaman diliminde şımaran, şehirlere inen ve silahlanan terör örgütü militanları şimdi daha güçlü olarak karşımıza çıkıyor. Bunun nedeni de bizi yönetenlerin yıllardır “süreç zarar görmesin” diyerek PKK ve yandaşlarına dokunmamaları olmuştur.
Suriye’deki çatışmalarda PKK’nın Suriye kolu PYD, terör örgütün kılık değiştirmiş şeklidir. Amerika’nın da bölgedeki kara gücü niteliğindedir. PYD’nin elinde çok modern silahlar ve mühimmat var. Amerika sürekli olarak bu örgüte malzeme takviyesi yapıyor. IŞİD ile mücadelede PYD’nin üstünlüğü de buradan kaynaklanıyor.
Şimdi işin ilginç tarafı şudur:
Kuzey Irak’tan Kuzey Suriye’ye geçen 3 bin PKK’lı PYD’nin yanında IŞİD’a karşı savaşıyor. Amerika’nın PYD’ ye verdiği silahlar PKK’lıların eline geçmiyor mu? Bu silahlar Kuzey Irak’a, oradan Türkiye’ye sokulmuyor mu? TIR’lar dolusu silah ve mühimmatı PKK nereden sağlıyor?
2 bin PKK’lı da Kuzey Irak’ta barınıyor. Barzani’nin kontrolündeki bu PKK’lıların İsrail gizli servislerince eğitildiği, silahlandırıldığı ve hazır bekletildiği konusunda bazı iddialar da bulunuyor. Barzani’nin yumuşak tavırlarına aldanmamak gerekir. Bu hain tam bir Türk ve Türkiye düşmanıdır,bunu unutmayınız.
Süreç ile geçen zaman diliminde PKK işte böylesine daha modern silahlara kavuşmuş oldu. Stinger füzeleri bile bulunuyor. Kuzey Irak’tan Barzani’den de besleniyorlar. Dış güçlerin desteği halen devam ediyor. İsrail’in de gizliden PKK’ya yardım ettiğine dair istihbarat raporları bulunuyor.
Konuyu bu açıdan değerlendirmek gerekiyor. Dış güçlerin desteği olmadan böyle bir bir örgütün ayakta kalması mümkün olmayacağına göre, PKK’ya bugüne kadar kimlerin destek olduğunu, bundan sonra da aynı desteği sürdürdüğünü görmek ve değerlendirmek gerekmiyor mu?
Her şey çok açık ve artık bu işin gizlisi kapaklısı da yok. Amerika, PKK’nın kılık değiştirmiş ismi PYD’ ye yardım ediyor, PYD’ ye dokunulmamasını istiyor, Türkiye’nin de bu konuda dikkatini çekiyor. Aynı Amerika, verilen silahların PKK’ya gideceğini bildiği halde PYD’ ye en modern silahları vermekten kaçınmıyor.
Bu açıkça bizimle alay etmektir.
PKK ile Amerika’nın gizlice görüştükleri de ortaya çıktı. KCK Eş Başkanı Cemil Bayık İngiliz Daily Telegraph Gazetesine, çatışmaları bitirmek için Amerika ile gizli görüşmeler yaptıklarını açıkladı. Bayık açıklamalarında “Eninde sonunda Türkiye bizimle masaya oturacaktır. “diyor.
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı açıklamada “barış süreci”nin bitmediğini, şimdilik buzdolabına kaldırıldığını söylemişti. PKK’nın zayıflatılarak masaya bu şekilde oturtulması düşünülüyor. Bu savaşın galibinin olmadığı, bundan sonra olmayacağı açık biçimde görülüyor.
Daha açık ifade ile “süreç” devam ettirilecek demektir.
Çünkü, bizi yönetenler artık PKK ile savaşın bu terör örgütü ile değil, dış güçlerle olduğunu çok iyi biliyorlar. PKK’ya Ermeniler bile destek veriyor. PKK’lılar arasında Ermenilerin de bulunduğunu biliyoruz. İngiltere, Fransa ,Almanya gibi Batılı ülkelerin de desteğini alan PKK’lılar aldıkları taşeronluk görevini sonuna kadar yapmaya çalışacaklardır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin AK Parti ile koalisyon hükümeti kurulması konusunda ortaya koyduğu olmazsa olmazlardan birisi de “barış Süreci”ni sona erdirilmesi idi. Başbakan Davutoğlu görüşmelerde bu konuda geri adım atılmayacağını söyleyerek “barış süreci”nin şimdilik dondurulduğunu ifade etmişti. Koalisyon konusunu tıkayan nedenlerden birinin de bu konu olduğunu söylemek istiyoruz.
Buradan da eninde sonunda PKK ile yeniden masaya oturulacağını tahmin ediyoruz.
Şimdi önümüzde yeni bir seçim var. Bu seçimde AK Parti iktidarının PKK ile olan mücadeleye ağırlık vererek Milliyetçi oylar konusunda daha hassas davranacağını sanıyoruz. Bunun yanında Kürt oylarına da sahip çıkarak HDP’yi zayıflatmayı hedefleyen AK Parti’nin PKK ile mücadelesini oy devşirmeye yönelik bir strateji olarak da görmek yanlış olmayacaktır.
Yeni seçime böyle bir ortamda gireceğiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Bir yanıt yazın