Haziran ayının üçüncü haftasında bir konferans için Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te idim. Daha önce bu güzel kente gitmiştim. Fakat bu defa beni çok şaşırtan bir olay ile karşılaştım. Televizyon kanallarını karıştırırken birden karşıma Beren Saat ve Fatmagül’ün Suçu Ne dizisi çıkmaz mı! Fakat isim biraz kısaltılmış: FATMAGÜL. Dizi daha önce Peru’nun Latina ve Uruguay’ın 10 Saeta kanallarında yayınlanmış ve reyting rekoru kırılmıştı.
Arjantin’in en önemli kanallarından birinde saat 19’da her akşam dizinin bir bölümü yayınlanmaktaydı. Ayrıca kentin belirli yerlerinde de dizinin reklam afişleri vardı. Bu durumdan memnun olmamak mümkün mü? Yıllar önce de Brezilya’da TV’de Tarkan’ın “Şıkıdım” şarkısını dinleyince de çok şaşırmıştım. Şili’de de Gümüş dizisinin reklamını bir TV kanalında gördüm. Gümüş ve Muhteşem Yüzyıl Şili’de daha önce gösterilmiş. Sıla ve Ezel dizileri de Şili’de büyük reyting yakalamış.
Bu gibi Türk dizilerinin Güney Amerika ülkelerinde gösterilmesi, Türkiye’ye bu ülke halklarının sempati duymasına yol açar ve Ermenilerin etkinliklerinin kırılmasına katkıda bulunur. Buenos Aires’te bir Ermeni Parkı ve Ermeni Caddesinin bulunduğunu unutmayalım.
1915 yılındaki Ermeni tehcirini soykırım olarak tanıyan BM üyesi 193 ülkeden 23’ü arasında Uruguay (1965, 2004, 2005), Arjantin (1993, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007), Venezüella (2005), Bolivya (2014) gibi Latin Amerika ülkeleri vardır.
Arjantin, sözde Ermeni soykırımın 6 defa tanımış dünyadaki tek ülkedir. Bunda, Osmanlı Devleti döneminde Osmanlı vatandaşı olarak bu ülkeye göçmüş Osmanlı Ermenilerinin etkisi vardır. Bu konuda farklı bir yaklaşım sergileyen Arif Nihat Dursun’un Bir Ermeniyi Öldürmek kitabını okumanızı öneririm.
Arjantin, 2.791.810 km2 alanı ile Türkiye’den yaklaşık 3,5 kat büyük bir Güney Amerika ülkesidir. Nüfusu (2014) 41.8 milyondur. Arjantin’in adı Latince Argentum (gümüş) kelimesinden gelir. Ülkede yaşayanların çoğu İspanyol ve İtalyan göçmenlerinin torunlarıdır.
Ülkenin GSMH’sı (2014) Dünya Bankası’na göre 540,2 milyar dolar, kişi başına düşen gelir ise 12,922 dolardır. Aynı yılda Türkiye’nin GSMH’ı 799,5 milyar dolar, kişi başına düşen gelir ise 10,522 dolardır.
Ulus Arjantili’dir ama bir Alman, bir Fransız, bir İspanyol, bir İngiliz gibi bir ulusa dayanmaz. Türkiye’de bazılarının savunduğu gibi “Arjantinli” ile “Türkiyeli” arasında bir fark yoktur.
Şu gerçeği unutmayalım. Türkiyelilik kavramı içi boş bir tanımdır. Çünkü bu kavram kapsamında Arjantinli de olduğu gibi farklı ulusların varlığı kabul edilmektedir ama kavramın içinde Türk kelimesi de vardır. Türk kelimesi bir ulusa aittir. Oysa Arjantinli’yim denirse bir ulus kastedilmemektedir. Çünkü bir Arjantin ulusu yoktur. Arjantin bir devletin ve bu devletin yer aldığı coğrafyanın adıdır.
“İspanyalılar” değil “İspanyollar” 1536’da Arjantin’e gelerek Buenos Aires’te (Güzel Havalar) ilk koloniyi kurmuşlardır. Arjantin 1776 yılına kadar İspanya’ya bağlı Peru Genel Valiliğince yönetilmiştir. 25 Mayıs 1810 da bağımsızlığını kazanmış, 9 Temmuz 1816 tarihinde bağımsız bir devlet olmuştur.
Arjantin’de general olan Juan Domingo Peron İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1946 Şubat ayında Arjantin Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Eşi Eva Peron’un yardımıyla sert bir askeri yönetim kurmuştur.
Basını bir devlet organı haline getirmiş ve totaliter bir rejimin başkanı olarak kendisine daha büyük yetki vermesi için anayasayı değiştirmiştir.
Askeri bir darbe ile 1955 yılında devrilmiş, uzun yıllar sürgünde yaşamış, 1973 yılında yeniden devlet başkanı olmuştur. Bir yıl sonra ölmesi üzerine İsabel Peron olarak tanınan üçüncü eşi devlet başkanı olmuş, ülkenin birlik ve beraberliğini sağlayamayınca 1976’da ordu tarafından devrilmiştir.
Arjantin, yaşadığı ekonomik krizler sebebiyle sıkı bir döviz kontrol rejimi uygulamaktadır. Dövizi bankadan ya da döviz bürosundan bozdurursanız kur 1 USD = 8,15 peso civarındadır. Eğer sokakta özellikle Florida caddesindeki ayak borsacılarına bozdurursanız 1 USD = 14-15 peso civarındadır. Yani güvenli bir iş yapmak isterseniz yüzde 20 zarardasınız. Fakat sokaktan bozdurmaya çalışınca sahte peso alabilirsiniz. Florida caddesinde her 1 metrede “kambiyo” “kambiyo” (cambio=latince döviz) diyen döviz satıcıları ile karşılaşırsınız. Bu durum bana biraz şehir efsanesi gibi geldi.
ŞİLİ ve Atatürk Anıtı
Konferans öncesi komşu ülke Şili’nin başkenti Santiago’ya geçtim. Şili, Cumhuriyetimiz kurulduktan sonra 1926 yılında imzalanan Dostluk Anlaşması ile Latin Amerika’da Türkiye’yi tanıyan ilk ülkedir. Türkiye’nin ilk Latin Amerika ülkesi büyükelçiliği Şili’de açılmıştır.
Şimdiki Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya 1982 Eskişehir Anadolu Maarif Koleji mezunudur. Ben Büyükelçi’nin Eskişehir’de eğitim almasından dolayı memnun oldum ama resmi kabullerde başının üzerine “güneş gözlüğü” takarak görev yapmasını çok yadırgadım.
Benim bildiğim güneş gözlüğü kapalı mekanlarda üstelik resmi törenlerde baş üstüne takılmaz. Yurt dışında 5 yıl Paris OECD Büyükelçiliğimizde görev yaptım ve böyle bir durumla karşılaşmadım.
Herhalde Dışişlerinde protokol kuralları çok değişmiş. Plajda güneşten korunmak için baş üstüne güneş gözlüğü takılsa, buna kimse bir şey demez
Santiago’nun en güzel, en işlek, en zengin caddesi Apoquindo Avda’nın en dikkat çekici köşesinde Atatürk’ün bir büstü vardır. Bu büst, yurt dışındaki en güzel Atatürk’tür. Büstün açılışını İsmet İnönü 1970 yılında yapmıştır. Anıtın üzerindeki yazı Atatürk’ün evrensel kişiliği, dünya barışına katkısı ve ulusu için yaptıklarını kapsamaktadır.
Rölyef ve rölyefin bulunduğu anıt duvarın üzerindeki yazıda İspanyolca ”Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali… Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır.” yazılıdır.
Bu yazı Türkiye’de bazılarına örnek olmalıdır.
Çünkü, Menemen’de Kemal Atatürk Parkı’nın girişindeki isminin yazılı olduğu tabeladaki bazı harfler kimliği belirsiz kişiler tarafından sökülerek Ata’ya saygısızlık yapılmıştır.
2023 Ekonomi Hedefleri Artık Gerçekçi Değil
Sayın Cumhurbaşkanı geçen hafta yaptığı açıklamada “2023 hedefleri doğrultusunda kararlı adımlarla yürümeye devam edileceğini” vurgulamıştır. Fakat en azından iki temel ekonomi hedefine (2023 yılında Türkiye’nin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmesi ile 500 milyarlık ihracat) ulaşmamız artık mümkün değildir.
Geçen haftaki yazımda da belirtmiş olduğum gibi Dünya Bankası, siyasi belirsizliğin genel seçim sonrası da sürdüğünü belirtilerek 2015 yılı için belirlenen yüzde 3’lük büyüme tahmininin aşağı yönlü risk oluşturduğunu belirtmiştir. Banka, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin Türkiye’nin büyüme tahminini yüzde 3,9 ve yüzde 3,7’den yüzde 3,5’e düşürmüştür.
Bu büyüme hızı ile yukarıda belirtilen iki temel hedefe ulaşılması bir güzel hayaldir.
Nitekim Prof. Dr. Daron Acemoğlu da “Ekonominin tekrar ayağa kalkması için değişiklik kaçınılmaz. Türkiye kendisini yenilemeli ve üretimi artırıcı yapısal reformlara hız vererek hukukun egemenliğini güçlendirmeli” diyerek önemli bir tespitte bulunmuştur.