MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, basına kapalı bir ortamda söylediği iddia edilen “Boğaz kenarında viskisini içerek HDP’ye oy veren şerefsizler…” sözünün, medyaya sızması üzerine ortalık toz duman. MHP’liler haliyle liderlerinin sözlerine sahip çıkarak, kendisine destek olmaya çalışıyorlar. Hatta Bahçeli’nin Başdanışmanı Metin Özkan, bu şerefsizlerin sayısının 3.000 olduğunu söyleyerek işi bir adım daha ileri götürmüş bulunuyor.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise Bahçeli’yi ve ona destek çıkanları kastederek “Seçmenimize küfür ve hakaret edene bin misliyle aynen iade ediyorum. Seçim öncesi hırsızdan hesap sorarız deyip, seçim sonrası hırsızın sarayında zevki sefa sürenler midir şerefli olanlar? Şeref kavramını kullanmaya kalkmasınlar, hadlerini bilsinler…” demek suretiyle şeref tartışmasının boyutunu bir hayli genişletmiş durumda. Üstelik HDP, MHP’liler hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda da bulunmuş.
Devlet Bahçeli Star Haber’in Ankara Temsilcisi Fatma Çözen’e yapmış olduğu açıklamada; “HDP’ye oy vermiş Kürt seçmeni değil, HDP’li olmayan ama HDP’yi kendi siyasal hedefleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışan çevreleri suçladığını” söyledikten sonra “Yüzde 13’le ne alakası var. Yüzde 13’e kaçak viski getirsek bile yetişemeyiz. Cilo dağının eteğinde birisi oy vermiş. Bu bizi ilgilendiren bir konu değil ki. HDP’li olmayıp HDP’yi yönlendirmek, HDP’yi kendi siyasal çıkarları için kullanan, yatta, yalıda viskilerini rakılarını içerken ortaya koydukları kanaati ele alıyoruz. Yaşanmış bir olay var mesela. Bir kotranın arkasında 4 kişi içkilerini içerken birisi diyor ki ben HDP’ye oy verdim. Diğeri diyor ki niye böyle bir şey yaptın o da diyor ki CHP’ye kırgınım. MHP’ye niye oy vermedin deniyor o da diyor ki MHP parti değil faşist bir parti. Şimdi gerçek niyet bu mu değil mi? Biz bunu sorguluyoruz…” şeklinde laflar ederek, maksadını açıklamaya çalışmıştır.
Doğrusu ya; Bahçeli’nin son açıklaması “Özrü kabahatinden büyük” anlamında bir açıklamadır! Çünkü bu ülkede, viski içmeksizin HDP’ye oy verenlerin arasında sadece Cilo Dağı’nın eteklerinde oturan Kürtler yok; mesela R. Tayyip Erdoğan’ın tekerine çomak sokup onun başkan olma hayallerini suya düşürmek için HDP’ye oy veren pek çok kesim var. Mesela AKP iktidarının kendilerine karşı adeta seferberlik ilan ederek mücadele ettiği ve “Paralel Yapı” olarak isimlendirdiği cemaate mensup insanlar. Onların içinde de muhtemelen HDP’ye oy verenler bulunmaktadır. Öte yandan aile olarak HDP’ye oy verdiklerini açıklayan insanlar da var bu ülkede. Dolayısıyla; Sayın Bahçeli, yapmış olduğu düzeltme açıklamasıyla cepheyi biraz daha genişletmiş, Metin Özkan’ın çantasındaki listeyi biraz daha arttırmış bulunmaktadır.
Sayın Bahçeli’nin “Şerefsiz” çıkışı son derece yersizdir. Bu tür çıkışların MHP’ye faydasının olacağını da düşünmüyoruz. Hele hele bu tür çıkışlar, sosyal medyada bazı kişilerin iddia ettikleri gibi, olası erken seçimde MHP’ye avantaj sağlamak maksadıyla ve bir propaganda metodu olarak benimsenmişse, bilinmelidir ki; bu tür bir propaganda metodu, Bahçeli’nin sık sık dile getirdiği “Önce ülkem ve milletim, sonra partim, sonra ben” ilkesine de taban tabana zıttır. Ayrıca, kişilerin ve kurumların üstlerine vazife olmayacak biçimde ve “fişleme” anlamına gelebilecek şekilde kendi belirledikleri kriterlerden hareketle insanları “Şerefli-Şerefsiz” olarak listelemeleri, milli birlik ve bütünlüğümüz açısından son derece yanlış ve tehlikelidir.
Son olarak zaman zaman ağızlarını bozan ve muhataplarına hakaret etmekte hiç bir beis görmeyen siyasilerimize önemle hatırlatalım ki; Allah kitabında biz Müslümanları şöyle ikaz etmektedir: “Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler…Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir. ..” (Kur’an-ı Kerim, 49/11).
….
Not: Türk Milliyetçiliği’ne gönül vermiş dostlarıma yardımcı olmak düşüncesiyle ve son derece iyi niyetle kaleme alınmış bu türlü yazılarımdan dolayı kurt postuna bürünmüş bazı çakallar, sosyal medya vasıtasıyla bana “Ömer Sağlam sen ne ayaksın” diye soruyorlar. Bazıları da sorgusuz-sualsiz direk “şerefsiz” yaftasını yapıştırıyorlar alnıma! Bu tür hakaretleri misliyle iade ederim sahiplerine. Umarım Metin Özkan da şerefsizler listesini oluştururken bu şekilde ucuzcu davranmamıştır. Bilgi ve belgelere istinaden yapmıştır çantasındaki listeyi!
“(falancaya) şeref ne diye sorsanız, ‘Nerede satılıyor, hangi villada bulunur’ der” ) diyerek, şerefin pazarda alınıp satılan bir meta olmadığını söyleyen bir bilge liderin destekçileri, bu kadar ucuzcu olmamalıdır.
Bir yanıt yazın