Site icon Turkish Forum

BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI

  Türkiye, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) alanında bulunan PKK hedeflerini bombalıyor.
Başbakan Davutoğlu'nun görüştüğü IKBY Başkanı M. Barzani, PKK ile Türkiye arasındaki gerginliğin 'bu kadar tehlikeli bir noktaya gelmesinden' kaygısını: Gerginliğin daha fazla artmaması gereğini: Sorunları çözmek için tek yolun barış olduğunu: Türkiye'nin barış sürecinin başarılı olması için elinden geleni yaptığını: Gücü yettiğince bu yöndeki çabalarının devam edeceğini söylüyor.
 
*
İlginç bir "Bozacının Şahidi Şıracı" oyunu oynanıyor.
 
*
PKK'yı da içine alan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK), Kürt hareketinin Türkiye ve Avrupa'da siyasi işleyişiyle ilgili kararları alan siyasal ve yönetsel yapısıdır.  
Stratejisi terör ve şiddet ile etnik fay hatlarını harekete geçirmeye, derinleşerek bağımsız bir devlet kurmaya dayanıyor.
Kürt Sorunu'nun çözülmesi için Türkiye'den;
Abdullah Öcalan'ın özgür bir sıfatla müzakerelerde yer almasını: 
Özel harekâtçı güçlerin geri çekilmesi, askeri ve siyasi alana dönük operasyonların kesinlikle durdurulmasını:
Kürt halkının Demokratik Türkiye ulusunun bir parçası olarak anayasal statüye sahip olmasını:
Kürt diline her alanda özgürlük verilmesini:
Kürt halkının kendi kimliğiyle demokratik toplumsal örgütlenmesini geliştirilmesini:
Demokratik siyaset yapılması ve Kürtlerin kendilerini özgürce ifade etmesi için tüm engellerin kardırılmasını talep ediyor. 
 
*
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Kürtçü sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında topluyor.
HDP ise merkeziyetçi yönetime karşı çıkan ve yerel yönetimlerde en ücradaki evlere kadar örgütlenmiş, devletin ulus bağlantısından kopmuş  Kürtlerin;
Etnik, kültürel ve dini faktörler altında kendi yönetim biçimini bizzat belirleyen DTK'nın yerel parlamentoya dönüşmesi,
Demokratik Özerkliğin bu merkezden yaygınlaştırılmasının önünün açılması talebini TBMM'den seslendiriyor.
Üstelik, 7 Haziran Genel seçimlerinden sonra güç tabanını genişletmiş, hükümetin çözüm sürecinde ilerleme kaydetmemesine karşı özerklik yönünde daha geniş adımlar atmak üzere gücünü pekiştirmiştir...
 
*
KCK, DTK, HDP ve PKK taleplerini ivmelemek üzere Irak ve Suriye'deki savaşı parça parça Türkiye'ye taşımaktadır.
Hepsi Öcalan'ın PKK'nin silah bırakmasında karar mercii olduğunun ısrarcısıdır.  
Bu yüzden "Çözüm Süreci" ve "Dolmabahçe Mutabakatı" üzerinden hükümete etnikçi baskı uygulamıştır.
Talepler karşılık bulmayınca, KCK "baraj yapımı ve karakol-kalekol inşaatlarının durdurulması, TSK'nın terörle mücadele kapsamındaki faaliyetlerine son vermesi"ni istemiş ve  ateşkes sürecini sonlandırmış,
Ardından PKK'ya Diyarbakır'da polise, Adıyaman, Kilis ve Niğde'de askere operasyon düzenletilmiştir. *
Şimdi, bunca baskıdan sonra Türkiye, IKYB alanında bulunan PKK hedeflerini bombardımana tabi tutuyor.
Böylece sözde barışı, demokrasiyi, birlikte yaşama kültürünü ve halkın huzurunu öngören Çözüm Süreci balonu patlamış bulunuyor.
 
*
Herşey AKP iktidarının, ABD desteği ve pan islamcı Osmanlıcı vizyonuyla, Sünni ile Şii dünyası arasında karşılıklı bağımlılığı zayıflatmayı öngören bir stratejiyi izlemesiyle başladı.
Hükümet "Bölgeyi kazanırsak  petrolüde  kazanırız" hayaliyle, Suriye Kuzey'inin ve Irak Kürdistan Bölgesi'nin geliştirilecek ekonomik ilişkiler üzerinden Türk ekonomisine bağlanacağını öngörüyordu.
 
*
IKYB Başkanı M.Barzani ise "Kürdistan'ın Bağımsızlığı"  hedefliyor,
AKP iktidarının Osmanlıcılığı ya da farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil, Ortadoğu'da devletler konfederasyonu sistemi içinde bir arada yaşayabilecekleri,
Bu suretle Türkiye'nin bölgenin ya da Suriye ve Irak Kürdistanı'nın ekonomik kaynakları üzerinde egemen olunacağı senaryosunda "işbirlikçi olmuş" rolü oynuyordu.
 
*
KCK; M. Barzani'yi  mütemadiyen AKP'nin Kürtlere karşı yürüttüğü özel savaş politikasının destekçisi olmak ve Kürt Birliğine zarar vermekle,
Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı olumsuz tutum sergilemekle suçluyordu ki;
Aslında M.Barzani "bal gibi" Ortadoğu'da çizilen yapay sınırların, Suriye ve Irak'ta kan akıtılarak yeniden çizildiği öngörüyor,
Kuzey Suriye'de de IKYB'nin kontrolünde Akdeniz'e açılan bir Kürt koridoru oluşturulduğunu sezinliyordu.
 
*
Bu yüzden, Türkiye'nin de stratejisi doğrultusunda merkezi hükümeti zayıflatmak için Sünni BAAS Partisi liderleriyle işbirliği yaptı.
IŞİD'in varlığına itiraz etse de Musul'un düşmesindeki rolüyle Irak'ın fiili olarak üçe bölünmüş halinin sürmesini,
Sonra yeniden başkan olması durumunda 2 yıl içinde Kürdistan'ın bağımsızlığını ilan etmeyi hedefledi.
 
*
AKP iktidarı ise etnik ve mezhebi unsurları Türk siyasetinin merkezine taşımaktan: Güvenlik ve yargı bürokrasisini yok etmekten:Türkiye'nin bölgesinde lider olması hedefini ve ekonomiyi risk etmekten bir beis duymuyor, 
Sanki İŞİD ve IKYB ile petrol gelirlerine müştereken konmanın, kaçak petrolden, tarihi eser kaçakçılığından, silah satışlarından, uyuşturucudan, Irak ve Suriye kaynaklarının talanından kazanmanın doyasıya  sevincini yaşıyordu! 
 
*
KCK, "Büyük Kürdistan Devleti" yolunda,önce herşeyi ile bağımsız bir devlet olmanın şartlarına haiz olan IKYB' deki ve Kuzey Suriye'deki gelişmeleri beklemenin sabırsızıydı. 
Türkiye ise  Kürt Yutseverler Birliği, Goran Hareketi, Kürdistan İslam Birlik Partisi ve İslami Toplum Partisi üzerinden Barzani ailesinin petrol gelirleri ve harcamalarda şeffaf davranmadığı ve yolsuzluklara gömüldüğü iddiaları yoluyla, M.Barzani'nin iktidar üzerindeki tekelinin kırılmasını umuyordu.
 
*
Şimdi Türkiye PKK mevzilerini bombalarken;
Suriye'de Cumhurbaşkanı B.Esad'ın "Onları vurduğunda terörizm, bizi vurduğunda devrim diyorlar "göndermesi altında bir şaşkınlık yaşanıyor.
AKP, hiç olmazsa tek başına iktidar olmak için HDP' nin kredisini bitirmeyi öngörüyor.
YCHP "Geçmişin bedelini kim ödeyecek" diye soruyor,sonra o bedelin faili meçhule kalacağı anlaşılıyor.
Ne gam? Çünkü o "elimizi taşın altına koyuyoruz" diyor!
MHP, Yargıtay'a çağrıda bulunarak HDP'nin kapatılmasını talep ediyor.
HDP bir türlü terörle ilgisini kesip, TBMM' de demokratik siyasetin temsilcisi olamıyor... 
 
*
"Bozacının Şahidi Şıracı" oldukça...
 
27.7.2015 - ocalan
 
Türkiye, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) alanında bulunan PKK hedeflerini bombalıyor.
Başbakan Davutoğlu’nun görüştüğü IKBY Başkanı M. Barzani, PKK ile Türkiye arasındaki gerginliğin ‘bu kadar tehlikeli bir noktaya gelmesinden’ kaygısını: Gerginliğin daha fazla artmaması gereğini: Sorunları çözmek için tek yolun barış olduğunu: Türkiye’nin barış sürecinin başarılı olması için elinden geleni yaptığını: Gücü yettiğince bu yöndeki çabalarının devam edeceğini söylüyor.
 
*
İlginç bir “Bozacının Şahidi Şıracı” oyunu oynanıyor.
 
*
PKK’yı da içine alan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK), Kürt hareketinin Türkiye ve Avrupa’da siyasi işleyişiyle ilgili kararları alan siyasal ve yönetsel yapısıdır.  
Stratejisi terör ve şiddet ile etnik fay hatlarını harekete geçirmeye, derinleşerek bağımsız bir devlet kurmaya dayanıyor.
Kürt Sorunu’nun çözülmesi için Türkiye’den;
Abdullah Öcalan’ın özgür bir sıfatla müzakerelerde yer almasını: 
Özel harekâtçı güçlerin geri çekilmesi, askeri ve siyasi alana dönük operasyonların kesinlikle durdurulmasını:
Kürt halkının Demokratik Türkiye ulusunun bir parçası olarak anayasal statüye sahip olmasını:
Kürt diline her alanda özgürlük verilmesini:
Kürt halkının kendi kimliğiyle demokratik toplumsal örgütlenmesini geliştirilmesini:
Demokratik siyaset yapılması ve Kürtlerin kendilerini özgürce ifade etmesi için tüm engellerin kardırılmasını talep ediyor. 
 
*
Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Kürtçü sivil toplum kuruluşlarını tek çatı altında topluyor.
HDP ise merkeziyetçi yönetime karşı çıkan ve yerel yönetimlerde en ücradaki evlere kadar örgütlenmiş, devletin ulus bağlantısından kopmuş  Kürtlerin;
Etnik, kültürel ve dini faktörler altında kendi yönetim biçimini bizzat belirleyen DTK’nın yerel parlamentoya dönüşmesi,
Demokratik Özerkliğin bu merkezden yaygınlaştırılmasının önünün açılması talebini TBMM’den seslendiriyor.
Üstelik, 7 Haziran Genel seçimlerinden sonra güç tabanını genişletmiş, hükümetin çözüm sürecinde ilerleme kaydetmemesine karşı özerklik yönünde daha geniş adımlar atmak üzere gücünü pekiştirmiştir…
 
*
KCK, DTK, HDP ve PKK taleplerini ivmelemek üzere Irak ve Suriye’deki savaşı parça parça Türkiye’ye taşımaktadır.
Hepsi Öcalan’ın PKK’nin silah bırakmasında karar mercii olduğunun ısrarcısıdır.  
Bu yüzden “Çözüm Süreci” ve “Dolmabahçe Mutabakatı” üzerinden hükümete etnikçi baskı uygulamıştır.
Talepler karşılık bulmayınca, KCK “baraj yapımı ve karakol-kalekol inşaatlarının durdurulması, TSK’nın terörle mücadele kapsamındaki faaliyetlerine son vermesi”ni istemiş ve  ateşkes sürecini sonlandırmış,
Ardından PKK’ya Diyarbakır’da polise, Adıyaman, Kilis ve Niğde’de askere operasyon düzenletilmiştir.
*
Şimdi, bunca baskıdan sonra Türkiye, IKYB alanında bulunan PKK hedeflerini bombardımana tabi tutuyor.
Böylece sözde barışı, demokrasiyi, birlikte yaşama kültürünü ve halkın huzurunu öngören Çözüm Süreci balonu patlamış bulunuyor.
 
*
Herşey AKP iktidarının, ABD desteği ve pan islamcı Osmanlıcı vizyonuyla, Sünni ile Şii dünyası arasında karşılıklı bağımlılığı zayıflatmayı öngören bir stratejiyi izlemesiyle başladı.
Hükümet “Bölgeyi kazanırsak  petrolüde  kazanırız” hayaliyle, Suriye Kuzey’inin ve Irak Kürdistan Bölgesi’nin geliştirilecek ekonomik ilişkiler üzerinden Türk ekonomisine bağlanacağını öngörüyordu.
 
*
IKYB Başkanı M.Barzani ise “Kürdistan’ın Bağımsızlığı”  hedefliyor,
AKP iktidarının Osmanlıcılığı ya da farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil, Ortadoğu’da devletler konfederasyonu sistemi içinde bir arada yaşayabilecekleri,
Bu suretle Türkiye’nin bölgenin ya da Suriye ve Irak Kürdistanı’nın ekonomik kaynakları üzerinde egemen olunacağı senaryosunda “işbirlikçi olmuş” rolü oynuyordu.
 
*
KCK; M. Barzani’yi  mütemadiyen AKP’nin Kürtlere karşı yürüttüğü özel savaş politikasının destekçisi olmak ve Kürt Birliğine zarar vermekle,
Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı olumsuz tutum sergilemekle suçluyordu ki;
Aslında M.Barzani “bal gibi” Ortadoğu’da çizilen yapay sınırların, Suriye ve Irak’ta kan akıtılarak yeniden çizildiği öngörüyor,
Kuzey Suriye’de de IKYB’nin kontrolünde Akdeniz’e açılan bir Kürt koridoru oluşturulduğunu sezinliyordu.
 
*
Bu yüzden, Türkiye’nin de stratejisi doğrultusunda merkezi hükümeti zayıflatmak için Sünni BAAS Partisi liderleriyle işbirliği yaptı.
IŞİD’in varlığına itiraz etse de Musul’un düşmesindeki rolüyle Irak’ın fiili olarak üçe bölünmüş halinin sürmesini,
Sonra yeniden başkan olması durumunda 2 yıl içinde Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmeyi hedefledi.
 
*
AKP iktidarı ise etnik ve mezhebi unsurları Türk siyasetinin merkezine taşımaktan: Güvenlik ve yargı bürokrasisini yok etmekten:Türkiye’nin bölgesinde lider olması hedefini ve ekonomiyi risk etmekten bir beis duymuyor, 
Sanki İŞİD ve IKYB ile petrol gelirlerine müştereken konmanın, kaçak petrolden, tarihi eser kaçakçılığından, silah satışlarından, uyuşturucudan, Irak ve Suriye kaynaklarının talanından kazanmanın doyasıya  sevincini yaşıyordu! 
 
*
KCK, “Büyük Kürdistan Devleti” yolunda,önce herşeyi ile bağımsız bir devlet olmanın şartlarına haiz olan IKYB’ deki ve Kuzey Suriye’deki gelişmeleri beklemenin sabırsızıydı. 
Türkiye ise  Kürt Yutseverler Birliği, Goran Hareketi, Kürdistan İslam Birlik Partisi ve İslami Toplum Partisi üzerinden Barzani ailesinin petrol gelirleri ve harcamalarda şeffaf davranmadığı ve yolsuzluklara gömüldüğü iddiaları yoluyla, M.Barzani’nin iktidar üzerindeki tekelinin kırılmasını umuyordu.
 
*
Şimdi Türkiye PKK mevzilerini bombalarken;
Suriye’de Cumhurbaşkanı B.Esad’ın “Onları vurduğunda terörizm, bizi vurduğunda devrim diyorlar “göndermesi altında bir şaşkınlık yaşanıyor.
AKP, hiç olmazsa tek başına iktidar olmak için HDP’ nin kredisini bitirmeyi öngörüyor.
YCHP “Geçmişin bedelini kim ödeyecek” diye soruyor,sonra o bedelin faili meçhule kalacağı anlaşılıyor.
Ne gam? Çünkü o “elimizi taşın altına koyuyoruz” diyor!
MHP, Yargıtay’a çağrıda bulunarak HDP’nin kapatılmasını talep ediyor.
HDP bir türlü terörle ilgisini kesip, TBMM’ de demokratik siyasetin temsilcisi olamıyor… 
 
*
“Bozacının Şahidi Şıracı” oldukça…
 
27.7.2015
Exit mobile version