KARPUZ MEVSİMİ
HÜSEYİN MÜMTAZ
Bu sene karpuz mevsimi siyasetin en sıcak haftalarına denk geldi. Boy boy, kilo kilo, yeşil yeşil karpuzlar bir anda manav tezgâhlarını, sokak aralarında kamyon arkaları sergilerini dolduruverdi.
Arada bir, bir koltuğa iki karpuz sığdırmaya çalışan acemi çırakların elinden kayıverince de yerde patlayıp “karpuz gibi” ortadan ikiye ayrılıverdi.
TV’lerdeki “Kiraz Mevsimi” ile karıştırmayın lütfen, vakit varken tadını çıkarın..
…
Yılların eskitemediği Baykal’ın, son turun sonuçları önüne geldiğinde neler düşündüğünü; kullanılmış olup olmadığı, raf ömrünü doldurup doldurmadığı duyguları taşıyıp taşımadığını bilemem.
Gözlerim İhsanoğlu’nda idi.
Nereden nereye!
Standart/tekdüze bir meslek kariyerinin ardından elini eteğini çekmiş, evde torun severken birden kendini parlak neonların altında buluverdi.
Kim buldu, nasıl buldu, nereden buldu, neden buldu?
11 ay içinde, devletin en üst, en tepe noktasındaki iki makam için seçime girdi, kaybetti.
Tesadüf müydü?
Gerçi 16 yıl içinde 12 seçim kaybeden Bahçeli’nin rekorunu kırması, ona yetişmesi mümkün değil ama kendi kendine “Yahu ne oluyor?” da mı demedi?
Hiç mi Karaköy-Kadıköy vapurunda suya düşen genç kızın ardından suya atlayıp, ıslak ıslak çıkınca alkışlanırken “Kim itti ulan beni?” diye soran gencin durumu aklına gelmedi?
Hadi SÖZCÜ’nün, “Tarih tarih madde madde Devlet Bahçeli AKP’nin nasıl yedek lastiği oldu?” başlıklı haberini okumadı; yaşı icabı o tarihleri gün gün, madde madde yaşamadı mı sade birer vatandaş olan hepimizle beraber?
Gül’ü nasıl seçtirdiyse, Yılmaz’ı da aynı şekilde seçtirmiştir Bahçeli “geçersiz” tavrıyla.
Yılmaz ve AKP; “57’inci Hükümet”in “içerden” yıkılmasıyla beraber 2002’den beri başlarına konan “devlet kuşu”nun kıymetini bilmelidirler.
Dönelim İhsanoğlu’na..
Bir yıl olmadı; sandıktan, torbadan, kuyudan işte her neredense oradan, o vakte kadar kimsenin ruhunun bile duymadığı, haberinin olmadığı, akla gelmeyen bir İhsanoğlu “bulundu” Cumhurbaşkanı adayı olarak, güya CHP “buldu” ve “M”HP’ye teklif etti, ortak “çatı” aday olarak da piyasaya sürüldü.
Neden?
İlk seçimi kaybettikten sonra İhsanoğlu, köşesine çekildi.
Gene adını duyan olmadı, torun sevdi.
Birden, yeni seçim gelince yine piyasaya çık(arılı)ıverdi.
Madem “CHP’nin bulduğu” bir isimdi, son milletvekili seçimlerinde neden CHP’den değil de “M”HP’den aday yapıldı ve seçildi?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki “çatı/şemsiye” aday, neden Meclis Başkanlığı seçimlerinde aynı “çatı/şemsiye” olma/yapılma ferasetini gösteremedi?
Kılıçdaroğlu dedi ki; “Çatı mı kaldı?”
Her iki seçimde de İhsanoğlu’nu kim, nasıl, nereden, neden bulmuştur?
Keramet ehli midir?
İnşallah yanılıyorumdur ama ben yine de son tahlilde İhsanoğlu’na son derece dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bana 57’inci Hükümet’e “dışarıdan atanan” ve “Başbakan Yardımcısı” Bahçeli’nin de bu atamayı “ülkü”süne sindirdiği yabancı pasaportlu Kemal Derviş’i hatırlatıyor.
Muhtemel bir koalisyon hükümetinde Kemal Derviş gene ekonomiden mi sorumlu olacaktır?
“Çözüm” denilen telli turna, “57’inci Hükümet-İmralı” sürecindeki gibi mi kanat çırpacaktır?
Uzak diyarlardaki uzak görüşlü ve kendilerine dünya siyasetine yön verme misyonu vehmeden bir takım siyaset mühendisleri “M”HP’nin başına İhsanoğlu’nu mu hazırlamaktadırlar?
Bunu sezen ama engel olamayan Bahçeli onun için mi şimdiye kadar kendine rakip gördüğü Koray Aydın, Ümit Özdağ, Tuğrul Türkeş ve Yusuf Halaçoğlu’nu ön saflara/cepheye sürmektedir?
Ya o kızgınlık neydi öyle, Meral Akşener o lâfları hak etmiş miydi?
Hayırdır İnşallah..2 Temmuz 2015
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Bir yanıt yazın