Ülkemiz adı konmamış bir savaş yaşarken, insanın içinden gündeme ilişkin yazı yazmak gelmiyor. Ama gel gelelim, Genel Yayın Yönetmenim Sevgili Soner Aydın var başımızda ve yazıyı biraz geciktirsem, kibarca hatır sormak ayaklarına yatarak yeni yazınızı halen alamadık diye soracaktır. Ol nedenle, bugünümüzü kendi bedenimizle savaş konusuna ayırayım diye düşündüm.
Malum; insanoğlu bir gün hasta olabileceğini ve günü gelince öleceğini bilir ancak kendisine konduramaz. Bu nedenle de damarlarımızı, özellikle atar damarlarımızı korumak adına hangi gıdalardan yararlanabiliriz diye düşünerek, bu yazıyı hazırladım.
Atar damarlarımız kalp hastalıkları, bilhassa koroner kalp hastalıklarının ana sorumlusudur. Keza tansiyon yükselmesi ve felç gibi sevimsizliklerinde anahtar dokularıdır. Biz de, beslenmeye çalışırken acaba bazı yararlı noktalara uyarsak ne iyi olurdu mantığı ile kendimizi bu yazıya verdik, diyelim. Ve işte bazı gıdasal öneriler;
Avokado: Bazılarınca ‘İran Armudu’ diye isimlendirilse de, avokado artık günlük gıdalar arasına girmiş bir bitkisel gıdamızdır. Şükür ki, artık ülkemizde de ekimi yapılmış ve piyasaya bolca sürülmüştür. Salataya katılarak, yemeklerin arasına tür gibi katılarak veya meze niyetine masaya getirilerek kullanılmaktadır. Sağlıklı bitkisel yağ içeriği yüksektir. Kolesterol düzeyini % 17 oranında aşağıya çektiği biliniyor. Böylece de iyi kolesterol seviyesini yükseltiyor. Mevsiminde yararlanılması önerilir.
Zeytinyağı: Malum, Akdeniz diyeti denince en başta akla gelen gıda maddesidir. Bedenin gereksinim duyduğu yağ ihtiyacını karşılarken, kötü kolesterolü azaltarak kalp ve damar hastalıklarından bizleri korur. Düzenli zeytinyağı tüketenlerin felç geçirme riskinin % 41 oranda azaldığını uzmanlar ifade ediyorlar.
Bitkisel sterol’lar: Bitkisel kökenli yağ alt yapılı kimyasal maddelerdir. Sindirim sisteminden kolesterol emilimini azaltıcı etkileri vardır. Margarin, tereyağı, süt ve portakal suyu bu maddeden zengindir.
Ceviz ve Fındık: Omega-3 adı verilen koruyucu yağ içerirler. Keza alpha-linoleic asit içerikleri yüksektir. Bedenin yağ gereksinimini karşıladıkları için kötü kolesterolü azaltırlar. Her gün makul ölçülerde tüketilmesi yararlıdır.
Kuşkonmaz: Ülkemiz koşullarında yaygın kullanımı henüz yeterli olmamakla birlikte, yerli üretimin artmakta oluşu nedeni ile tanınır olmuştur. Özellikle damar içi iltihaplanmaları olumlu şekilde kontrol ettiği biliniyor. Yemek yanında çeşni ve salataya ek olarak tüketilir.
Brokoli: K vitamininden zengin bir bitkidir. Kalsiyumun damar içine yerleşmesini ve arteryoskleroz denen damar içi oluşumun artmasını ve damarın daralmasını önler. Keza kötü kolesterolü düşürerek kan basıncını ayarlamakta yararlı olduğu biliniyor.
Somon: Fındık ve ceviz gibi omega-3 denen yağ türevinden zengin bir gıda kaynağıdır. Bu nedenle trigliserit düzeyini düşürür ve iyi kolesterolü yükseltir. Piyasa koşullarında kısmen ithal ve biraz da yerli üretim olarak satılmaya başlanmıştır. Lezzetli bir deniz ürünü olarak sofralara taşınması doğru olacaktır.
Tarçın: Bir tür baharat olarak bilinen tarçın, damar içi aterom plaklarının teşekkülünü önlediği kabul edilen bir gıda maddesidir. Böylece damar duvarlarını koruduğuna inanılır. Çeşitli tatlı ve yemekler içinde veya çay gibi içecek türü olarak tüketilmektedir.
Portakal suyu: Antioksidan olarak bilinen bir gıdadır. Özellikle yükselmesi tehlikeli sayılan küçük tansiyonu (diastolik kan basıncı) kontrol etmekte yararlıdır.
***
Sevgili okurlarım, yazarınız AK-ŞAKA kuşkusuz bir Lokman Hekim edası ile bu önerileri size sunmuyor. Ancak tercihlerinizin doğru seçilmesini önermek istiyor. Sadece tüm bu yazılanları tüketir olsanız bile, yılların getirdiği yıpranmışlık ve genetik etkenleriniz sizi kendince kontrol edecektir. Ölüm ise Allah’ın emri, her an geliyormuş gibi telaşlanmadan, azıcık dikkatli beslenerek, yaşamınızı ise ‘Sağlık Manyağı’ düzeyine taşımadan günlerinizi keyifle tamamlayın, derim!
Gelin sizi, Zaman adlı bir şiirle baş başa bırakayım. (Maalesef yazarı olan ozanın adını gene anımsayamadım, özür dilerim):
“Ulan zaman / Kulak ver de iyi dinle / Doğduğumdan beri uğraşıyorsun benimle / Yavaşlayacak yerde çabuk geçtin / Hızlanacak yerde ise neredeyse durmayı seçtin / Şimdi de yolun sonundaki bu çıkışsız inişte / Bari arkadan itme / Gidiyoruz işte!”
Erdal Akalın (27.07.2015)
Yazıları posta kutunda oku