NECDET BULUZ
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir iftar programında yaptığı konuşmada bölgemizdeki tehlikeler değinerek “Türkiye artık Ortadoğu politikalarını gözden geçirmek durumunda” diyerek olası gelişmelere dikkat çekmiştir. Özellikle çok sürpriz gelişmelerin de olabileceğini belirten Gül’ün şu sözlerinin altını çizmek istiyoruz:
“Açıkçası Ortadoğu Arap politikalarımızı daha gerçekçi bir şekilde gözden geçirmenin faydalı olacağı kanaatindeyim. Bölgede çok başka bir gelişme de söz konusu. Büyük bir kaos ortaya çıkınca, bu kaosun içerisinden hiç tahmin etmediğimiz sürprizlerle karşı karşıyayız. Görüyorsunuz terör örgütleri, terör olayları önü alınamayacak şekilde gelişmeye başladı. Bunların bir kısımları maalesef İslami başlıklar taşıması, İslami motiflerle anılması bütün dünya için ve özellikle de Müslümanlar için çok büyük tehlikeler arz etmekte…”
Bu sözlerin ardında saklı olan gerçeklerin var olduğunu sanıyoruz. Çünkü bölgede İslamiyet adına yapılan cinayetler, Müslümanların birbiri ile çatıştırılması ve önü alınamayan terör olayları Türkiye’nin etrafını çepeçevre çevirmiş durumda bulunuyor.
IŞİD’ın bir Amerikan politikası olduğunu artık bilmeyen kalmadı. IŞİD bahanesi ile bölgeyi bir yangın yerine çeviren Amerika ve dış güçler özellikle Arap-Kürt çatışmalarını destekliyor.
Amerika, dikkat edilecek olursa bölgedeki her türlü askeri harekâtı IŞİD’i bahane ederek gerçekleştiriyor. Ama görüldüğü gibi IŞİD halen ayakta ve istediği gibi hareket edebiliyor.
Şunu da vurgulayalım:
Amerika’nın derdi IŞİD değil, bölgede PYD’nin Kuzey Suriye’de koridor oluşturmasıdır. Savaşın da Arap-Kürt çatışmasına dönüp dönmeyeceğidir. IŞİD’ın görevi bölgeyi karıştırmak, Türkiye’yi de tehdit altında bulundurmaktır. Bu örgüt, bu desteği nereden alıyor? Bu kadar gücü var mı? Amerika gibi süper bir güç, IŞİD’ı istediği anda bitiremez mi?
İşte bütün mesele, IŞİD ile mücadele altında Amerika’nın bölgedeki hedeflerine ulaşması meselesidir. IŞİD’ı bizim için de tehlike gösteriyorlar. Bu örgüt ile mücadeleyi etkinleştirmek için de İncirlik ve Diyarbakır üslerini kullanmaları gerektiğini belirtiyorlar.
11.Cumhurbaşkanı Gül’ü seversiniz veya sevmezsiniz bu başka şey. Ancak, Gül, etrafımızda dönenleri çok iyi analiz edebiliyor. Bazı kokuları aldığını da sanıyoruz. “Ortadoğu ve Arap politikalarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Hiç tahmin etmediğimiz sürprizlerle karşı karşıyayız” derken, önemli bir uyarıda bulunuyor.
Gül’ün konuşmasından şu notları da sizlerle paylaşalım:
“Türkiye’nin etrafında olup bitenler, bunların hepsinin neticeleri bizi de yakından etkilendirecek olaylardır. Her şeyden önce İslam ülkelerinin, kardeş ülkelerin, Ortadoğu ülkelerinin, komşu ülkelerin içinde bulundukları acı hepimizin acısıdır. Üzülerek görüyorum ki, maalesef birçok Müslüman ülkenin bel kemikleri adeta kırılmış vaziyettedir. Irak’ın, Suriye’nin… Bunlar şüphesiz ki çok acı vericidir. Milyonlarca insan acı çekmektedir, milyonlara insan kendi yerinden, yurdundan göçmen haline gelmiştir. Sadece Türkiye’de 2 milyon insanın olduğunu düşünürseniz, bunun ne büyük bir acı olduğunu hepimiz yakından idrak ederiz. Tabi ki müteşekkiriz hükümetimize. Ama şu bir gerçek ki; hiç kimse kendi yurdunda, evinde duyduğu hazzı ve huzuru başka bir yerde duyamaz. Etrafımızdaki yangın, ateş ister istemez bizi de ısıtmakta. Bunun için hepimizin çok daha dikkatli olmamız gerekiyor. Rejimler, hükümetler, siyasetçiler bunlar gelir geçer. Ama eğer devlet parçalanırsa, eğer ülkelerin bütünlüğü giderse esas tehlike buradadır. Maalesef komşumuzda da olanlar budur. Henüz Filistin meselesi çözülmemişken, henüz Ortadoğu’da kalıcı barış sağlanmamışken bu İslam ülkelerinin kendi kendilerini tüketiyor olması çok büyük bir acıdır. Bu bakımdan inanıyorum ki Türkiye olarak bu ülkelere yardımcı olmak durumundayız”
Hükümetin Suriye politikalarındaki yanlışlığı Gül’ün Cumhurbaşkanlığı dönemindeydi. Bu politikaların uygulanmasında Gül’ün hiç mi katkısı olmadı? En azından frenleyici bir tutum izleyebilirdi. Yine de bugün bunun yanlışlığının görülmüş olması da önemlidir. Gül, bu yanlış politikaları görmüş, etrafımızda oynanan oyunların farkına varmış ve bu uyarılar da yapmak durumunda kalmıştır.
Dikkat edilecek olursa, Gül açıklamalarında doğrudan Amerika’yı hedef almıyor. Ancak “İslam ülkeleri kendi kendilerini tüketiyor” diyor. İslam ülkelerinin kendi kendilerini tüketmesini kim istiyor, kim körüklüyor? Bunun adresi ve adı bellidir.
Konu ile ilgili bir not daha düşelim:
Özgür Suriye ordusu (ÖSO)’nun eğit-donat çalışmaları başladı. Eğitilenler IŞİD ile mücadele için Suriye’ye gönderilecek. Türkiye, bunların Esad’ın devrilmesinde de kullanılmasını istedi ama Amerika reddetti.
İşin ilginç yönü de Amerikan ordusunun eğitime katılmak için müracaat eden 7 bin Suriyeliden sadece 60 tanesini eğitime almış olmasıdır. Bu da Amerika’nın IŞİD ile bir mücadele derdinin olmadığını eğit/donat ile de dünya kamuoyunun gözünü boyamak istediği gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuz zaman 11.Cumhurbaşkanı Gül’ün açıklamalarının önemli olabileceğini düşünüyoruz. Çünkü etrafımızdaki yangın giderek büyüyor ve bizi de hızla içine çekmek üzeredir.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın