Siyasi çözüm arayan Batılı ülkeler Suriye’yi adım adım “Balkanlaştırıyor.”
İsrail’in hedeflerine en uygun biçimde, Suriye; Doğu’da Sünni, kuzeybatı ve güneyde Alevi ve Kürt devletçiklerine bölünüyor.
Batı destekli Suriye Ulusal Konseyi’nin bir yetkilisi, taş taş üstünde kalmamış memleketinden bir fonun önünde ahkâm kesiyor:
“Bu Suriye devrimi için uygun olmasa da Suriyeliler Suriye’nin geleceğinde artık karar verici pozisyonda değil” diyor!
*
Suriye’deki rakip cepheler enerji politikalarının stratejik önemi çerçevesinde çok ciddi rekabetlerini sürdürüyor.
Her gün karşılıklı yeni bir açılım: Rusya-AB-ABD üçgenindeki gelişmeleri, İsrail- İran ve Suudi Arabistan ilişkilerini, ABD-Suudi Arabistan-Türkiye ortak yapımı IŞİD’in ve Esad rejiminin devamlılığını, Irak’ı ve Türkiye’yi yakından etkiliyor.
*
Mesela bakınız, ABD çıkarları söz konusu olduğunda müttefiklerini bile nasıl göz ardı edebiliyor?
ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon havadan, Suriye’de PKK bağlantılı Demokratik Birlik Partisi’nin silahlı kanadı Halk Savunma Güçleri ve Özgür Suriye Ordusu’na bağlı bazı gruplardan oluşan Burkan el Fırat örgütünün de karadan destek vermesiyle IŞİD kontrolündeki sınır kasabası Tel Ebyad Kürtlerin eline geçmiştir.
ABD, Suriye’yi devletçiklere bölerken bu kez müttefik olarak yanına PKK/PYD’i almakta beis görmüyor…
*
Çünkü Kürt Halk Savunma Güçleri’nin Tel Ebyad’ı almasıyla, IŞİD’in merkez üssü Rakka’nın Türkiye sınırı ve Cerablüs’e ya da Kobane Bölgesi ile bağlantısı kesilmiş, Cizire ve Kobani kantonları birleşmiştir.
Geriye Efrin Bölgesinin de bu kantonlara birleştirilmesi kalmıştır ki, bu Türkiye’nin Suriye sınırında bir baştan diğerine yeni bir Kürdistan devletçiğine işaret ediyor…
*
Bu gelişmeler üzerine Türkiye, Suriye sınırına askeri güç ve zırhlı araçlar sevk etmektedir.
TSK, Suriye’ye girer mi,girmez mi soruları arasında,
Amerika’nın Sesi sitesi, “Türk Ordusu Savaş Gücünü Yitirdi mi” başlıklı makale ile TSK’nın savaş gücünü tartışmaya açıyor.
*
Çuval Olayı, PKK’nın rahat hareket alanı kazanması, Şah Fırat Operasyonu, Ergenekon-Balyoz davalarıyla TSK üzerinde yaratılan hava ve oluşturulan psikoloji, MİT özel yasasının yarattığı etki ve daha pek çok şeyle birlikte,
TSK’nın psikolojik açıdan yıprandığı, uluslararası politikada prestiji ile caydırıcı özelliğinin zarar gördüğü ve mevcut siyasi kadroya karşı güvensizlik içinde olduğu,
Üstelik TSK’nın yeniden savaşma kabiliyetini kazanabilmesi için 30 yıllık bir sürece gerek duyulduğu,
Sonuçta; TSK’nın savaşma kabiliyetinin gözle görülür bir şekilde azaldığına ilişkin yaygın bir kanaatin var olduğu anlaşılıyor.
*
Bu noktada Rusya, Türkiye’nin sınırlarındaki mevcut gelişmeleri hem kendisi, hem Türkiye’nin Suriye ile arasında arasında bulunan Kürt gruplar karşında kendisini tehlikede hissetmesi ve önünde sonunda terörist guruplara karşı durmaya mecbur kalacağı gerçeğinden hareketle,
Ortadoğu’daki IŞİD tehdidinin ortadan kaldırılması için Türkiye ve Suudi Arabistan’a Suriye hükümeti birlikte hareket etmesi teklifinde bulunuyor.
*
Dışişleri Bakanı S.Lavrov “Türkiye ve Suudi Arabistan’ın, kötü ilişkilere sahip olduğu Suriye ile çabalarını birleştirmesinin gerçekçi olmadığının farkındayım. Ancak IŞİD ile mücadele ederken, gerçeklikten ziyade gerekliliğe öncelik verilerek hareket edilmelidir” ifadesiyle hem Türkiye hem Suudi Arabistan’ı IŞİD ile mücadele koalisyonuna davet ediyor.
Lavrov, Rusya Devlet Başkanı V.Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen ay Bakü’de yaptıkları görüşmede IŞİD ile mücadeleyi konuştuklarını,
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Savunma Bakanı M.bin Selam ile de IŞİD meselesini masaya yatırdıklarını hatırlatıyor.
*
Teklif: Birincisi; Türkiye’nin Suriye’de İŞİD ve diğer terörist guruplara verdiği desteği kesmesi ve Kürtlerin kuzey Suriye’deki etkisinin zayıflatılmasıyla ilgilidir.
İkincisi; Rusya’nın terörizm ile mücadele eden Mısır, Libya, Cezayir, Suudi Arabistan ve Kuveyt başta olmak üzere terörizmden zarar gören bölgesel ve küresel ülkelerin çoğuna rehberlik yapması ve terörizmden yaka silken bu ülkelerin desteğiyle birlikte Türkiye ve Suudi Arabistan’dan tutumlarını değiştirmelerini öngörüyor.
Üçüncüsü; Suriye’nin konumunun güçlendirilmesini, yeni müttefikler kazanmasını kapsıyor.
Nitekim Suriye ile ilişkilerini normalleştirmek için bazı Arap ülkelerinden Arap Birliğine olumlu mesajlar veriyor.
*
Ama ABD’nin çıkarları söz konusu olduğunda, müttefiklerini bile nasıl göz ardı edebileceğinin yeni bir örneği daha gecikmiyor.
KCK, 2012’nin sonunda fiilen başlatılan, 2013 Nevruz’da ise kamuoyuna duyurulan ateşkesin sona erdiğini duyuruyor.
Gerekçeyi “Türk devletinin ve hükümetinin, 7 Haziran seçiminin Türkiye’yi demokratikleştirme, Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin tüm sorunlarını çözme mesajı vermesine rağmen bu mesajın tersine uygulamalar yapması” iddiası oluşturuyor.
Barajları ve baraj yapımında kullanılan araçların hedef alınacağı duyuruluyor.
*
Aslında Suriye’nin adım adım “Balkanlaştırılması”nda, Türkiye’nin Suriye sınırında Kürtlere karşı kurduğu cephe, bu kez Irak sınırında da yineleniyor.
Kürt-Türk cepheleşmesi sınırın bir başından diğerine uzarken,Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücü ve dikkatinin dağıtılması amaçlanıyor.
*
Rusya’nın teklifi bekliyor…
15.7.2015