Amerika bildiğini okuyor…

NECDET BULUZ

Kim ne derse desin, biz Suriye’deki gelişmeleri, içerideki siyasi gelişmelerden daha çok önemsiyoruz. Siyaset sahnesindeki belirsizliklere zaman içinde çözüm bulunur ama yanı başımızdaki tehlikenin kolay biçimde geçmeyeceğini görmekteyiz. Suriye’deki iç çatışmalar, yanı başımızda istesek de istemesek de yeni bir devletin kurulmakta olduğunu gösteriyor.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yanı başımızda yeni bir devletin kurulmasına asla izin vermeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun bunun karşısında olacağız” diyorsa da, dış güçler belirledikleri plandan vaz geçmiyor. Bizi dinleyen yok. Daha önceden de böyle olmadı mı?
Geriye dönelim. Amerika’nın başını çektiği koalisyon güçlerinin Suriye’deki IŞİD’a karşı başlattığı hava harekâtında Türkiye ne demişti anımsayalım:
“Bizim kırmızıçizgilerimiz var. Sınırda tampon bölge kurulmalı, Esad’ın devrilmesinde destek sağlanmalı, Suriye sınırı içinde belli bir bölgede sığınmacılar için kamplar oluşturulmalı. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde koalisyon güçlerine destek veririz.”
Dikkat edilecek olursa ortaya sürdüğümüz bu koşulların hiçbir kabul görmedi. Bugüne kadar da Amerika bildiğini okudu, bizi dinlemedi. Nitekim 2 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı sınıra hücum etti, 81 vilayete dağıldı.
Biz, o dönemlerde yazdığımız yazılarda hep şu konuya vurgu yaptık:
“Bizi sığınmacı akını ile de köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bunun siyasi ve ekonomik ağırlığını kaldıramayacağız ve sıkıntının boyutları da büyüyecek. Bunun yanında yanı başımızda Kuzey Suriye’de Kuzey Irak modeli bir Kürt bölgesinin oluşmasına çalışılıyor. Bugün eğer bunları önleyemez, gereken önlemleri alamazsak yarın çok geç olabilir.”
Bugün gelinen nokta işte budur.
Bugün Suriye’deki oldu-bittiler karşısında çaresizlikleri oynuyoruz. Yaptığımız bütün öneriler başta Amerika olmak üzere, PKK’nın Suriye kolu PYD tarafından da kabul görmüyor. IŞİD ise ayrı bir baş ağrısı olarak karşımızda duruyor.
Şimdi, yeni bir sığınmacı dalgası tehlikesi ile karşı karşıyayız. Artık tek bir sığınmacıyı bile kaldırabilecek gücümüz kalmadı. Bunun önlenmesi için sınırda önlemleri artırdık. Bunların da yetersizliğini görmekteyiz.
Bütün mesele sınırda bir tampon bölgenin oluşturulması. Böylece sınır güvenliğinin sağlanması ve bundan sonra gelebilecek sığınmacıların bu bölgede barındırılması hesaplanıyor. Buna bile izin vermiyorlar. İçinde bulunduğumuz bu çıkmazdan nasıl kurtulabiliriz bunu da bilemiyoruz.
En büyük müttefikimiz bile şimdi sınırdaki tampon bölge isteğimize yine ilgisiz ve yine böyle bir isteğin gereksiz olduğu görüşünde.
Amerika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby yaptığı açıklamada “Suriye’de ciddi lojistik, zaman, kaynak ve çaba gerektirecek bir güvenli bölgeye ihtiyaç yok” diyor. Bırakın Suriye topraklarına girmeyi, sınırda güvenli bölge oluşturulması bile istenilmiyor.
Bölgede hesaplar yapılmış, bu hesaplara göre ortaya konulan planlar da işletiliyor. Sonunda nelerin olacağı da şimdiden belli. Eğer, bugünleri daha önceden okuyabilmiş akılcı politikalar yürütebilmiş olsaydık bugün bu durumlara düşmeyebilirdik.
Bölgede Kuzey Suriye Kürt petrollerinin Türkiye’nin devre dışı bırakılarak Akdeniz’e akıtılması projesi işletiliyor. Bölgenin kontrolü ve bekçiliği de Kürtlere bırakılıyor. En önemlisi de İsrail’in bölgedeki yayılmacılığının önünün açılması ve güvenliğinin sağlanmasıdır.
İşin ilginç yönü, Suriye’ye asker gönderilmesi halinde hem dışarıdan hem de içeriden Türkiye’nin iyice sıkıştırılacağı görülüyor. İsteklerimizin tümüne Amerika kapıları kapattı. Bir yandan Rusya, İran ve Irak dış tehdit oluştururken, öte yandan terör örgütü PKK, iç savaş çıkarmakla tehdit savuruyor. Bunun bir de ekonomik yönü hesaplandığında Türkiye’nin nasıl bir çıkmaza sürüklenmiş olduğunu çok daha açık biçimde görebilmekteyiz.
Türkiye’nin sorunların çözümünde Rusya ve İran kanalı ile Suriye ile de görüş alış-verişinde bulunduğuna dair haberler geliyor. Suriye’deki sıkıntıların çözümünde bu temaslar ne kadar işe yarar bunu da önümüzdeki günlerde olası gelişmelerde görebileceğiz.
Suriye’de topraklarından kovulan Türkmenler’in durumu ise daha da kötüye gidiyor. Bölgede kimin eli kimin cebinde belli değil. PYD’nin bölgedeki Kürtleri bile katletmeye başladığı haberleri geliyor. IŞID’ın bu kadar darbe yemesine karşın halen ayakta kalmasına ise kimse bir yorum getiremiyor.
Görmemiz gereken bir başka tehlike de IŞİD’tır. Türkiye’nin IŞİD karşıtı duruşu, bu örgüte destek sağlayan ve sempatisi bulunan Türkiye’deki uyuyan hücrelerinin harekete geçmesine neden olabilir. Kaldı ki, IŞİD militanlarının eylem yapmak için Türkiye’ye sızmış olabilecekleri de belirtiliyor.
Türkiye bölgede ne acıdır ki yalnız bırakıldı.
Amerika’dan gelen heyetler Ankara’da ilgililerle temaslarda bulunuyor. Amerika’nın Ankara Büyükelçisi açıklama yapıyor ve Türkiye’nin Suriye’ye asker göndermesini hayalcilikle ve maceracılıkla değerlendiriyor.
[email protected]
[email protected]

NECDET BULUZ - bayrak abd tr

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir