Hani çocukken bir masala başlamadan önce kendi çapımızda tekerleme türü bir şeyler mırıldanır, hem kendimizi söyleyeceklerimize adapte eder hem de çaktırmadam kaş ile göz arasında dinleyeceklerin tepkilerinin ne olacağının ön araştırmasını yapardık ya! Yani, jest ve mimiklerine bakar olasılıkları düşlerdik ya! Hem unuttuklarımızı anımsamak hem de biraz daha zaman kazanmak için “oy-al(a)mak” taktiği güderdik ya! İşte öyle bir şey güncel politikamız…OY-AL(a)MAK için, O-YALAN(mak) için “YALAN” sözleri dinliyor oturuyoruz…
Ama hemen hiçbirimiz: “Dur bakem n’olcek?” türü bir saçmalığa girmiyor ve olacakların bir önceki masallarda vaatedilenlerle aynı olacağından zerre şüphe etmiyoruz…
Yani diyoruz ki; kaçınılmaz erken seçim olacak ve bir önceki sahneler neredeyse konuları ve konu ile ilgili tüm sözleri ile yenilenecek!
Hangi sözler mi?
Ben 9 Temmuz tarihinde yazıp bugün yayımladığım aşağıdaki bir kaç özet konuyu anımsatarak yazımı tamamlayacak ve size de, siz de bir kaç değişik versiyonunu anımsayın ve ekleyin önerisi yapacağım. Görülecek ki; eski tas eski hamam yalnızca natırlar değişmiş” diyecekken natırların da değişmeyip 40 yıllık Kaniler olduğunu görecekher birine ayrı ayrı ve şaşkın şaşkın soracaksınız: “Kırk yıllık Kani oldu mu yani?”
Buyrun birlikte okuyup anımsayalım:
Muhalefete bakıyorsunuz seçimlerde 80 milletvekili çıkarmışlar MHP ve HDP ama yine de meclis başkanlığı için aday gösterdiler.Niye kazanamıyacaklarını bile bile akıllarınca biz bir partiyiz tabii ki bizimde adayımız olacak babında.
Adaylara bakıyoruz bir zamanlar ekmek için Ekmelet’tini kobay olarak kullanan CHP görevini MHP’ye vermiş olmalı ki hemen sessiz ve derinden giden Kibarımı kapıverdi milletvekili yapıverdi.
Kim gibi Derviş Bey gibi o da sebepsiz vekil olmuştu şimdi yastık yerine cebinin üstüne yatıyor.
Ne demişler “akarken akıt” akıt babam akıt gelsin paracıklar cepler dolsun kasalar taşsın devletin malı helal yemeyen kafir olsun der misali..
iyi ki bir de Baykal’ımız var her kretik zamanlarda muhakkak başbaşa konuşması olur ikilinin.Kimilerinle Dolmabahçe Sarayında konuşulur kimilerinle Dışişleri mekanında.Dolmabahçede dolma sarılır,dışişlerinde işler dışlanır.Sonra da gelsin mazeretler..
Kaset Olayından sonra CHP’nin genel başkanlığından istifa edip,kasetteki bayanın ortadan kaybolup yok olduğu gibi yok olmayan kişi üstüne üstlük yeniden millet vekili olup hala partisinde kalıyorsa demek ki utancından istifa etmemiş.Utanılacak bir şey yoksa öyleyse niye istifa edilir ve niye tekrar vekil olarak ortalarda gezilir. Biri bana söylesin aynı kişilerin yirmi otuz yıl aynı görevlerde kalıp meclisi mekan edinmelerinin neresi hangi ülke demokrasisi.
O zaman sarayda şah dönemini yaşayanlar “bir elleri yağda bir elleri balda” tahtı terkederler mi hiç!
Böyle bir düzende şahın türbesini kaçıranlar tabii ki meclis başkanı olur.
Muhalefetin muhalefete zarar verdiği bir siyasi yapıda iktidar fink atmasında kim atsın..
Bozuk parti yasası,bozuk seçim yasası…, yap istediğin tüzüğü devlet seni değil sen devleti yönlendir.Kim kime muhtaç,oysaki herkes devlete muhtaç ama işte böyle bozuk bir düzende sanmayın ki halk sizlere muhtaç..
Su akar yolunu bulur,hamama giren terler,gün gelir devran döner herkes yaptıkları cezaların bedelini er geç öder.
Yalancılar unutur,unutmayanlar gerçekleri konuşturur her faturanın hesabı kesilir arkadaş..
Faturanız kesildi bir kere..Arkadaş…
Refhan İRTEM
|
Bir yanıt yazın