Hani Nerede O Saz Çalıp, Türkü Çağıran HDP Eş Başkanı?

548137_10151134161784691_1877992985_n (2)

“HDP, Türkiye Partisi Olabilir Mi?” Adlı son makalemde şunları yazmıştım:

“HDP, “Türkiye partisi” olamaz…

Neden?

Çünkü HDP Batı’da kuzu, Doğu’ya gidince kurt oluyor…

Çünkü HDP Batı’da kedi, Doğu’ya gidince kaplan kesiliyor… Bilinçaltına yerleşen öldürme, vurma, kırma güdüsü gün ışığına çıkıyor…

HDP’nin “Türkiye Partisi” olabilmesi için, önce Türkiye Cumhuriyetini benimsemesi; Cumhuriyetine, bayrağına, toprağına, İstiklal Marşına, Atasına sahip çıkması gerekir…”

Olmadı. Onun ağababası, kılavuzu PPK can almaya, katliam yapmaya devam etti.

Yine haklı çıktık. Keşke haklı çıkmasaydık da HDP Türkiye partisi (!) olabilseydi…

Önce Şanlıurfa’da suçsuz günahsız iki polisimizi ensesinden vurarak öldürdü. Daha sonra da sahte bir kaza ihbarı ile Diyarbakır’ın Suriçi ilçesinin Şehitlik semtine çağrılan polislere 30 metre uzaklıktan ardı ardına, seri ateş açtı.

Başından yaralanan trafik polisi Tansu Aydın ve göğsünden vurulan Ali Karahan, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı.

Doktorların tüm çabasına karşın yaralı polislerden Tansu Aydın şehit düştü. Polis Ali Karahan’ın ise tedavisi sürüyor.

Neymiş efendim, Suruç’ta öldürülenlerin öcünü almak için misilleme yapıyorlarmış…  Emniyet görevlilerini bu nedenle infaz etmişler…

Sanki 32 kişiyi polis memurları öldürmüş gibi… Peki, IŞİD canilerinin yanına niye yaklaşamıyorsunuz?

Bir zamanlar Sivas Katliamına misilleme yapıyoruz diye 100 PKK’lı Başbağlar’a gelerek 33 vatandaşımızı şehit etmişti.  Daha sonra da köyü ateşe vermişlerdi.  214 ev, köy okulu, köy camii, halkevi yakılmış, yakılan evlerde saklanan 1’i kadın 4 kişi de yanarak can vermişti…

İşte, PKK’nın yiğitliği bu kadar (!)…

Peki, “Saz çalıp, türkü çağıran”, duygusal HDP Eş Başkanı gösterileri düzenleyen, romantik lidere ne oldu? Hani nerede o şimdi? Niçin sesi soluğu çıkmıyor? Niçin bu cinayetleri lanetlemiyor?

Hani barıştan, kardeşlikten, özgürlükten yanaydı ya…

Hani hem Türk, hem Kürt analarının ağlamaması için çaba gösteriyordu ya…

Ya onu Türkiye’nin hatta tüm Ortadoğu’nun başkanı seçen, onu sol’un doğal lideri olarak gören TATLI SU DEVRİMCİLERİ ne düşünüyor şimdi?

Yıllardır yazdık, çizdik. Uyardık. “Yapmayın, etmeyin, açılım – saçılım masalları ile bu ülkeyi bölmeyin, insanları birbirine düşman etmeyin…” dedik…

Dinletemedik.

Yine onlar bildiklerini okudular. Kişisel çıkarlarını ve emperyalizm yandaşlığını vatan sevgisinin önüne taşıdılar.

Kapalı kapılar arkasında bebek katilleri ile müzakerelere giriştiler. Hem de devletin en üst düzeydeki kurumları, kuruluşları, kişileri bu işe ön ayak oldu…

Onlar sadece PKK terör örgütü ile de yetinmediler.

Yeni Osmanlıcılık, Suriye’yi parçalamak, İslamcı emellerine ulaşabilmek uğruna, ayrım gözetmeden Ortadoğu’daki tüm İslamcı çeteleri, katiller sürüsünü desteklediler. TIR’lar dolusu silah, gıda yardımı yaptılar.

Onlara o kadar yakınlık, o kadar dostluk gösterdiler ki, Musul’da Başkonsolosluk görevlilerini rehin alan IŞİD eşkıyalarına zamanın Başbakanı Recep Tayyip, vatandaşlarımızı bırakmaları için adeta yalvardı, “Allah’a inanıyorlarsa onları serbest bıraksınlar” dedi. “Allah’a inanıyorlarsa” dediği çete, o sıralar baş kesiyor, Türkleri, Türkmenleri, Alevileri kurşuna diziyor, seller gibi kan akıtıyordu.

Ve RTE bütün bunlara karşın asla, hiçbir İslami cinayet çetesine “Terör örgütü” diyemedi…

Sözün kısası: ONLAR GEÇMİŞTE RÜZGÂR EKTİLER, ŞİMDİ FIRTINA BİÇİYORLAR…

Ama olan yoksul, gariban çocuklarına oluyor. Bir bakın hele… IŞİD’in, PKK’nın katlettiği kişiler arasında bir tek bakan, başbakan, patron çocuğu var mı?

Onlar her cinayetten, her ölümden sonra bir tek şey yapıyorlar: Bol bol konuşuyorlar… Esip gürlüyorlar… Bir tek şey söylüyorlar:

“Failler yakalanacak, kanları yerde kalmayacak…”

Kınalı kuzular yok olup gittikten sonra, canlar heba olduktan sonra, kanları yerde kalsa ne olur, kalmasa ne olur? Failler yakalansa ne olur, yakalanmasa ne olur? Zaten geçmişte yakalananları da davullar zurnalar eşliğinde siz salıvermediniz mi?

Şimdi görmeyen gözlerin, duymayan kulakların, görmeleri ve duymaları için bir kez daha yineleyelim:

Bu Suruç katliamları, Şanlıurfa, Diyarbakır cinayetleri birer tertiptir. Plandır. Programdır…

Ne IŞİD, ne PKK ne de Ortadoğu’da faaliyet gösteren bir İslamcı cinayet çetesi ABD emperyalizminden habersiz adım atamaz… Kolunu bile kıpırdatamaz…

Ne de onun yerli ortakları, emir erleri…

ABD emperyalizminin her şeyden haberi vardır ve tüm bombalar onun bilgisi dahilinde patlatılmakta, cinayetler onun bilgisi dahilinde işlenmektedir…

Hedef Türkiye’yi Ortadoğu Cehennemine çekmek, onu bir “İLERİ KARAKOL” gibi kullanmaktır. Bu bombalardan, cinayetlerden sonra, hemen, hiç vakit kaybetmeden, İncirlik Hava Üssü”nün ABD Emperyalizminin emrine sunulması, kullanımına açılması bir şey ifade etmiyor mu sizce?

Hem de geçici bir hükümet tarafından, hem de böyle bir karar, TBMM’sinden geçirilmeden, TBMM’sinin onayını almadan…

milletin öfkesini dindirmek için, gazını almak için, iş olsun, laf olsun torba dolsun diye onların her faciadan sonra yinelediği sözü biz, yüreğimizin, beynimizin derinliklerinden kopup gelen bir isyanla, bir hınçla, bir başkaldırı öfkesi ve içtenlikle yeniden haykırıyoruz:

“Bütün bu katliamların Failleri yakalanacak, kanları yerde kalmayacak, tek tek hesap sorulacaktır…”

([email protected])


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir