Avusturya/ Viyana’da, İran ve uluslararası toplum arasındaki görüşmelerde anlaşma için belirlenen 7 Temmuz tarihi aşıldı, görüşmeler 10 Temmuz’a kadar uzatıldı.
Son tur görüşmelerin amacının anlaşma sağlanması olduğu açıklandı…
*
Başkan B. Obama’nın varılacak anlaşmayı en geç bu tarihte Kongre’ye sunmak istediği açıklandı.
Çünkü Kongre, nükleer görüşmelerin sürdüğü bir sırada yoğun tartışmalar ve İran Cumhurbaşkanı H.Ruhani’nin, “ABD Senatosu, Kongre ve diğerlerinin ne söylediği bizim problemimiz değil. Biz karşılıklı saygı istiyoruz. Dünyanın büyük güçleriyle görüşüyoruz, Kongre ile değil” itirazlarına rağmen çıkarılan bir yasayla,
İran’la nükleer görüşmelerinde varılacak olası bir nihai anlaşmayı onaylama ya da reddetme hakkına sahip çıktı.
*
Buna göre Kongre’nin, Tahran’ın nükleer silah geliştirmesini engelleyen ve bunun karşılığında İran’a yönelik yaptırımların yumuşatılmasını öngören bir nihai anlaşmayı gözden geçirmesi için 30 günlük süresi bulunuyor.
Bu sürede Obama, başkanlık kararnamesiyle getirdiği yaptırımları kaldırabilecek ancak Kongre tarafından çıkarılan yaptırımları iptal edemeyecektir.
Anlaşma Kongre’ye 9 Temmuz’dan sonra sunulduğu takdirde ise gözden geçirme süresi 60 güne çıkacaktır ki, bu ihtimal anlaşmanın hayata geçirilmesinde gecikme olacağı anlamındadır.
*
İran ve uluslararası toplum arasında süren görüşmelerde siyasi çerçeve anlaşması sağlanmıştır.
Hatırlayınız, bu noktada Başkan Obama, ” Eğer nihai bir anlaşma sağlanırsa dünya daha güvenli bir hale gelecek. İran’ın artık nükleer silah elde etme fırsatı olmayacak. Eğer İran anlaşmaya uyarsa İran’a yönelik ABD ve BM yaptırımları aşama aşama kalkacak, aksi olursa yaptırımlar tekrar yürürlüğe girecek” demişti.
*
Ancak ABD Kongresine sunulacak olan nihaî anlaşmanın, öncelikle İran Parlamentosu’nda kabul edilen ve anlaşmanın imza şartlarını da belirleyen “Nükleer Hakların Korunması Yasası” hükümleriyle ters düşmeyen bir metin olması da gerekiyor.
*
Halbuki İran’ın “Nükleer Hakların Korunması Yasası”na göre, anlaşma metninde İran’a uygulanan yaptırımlarının tümünün tek aşamada kaldırılacağı açıkça ifade edilecek ve anlaşmanın yürürlüğe gireceği ilk günden itibaren uygulanacaktır.
Barışçıl nükleer bilim ve Ar-Ge çalışmaları için herhangi bir kısıtlama kabul edilmiyor.
Nükleer tesisleri denetleme hakkı “Nükleer Silahların Arttırılmasının Önlenmesi Anlaşması” çerçevesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nca yapılabilecek,
Ancak askeri, güvenlik ve nükleer olmayan hassas mekânlara ve nükleer bilimcilere ve belgelere erişim olmayacaktır…
*
Nitekim görüşmelerde tarafları en çok zorlayan nokta ve şimdi sürenin uzatılmasına neden olan unsur, Tahran’a karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması konusudur.
Çünkü ABD uzlaşmaya çalışılan anlaşmada, İran’ın atom bombası üretmeden sadece sivil amaçlı nükleer enerji kullanabilmesini, bunun karşılığında da uluslararası toplumun İran’a uyguladığı ekonomik yaptırımları aşama aşama kaldırmasını öngörüyor.
*
Yaptırımların aşama aşama kaldırılması ise İran’ın nükleer gelişimi ile ilgili askeri, güvenlik ve nükleer olmayan hassas mekânlara erişimin olması ve her birinin düzenli olarak izlenmesi ve denetlemesi anlamına geliyor.
Böyle ise görüşmelerde İran parlamentosunda kabul edilen ve anlaşmanın imza şartlarını da belirleyen “Nükleer Hakların Korunması Yasası” hükümlerinde belirlenen unsurların pazarlık edilmekte olduğu anlaşılıyor.
*
Çünkü ABD Cumhuriyetçi Parti, İsrail Başbakanı B.Netanyahu’nun Kongre’nin kötü bir nükleer anlaşmayı önlemesi çağrısına güçlü destek veriyor.
Bunlara göre “İyi bir anlaşma” İran’ın nükleer silahtan vaçgeçtiğinin tamamen anlaşılması için yaptırımların aşama aşama kaldırıldığı bir anlaşmadır.
Bu yüzden görüşme süreci ABD Kongresi ile İran Parlamentosu kararları arasına sıkışmış,ABD ve İran arasında bir egemenlik yarışı noktasına taşınmıştır.
*
Bu noktada ki zorluk, Başkan Obama’nın müzakereleri kendi iradesine göre değil,
Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin, “İyi bir nükleer anlaşma” yapılabilmesi için “Yaptırımlardan Feragat” konusunu kendi iradelerinde tutmaları,
Bu suretle Başkan’ın elini zayıflatma potansiyelinden kaynaklanıyor.
*
Cumhuriyetçiler, Başkan’ın 30 günlük bir süre için her hangi bir yaptırım uygulamasından vazgeçebileceği ve feragati ek 30 günlük dönemler için uzatabileceği,
Ancak feragat veya yenilemeyi;
ABD’nin ulusal güvenlik çıkarları konusu olması halinde,
Ya da İran ile uzun vadeli bir çözüm elde etme için gerekliyse,
Ya da İran nükleer silah programına devam etmiyor ve bu programa göre bütün geçici anlaşmalara riayet ediyorsa onaylayabileceği,
Fakat Başkan’ın bunların herhangi birine karar vermeden önce ilgili parlamento komitelerine bilgi vermesi gerektiğinden yanadır.
*
Bu durumda Başkan Obama’nın karşısında Cumhuriyetçilerin, İsrail’i memnun etmenin ötesinde diplomasinin başarısız olduğunu garantilemekten başka bir şey iş yapmadığını söylemek gerekiyor.
*
Halbuki tam 12 yıldır Batılı şirketler, Rusya ve Çin İran’a uygulanan ekonomik yaptırımların son bulmasını bekliyor.
Fransa’nın Renault, Peugeot, Total, Almanya’nın Siemens, Wokswagen şirketleri ile Çin, Rusya ve ABD’nin onlarca şirketi,
Dünyanın dördüncü en değerli petrol ve ikinci en değerli gaz rezervlerine sahip bu dev Ortadoğu ülkesinin ekonomik pastası için yarışa hazırdır.
*
Halâ ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry, “Eğer İran gerekli ve zor olan bazı kararları almak istemezse, ABD görüşmelerden çekilmekte bir mahsur görmeyecektir”diyor.
*
Biraz öteden kulağıma bir şarkı fısıldıyor.
“Madem küstün dargındın neden geldin ağladın/ Rıhtımda boynun büküp bana mendil salladın/
Bu halinle beni şifasız yaraladın/ Rıhtımda boynun büküp bana mendil salladın…”
9.7.2015
Bir yanıt yazın