NECDET BULUZ
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu, Hükümet kurma konusunda görevi aldığında hemen Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partileri turlayacağını söyledi. Davutoğlu “Yeni bir Hükümetin kurulması konusunda samimi hareket edeceğim, her şey açık ve şeffaf olacak” diyor.
Siyasi çevrelerin Davutoğlu ile ilgili görüşlerini de şöyle yansıtılabiliriz:
“Davutoğlu, belki koalisyon hükümeti kurulması konusunda samimi davranıyor olabilir. Ancak Cumhurbaşkanı’nın etkisinden hala kurtulamadı. Eğer bir hükümet kurulmasında başarılı olursa bu kendisini ispatlama adına nemli olacaktır. Eğer, hükümet kurulmaz, yeni bir seçime yelken açılırsa Davutoğlu koltuğunu bile kayıp edebilir. Kendisi de mutlaka bunun hesabını yapıyordur. Aslında şu an en zor durumda olan Davutoğlu’dur. Bir çözümsüzlük ve başarısızlığın faturası eninde sonunda kendisine kesilecektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cephesi ise daha farklı görünüyor.
Erdoğan’ın iftar nedeni ile verdiği yemeklerde yaptığı konuşmalara bakılacak olursa, Cumhurbaşkanı’nın gönlünde yatanın yeni bir seçim olduğunu görebiliyoruz. Erdoğan “Gerekirse yeni bir seçime gidilir. Millete gitmekten korkmayın” diyor. “Yeni bir seçimde de millet gereğin yapacaktır” diye ekliyor.
Ancak, seçimlerin üzerinden bir ay gibi zaman geçmesine rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağır hareket ettiği ve ülkeyi yeni bir seçime sürüklemek için plan içinde olduğu da diğer siyasi partilerce dile getiriliyor.
Geçmişe baktığımızda Meclis’te yemin töreninin hemen ardından yeni hükümet kurma çalışmalarına birkaç gün içinde başlatıldığını görüyoruz. Şimdi, Cumhurbaşkanı’nın bunu uzatması kafalarda soru işaretlerine neden oluyor.
Cumhurbaşkanı’nın seçimlerden sonra ard arda özel anketler yaptırdığı söyleniyor. Çıkan sonuçları değerlendiren Erdoğan’ın yeni seçimde AK Parti’nin oylarında artış olabileceğini düşündüğü, bu nedenle yeni bir seçimde partisinin tek başına hükümet kurabilecek güce yeniden kavuşabileceğini hesapladığı da aynı iddialar içinde yer alıyor.
Durum böyle olunca da Cumhurbaşkanı’nın zaman kazanarak daha iyi bir durum değerlendirmesi yapması bize göre normaldir. Çeşitli çevrelerin dillendirdiği “Erdoğan erken seçim dayatması ile partileri AK Parti’nin şartlarını kabul etmeye zorluyor. Davutoğlu ise Saray’ın güdümünden kurtulamıyor” açıklamaları da Erdoğan’ın ne düşündüğü konusunda az da olsa ipuçları veriyor.
7 Haziran seçimlerde alınan yenilgiyi Cumhurbaşkanı’nın bir türlü kabullenemediğini de dile getiren siyasi çevreler “Erdoğan eski gücüne yeniden kavuşabilmek için ülkeyi yeni bir seçime sürükleyebilir, gözü karadır. Yapılacak yeni bir seçimin bugünkünden daha iyi olabileceğini hesap ediyor olabilir” yorumunu yapıyorlar.
En son, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, yaptığı açıklamada “Kırmızı çizgilerimiz belli. 17/25 Aralık, çözüm süreci ve Cumhurbaşkanı’nın kendi sınırlarına çekilmesi, yani 7 Haziran gecesi açıkladığımız tavrımızda bir değişiklik yoktur” diyor.
Semih Yalçın’ın söyledikleri bu kadarla da sınırlı değil. Yalçın “AK Parti, bizim bu şartlarımızı kabul ederse görüşebiliriz. Erken seçim de bir yoldur. Ancak, ülkeyi kasıtlı biçimde erken seçime götürmek isteyen Cumhurbaşkanın kendisidir” diyor.
Zaten açık olan şu:
7 Haziran seçimleri üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. BU süre içinde siyasi partiler kiminle hangi koşullarda bir araya gelebileceklerini hesapladılar, kendilerini tarttılar. Ön hazırlıklar da yapıldı. Fazla zaman harcamaya bu nedenle gerek görülmüyor. Hemen her partinin duruşu, çizgisi de belli olduğuna göre neden zaman harcandığı da haklı olarak sorgulanıyor.
Aynı şekilde CHP’den de HDP’den de Cumhurbaşkanı’nın oyalama taktiği içinde olduğu sesleri yükseliyor.
Gelişmelere baktığımızda erken genel seçimin önünün açılması için bazı adımların atılmakta olduğunu da gözlemliyoruz. Yeni seçilen milletvekillerinin hak kayıplarının önlenmesi konusunda çalışmalar başlatıldı. Yüzde 10’luk barajın da yüzde 7 veya 5’e düşürülmesi için bir çalışma grubunun oluşturulduğu da belirtiliyor.
Bütün bunların yanında ülke yeni bir seçime sürüklenirse sonuç ne olur? Bunu şimdiden kimse kestiremiyor. Bazı hesaplar yapılıyor ama son yapılan kamuoyu araştırmalarında seçmenin eğiliminde önemli bir kırılganlığın olmadığı da söyleniyor.
Ancak, asıl sorun ülke ekonomisinin yeni bir seçimi kaldırıp kaldırmayacağı sorunudur. Bu konuda geçenlerde yazmış ve görüşlerimizi belirtmiştik. Ekonomimize yön verenler erken seçim istemiyor. Mutlaka bir koalisyon hükümeti kurulmasından yana tavır ortaya koyuyorlar.
CHP’nin ekonomistlerinden Faik Öztrak, yapılması düşünülen erken seçimin ülke ekonomisine zarar vereceğini söylüyor. Öztrak “Erken seçim ekonomiye çok büyük darbe vurur. Türkiye’nin ekonomik olarak canı yanar. Erken seçimde otoriteleşmeye doğru gidişe geri dönüş riski de var. “diyor.
Zaten ekonominin de giderek kritik bir noktaya gelmiş olması da bugünün en çok konuşulan ve tartışılan konuları arasında bulunuyor. Özetle, Türkiye siyasi ve ekonomik yönden zor bir döneme giriyor.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın