BRICS , AB VE YUNANİSTAN

 
Geçen hafta, Rusya Federasyonu’na bağlı Başkurtistan Cumhuriyeti başkenti Ufa’da, 7. BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirveleri yapıldı.
Rusya Devlet Başkanı V.Putin, zirvenin siyasi konular bölümünde, Yunanistan’da bu noktaya gelinmeden önce Avrupa Birliği’nin (AB) müdahale etmeme gerekçesini sorguladı.
BRICS ve ŞİÖ içinde blok prensibi izlenmediğini, tüm kararların ülkelerin kendi iradeleri dahilinde alındığını söyleyerek diğer uluslararası oluşumlara gönderme yaptı.
 
*
Sanki, II. Dünya Savaşı’nın ardından “Batı Avrupa ekonomilerinin ayağa kalkmasına yardımcı olmak” iddiasıyla ortaya konan Marshall Planı’nın, ABD hükümeti tarafından yürütülen bir “borçlandırma politikası” olarak uygulanmasıyla,
BRICS ve ŞİÖ’nün dış yatırımlarının ağırlıklı olarak, yurtdışı yatırımlarını genişletmeye yönelen işletmeler tarafından yürütülmesi arasındaki farka ve sonuçlarına işaret ediyordu… 
 
*
Zirvede üye ülkeler arasında ekonomik işbirliği ve ortak yatırımları geliştirmek, küresel mali sorunları ve uluslararası ekonomik yapıyı irdelemek gibi başlıklar yanında,
Ukrayna ve Yunanistan krizleri ve başta IŞİD terör örgütü olmak üzere uluslararası terörle mücadele başlıkları konuşuldu…
Üye ülkelerin 2020’ye kadar küresel ekonomide rekabet gücünü arttırmak üzere aralarındaki işbirliğini geliştirmeye amaçlayan “Ekonomik Katılım Stratejisi “ni onaylamaları,
Üyelerin aralarındaki ticarette “dolar”ı kaldırmaları, 
BRICS fonunun 100 milyar dolara yükseltilerek üye ülkelerin ekonomisi üzerinde etkili olunması gibi önemli kararlar alındı.
 
*
Rusya, Batı ile yaşanan gerginlik ve IŞİD terör örgütünün Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya’da faaliyetlerinden hareketle,dünyada yaşanan olaylara ve krizlere karşı daha ciddi tepki verilmesini istedi.
Ancak BRICS’in dünyanın dört kıtasından bir araya gelen ülkeleri arasında  küresel sorunlara karşı tutum farklılıkları bu öneriyi askıda bıraktı.
*
Ne ki, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile Rusya Devlet Başkanı V.Putin arasında yapılan görüşmede, iki ülke arasında kapsamlı stratejik işbirliği ve ortaklık ilişkilerinin, derinlemesine gelişmekte olduğu,
Rusya’nın Çin’in inisiyatifiyle başlatılan Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın (AAYB) hazırlık ve inşa çalışmalarına aktif şekilde katıldığı,
Özellikle “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” ve Avrasya Ekonomik Birliği’nin (AEB) örtüşmesinin ekonomik işbirliğine dinamizm katacağı teyid edildi.
 
*
Tarafların İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve AEB’in örtüşmesi konusunda hemfikir olması özel bir anlam taşıyor.
Mayıs’ta iki taraf, İpek Yolu Ekonomik Kuşağı inşası ve AEB inşasının birbiriyle uyumlu şekilde ilerletilmesini kararlaştırmış,
Bu örtüşme kapsamında yatırım, finans, enerji ve hızlı tren gibi altyapı tesisleri inşası, havacılık ve uzay, Uzak Doğu’da kalkınma gibi alanlarda işbirliğinin önü açılmıştı! 
 
*
Bugün Çin’in öncülük ettiği  “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı Projesi” ve “21. Yüzyıl Denizcilik İpek Yolu” girişimleri Avrupa ile Asya arasında yeni bir ekonomik kuşak oluşturulmasını öngörüyor; bu açıdan küresel ekonomi için önem arz ediyor.
 
*
Yakın süre öncesine kadar Rusya, Batı ile ekonomik fayda getirebilecek ilişkiler kurma isteğini sürdürüyordu.
Henüz Rusya’nın Batı’dan kendini dikkate almasını, nüfuz alanlarını tanımasını ve eski Sovyet ülkelerine karışmamasını açıktan istemediği günlerdi.
Aynı şekilde Asya’nın en gelişmiş ülkesi Çin de altyapı planlama, inşaat ve yurt dışında proje finansmanı konularında önemli bir deneyime sahipti.
Uluslararası ekonomik ve finansal dalgalanmalardan büyük ölçüde etkilenmesine rağmen Asya bağlantılarını ABD ve AB ile eşit düzeyde artırmak gibi bir talepte bulunmuyordu.
 
*
ABD ise “Küresel Serbest Piyasa”ların  tartışmasız lideri ve hamisiydi.
Ülke ekonomilerinin rekabetçi baskılara ve diğer serbest piyasa güçlerine dayanabilecek  bir ekonomi varlığında bulunmalarını teminen “Küresel İşbirliği “ni dayatıyordu.
İşbirliğinin şartını ise insanların yaşamlarında  bilgiye kolay erişen ve iyi  standartlarda  olmalarını sağlamak üzere insan haklarına saygı gösteren rejimler ve süregelen ayrımcılıkları halletmiş çeşitli din ve etnik kimlikli halkların özgürlükleri oluşturuyordu…
 
*
2006’da Kabil’de, Afganistan’ı merkez alan ve bölgedeki bütün ülkeleri kapsayan “Büyük Orta Asya’da İşbirliği Konferansı” yapıldı.
Bölgede ekonomi, kalkınma, güvenlik, eğitim gibi alanlarda çok boyutlu işbirliğinin sağlanması öngörülüyordu.
Konferans, ABD’nin teklifi “Yeni İpek Yolu” projesiyle Afganistan sorununun çözülerek istikrarın sağlamlaştırılmasını,
Orta Asya’dan Hint Okyanusu’na, Güney Asya ve ötesine doğru temel ulaşım yollarının açılmasıyla bölgenin Batı’ya entegrasyonun güçlendirilmesini kararlaştırdı.
 
*
Proje denize doğrudan açılamayan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini olduğu gibi Çin, Hindistan, Rusya dahil tüm ülkelerin kalkınma vizyonunu etkiledi. 
İpek yolu güzergâhında Güney Kore,Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Afganistan, Pakistan, İran, Irak, Suriye, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’nin küresel piyasaların demokrasi ve ekonomik kriterleri başlığında ortaklaştırılması, aralarındaki psikolojik duvarların yıkılması, piyasaların canlandırılması ve güvenliğinin sağlanması bütün ülkeleri heyecanlandırdı.
 
*
Ama ABD’nin küresel politikaları ard arda fiyasko ile sonuçlanmaya başlayınca,
Bu kez  Yeni İpek Yolu Projesi’ni “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı Projesi” olarak, Eylül 2013′ te Çin Devlet Başkanı X.Jinping Kazakistan’da yaptığı bir konuşmada dile getirdi.
“Kara İpek Yolu” Çin’den başlayıp Orta Asya ve İran üzerinden Türkiye’ye geldikten sonra Avrupa’ya devam ediyor; Rotterdam’a kadar gidip güneye iniyor ve Venedik’te son buluyor. 
 
*
Bir süre sonra,bu kez  Çin Başbakanı Li Keqiang, Endonezya’da  “21. Yüzyıl Denizcilik İpek Yolu Projesi”nin gerekliliğine değindi.
Deniz İpek Yolu ise Güney Çin Denizi’nden inip Kalküta’ya uğradıktan sonra Hint Okyanusu’nu kat ediyor, Kenya’ya uğrayıp Kızıl Deniz ve Akdeniz’i geçerek Venedik’te Kara İpek Yolu ile birleşiyor.
 
“İpek Yolu Ekonomik Kuşağı Projesi” kara ve deniz ayağıyla Çin’i Avrupa pazarlarına ve Avrupa’yı da Çin’e yaklaştırıyor.
Ülkeler arasında petrol ve doğal gazın ötesinde nükleer enerji, elektrik, su kaynakları ve altyapı inşası, lojistik üslerini geliştirme, karayolları, demiryolları, limanlar ve hava yolları inşası gibi ortak girişimler kuruluyor.
 
*
Çin, İpek Yolu üzerindeki ülkeler arasında işbirliği ve ortak yatırımların artırılmasıyla bu yolun ekonomik kuşak haline getirilmesini öngörüyor.
Kendisini merkezine oturttuğu bu tablonun içerisine ülkesinin dev pazarını ve yüksek performanslı üretim gücüyle birlikte Avrupa’nın sermayesi ve teknolojisini, Orta Asya’nın ise enerji kaynaklarını koyuyor; ilgili tüm taraflar için fayda sağlayabilecek bir vizyon ortaya çıkıyor. 
 
*
Şimdi Çin’in ve BRICS ve ŞİÖ ülkelerinin diğer ülkeleri ortak faydalar çerçevesinde bir araya getirmek için çaba sarf etmesi gerekiyor.
Çünkü projeler somutlaştıkça, ABD’nin nasıl tepki vereceği endişe veriyor…
 
13.7.2015
Türkiye Yunanistan by Ata ATUN

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir