Ortadoğu’da Sykes-Picot anlaşmasıyla çizilen yapay sınırlar, Suriye ve Irak’ta kan akıtılarak yeniden çiziliyor.
Suriye’nin kuzeyinde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) lideri M.Barzani kontrolünde Akdeniz’e açılan bir Kürt koridoru oluşturuluyor.
Bu paralelde IKBY’de de Kürt ulusal gücünü pekiştirmek üzere siyasi,askeri, sosyo-kültürel ve ekonomik restorasyondan geçildiğini andıran izlenimler sergileniyor.
*
M.Barzani 3 Mayıs’ta Beyaz Saray’da ABD Başkanı B.Obama ve Başkan Yardımcısı J.Biden ile görüşmüştü.
Başkan Obama, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Parlamentosu’nun Başkanlık Yasası’na desteğini belirtmiş,
J.Biden, Barzani’ye “Müsterih olun,ömrümüz Kürt devletini görmeye yetecek” demişti.
*
Bu çerçevede Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, 20 Ağustos’ta başkanlık seçimine hazırlanıyor ve M.Barzani’nin yeniden başkan olması durumunda 2 yıl içinde Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan edeceği öne sürülüyordu.
Ne ki, Kürdistan Seçim Komisyonu yaptığı bir açıklama ile yeterli bütçe bulunmadığından seçimin ertelendiğini bildirdi…
*
Ardından IKYB’de siyasi partiler arasında M.Barzani’nin başkanlığı ve yürüttüğü politikalara ilişkin anlaşmazlıklar giderek büyümeye başladı.
Mesut Barzani ilk defa 2005’te bölgesel meclis tarafından Irak Kürdistan’ı bölgesel yönetim başkanlığına seçildi.
2009’da Kürt halkının doğrudan oylarıyla ikinci kez başkan olmuştu.
Sonra 2013’te bölgesel başkanlığının görev süresi 2 yıllığına uzatıldı.
21 Eylül 2013’de yerel meclis seçimleri yapıldı ama bölge başkanlığı seçimi yapılmadı.
*
Şimdi Barzani’nin lideri olduğu Kürt Demokrat Partisi (KDP), Barzani’nin 2005’te halkın doğrudan oylarıyla değil, Kürdistan yerel meclisi tarafından seçildiği için ikinci kez başkanlığa seçilebileceğini,
Başta C.Talabani’nin lideri olduğu Kürt Yurtseverler Partisi (KYP) olmak üzere diğer siyasi partiler ise başkanlık yasasına göre Mesut Barzani’nin sadece iki kez bölgesel başkan olarak seçilebileceğini, aksi halde hukuk ihlali yapılmış olacağı iddiasındadır.
*
Nitekim KYB, Goran Hareketi,Kürdistan İslam Birlik Partisi (Yekgirtu) ve İslami Toplum Partisi (Komela) çekimser başkanlık seçiminin Kürdistan Parlamentosunda Kürt vekillerin oylamasıyla yapılması için bir yasa teklifi sunmuştur.
KDP ise mevcut yasada olduğu gibi bölgesel başkanın halk tarafından seçilmesinden ısrarcı tutum sergiliyor,Türkmenler bu konuda çekimser kalıyor.
O yüzden IKBY Parlamentosu’nda “Başkanlık yasası” adıyla yapılan oturum bir karar alınmadan sona ermiştir.
*
Ancak başta KYB olmak üzere Kürt partilerinde M.Barzani’nin iktidar üzerindeki tekelini kırma mücadelesi giderek hız kazanıyor.
Barzani ve ailesinin bölgede ve bölge dışında hukuk dışı ve kendi başına buyruk tutum ve politikalarının,
Bir tarafta, KYB’nin bütün alanlarda tekelci bir duruma gelmesiyle IKBY’i itibarsızlaştırdığı,
Öte tarafta, Barzani ailesinin KDP hükümeti sırtından petrol gelirleri ve harcamalarda şeffaf davranmadığı ve yolsuzluklara gömüldüğü iddia ediliyor.
*
Buna göre, Mesud Barzani liderliğinde KDP, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Osmanlıcılık hevesiyle Osmanlı Mebusan Meclisi’nin ülke sınırlarını Suriye ve Irak’ın kimi bölgelerini de kapsar biçimde belirlediği Misak-ı Milli çerçevesinde,
Farklı kimliklerin ve farklı inançların bir ulus devletle değil, Ortadoğu’da devletler konfederasyonu sistemi içinde bir arada yaşayabilecekleri,
Böylece bölgenin ya da Suriye ve Irak Kürdistan’ının ekonomik kaynakları üzerinde egemen olunacağı senaryosuna işbirlikçi olmuştur.
*
Bu cümleden olarak KDP’nin, Türkiye’den AKP ile ortak yürüttüğü Ortadoğu politikaları ve ABD ile ilişkilerine vurgu yapılıyor.
*
KDP siyasi olarak, mesela AKP’nin Kürtlere karşı yürüttüğü özel savaş politikasının destekçisi olmak ve Kürt Birliğine zarar vermekle suçlanıyor.
Nitekim KDP; Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı olumsuz tutum sergilemek,
Rojava’da IŞİD çetelerinin saldırılarına meşruiyet kazandıran bir politika yürütmek,
Rojava’da içte karışıklıklar yaratmak isteyen güçlere destek vermek,
IŞİD’in Rojava’ya saldırmasından önce sınırı boydan boya hendeklerle kapatmak ve halâ ambargo uygulaması nedeniyle tartışılıyor.
*
Hakeza KDP’nin Şengal’de meydanı IŞİD’e bırakmasından sonra PKK’nın birçok alana müdahale etmesinden de rahatsız olmuştur.
IŞİD’e karşı PKK ile ortak davranmak istemeyen, bu konudaki teklifleri reddeden bir tutum içinde olması eleştiriliyor.
*
Ya da mesela, tek karar merkezi olarak Mesud Barzani’nin Musul’un merkezi hükümetin kontrolünden çıkarılması için BAAS’çılarla doğrudan işbirliği yapması,
Musul’un düşmesinden sonra İŞİD tehditini ileri sürerek en önemli petrol havzasında yer alan Kerkük’ü kontrolüne alması, bu sırada IŞİD’le de dolaylı olarak işbirliği yapması da sorgulanıyor.
*
Sonuçta Sünnilerin yaşadığı bölgede İŞİD’in Sünni halk üzerinde kurduğu baskının karmaşık etnik ve dini gruplar arasında ayrışmalara hız vermiş olması,
Merkezi Hükümet’in hem siyasi karmaşa ve istikrarsızlığın önüne geçmek, hem İŞİD’in ele geçirdiği fakat henüz etkinliğini tam olarak kuramadığı bölgelerde örgütü pasifize etmenin yöntemlerinde zayıf kalması,
Barzani’nin o kaosta Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’ne katılmış olduğunu, bu suretle Anayasa’nın 140. maddesinin kendiliğinden uygulandığını ve bunun müzakere konusu bile olmayacağını açıklaması gibi Kürt Devletini bağımsızlığına götürecek adımları atması dahi,
Bu başarılara hiç bir siyasi unsuru ortak etmeyişi noktasında, tıpkı Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan örneğinde olduğu üzere onun diktatörlük hevesine bağlanıyor ve rahatsızlık yaratıyor.
*
Ayrıca, başta Barzani ve ailesi olmak üzere KDP yöneticilerinin zengin olmak için AKP hükümetinin ekonomik olarak rahatlamasında belirleyici rolü üstlenmesi de bir diğer sıkıntılı konuyu oluşturuyor.
Şimdi IKBY’ nin gelirinin dörtte üçünün Türkiye’ye akması, petrol gelirlerinden esas yararlananın Türkiye olması, buna karşın Kürdistan halkının bu kaynaklardan en az yararlanır olması sorgulanıyor.
*
IKYB’de, Mesud Barzani’nin yeniden başkanlığı tartışılırken, sistemin de Türkiye’deki gibi bir restorasyona tabi tutulmakta olduğu,
Böyleyse Türkiye’nin güneyinde tamamen yalnızlaşacağı izlenimi alınıyor…
*
Yaşasın 3 Silahşörler;D’Artagnan Erdoğan, Athos Kılıçdaroğlu, Porthos Bahçeli ve Athos Demirtaş!
29.6.2015
Bir yanıt yazın