Nasıl bir koalisyon
7 Haziran Seçimlerinde halkımız demokrasi yolunda ilerlediğini gösterdi. Katılım pek çok AB ülkesinin katılımından oldukça yüksek. Bu başarıda anket firmalarının ne ölçüde katkı sağladıkları bir inceleme konusu olabilir. Ancak, anket firmalarının sesleri nedense seçim sonunda kesildi. Bugün baktığımızda, nasıl bir koalisyon ülkemizi düze çıkarabilir konusunda, eğer atlamadı isek, firmalarda herhangi bir çalışma yapılmadığını görüyoruz. Anket firmalarının görevi kamuoyunu bilgilendirmek ve kamuoyu oluşturmak ise ve yasal bir engel de yoksa, neredeler diye sormak hakkımız. Halkımız da bu suretle vaatlerini dikkate alarak kendilerine oy verdikleri partilerin bu hayati koalisyon konusunda aldıkları tavırları görmek imkanına kavuşabilirler. Söylenenlere bakılırsa Kasım 2015 ortalarında seçimin yeniden yapılması bazı çevrelerce dile getiriliyor. Böyle bir ihtimal ülke için ekstra bir yüktür. Ayrıca, aralarında koalisyon beklenen siyasi partilerden halkımız bunun da hesabını soracaktır. Bir de “Görüyorsunuz, aralarında bir koalisyon bile kuramayan partiler nasıl olacak da bu ülkeyi yönetecekler” söylemleri ve olumsuz propagandalar 7 Haziran seçimlerinde üç partinin ulaştığı yaklaşık % 60 oyu kesinlikle aşağılara çekecektir. Büyük ihtimalle yine tek parti iktidarına teslim olacağız. O halde , halkımız görevini yaptı, şimdi sıra bizlere vekaleten TBMM’ ye giren Milletvekillerindedir diyerek ülkemiz için gerekli olduğunu düşündüğüm bir koalisyon için aklımdan geçenleri sizlere sunacağım. Önerim için son derece basit diyenler olacaktır. Doğrudur, bizim iddiamız mesele çözümünde sadeliktir. Karmaşık işlemlerden kaçınmalıyız. Bu mütevazı öneriyi destekleyenler çıkarsa halkımızı yönlendirmiş oluruz. Onlar da en kısa zamanda başlanacak anketlerle Milletvekillerimize gerekli ikazı vermiş olacaklardır.
Düşündüğüm modelde hükümet CHP ve MHP tarafından kurulur, HDP üç partinin genel hatları ile mutabık kalacakları konularda oluşturulacak hükümete güven oyu verir. Bu hareket tarzının Sayın Bahçeli tarafından hiçbir müzakere yapılmadan reddedilmesi politikacıların karakterine terstir. Politika “Çare bulma sanatıdır” diyenleri hatırlayalım. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu durum kesinlikle yeniden seçim seçeneği değil, seçim propagandalarında söz konusu partilerin halkımıza yaptıkları vaatlerden üçünün de birleşebildiği maddeleri esas alan ve bunun dışına çıkmayacağını taahhüt eden partiler arası bir anlaşmadır. Hükümet programı için çıkış noktası Sayın Kılıçdaroğlu’ nun basına açıkladığı 14 ilke olabilir. Bu ilkeler diğer partiler tarafından artırılır veya azaltılır. Sonuçta anlaşma sağlanan ilkeler / hususlar ve öncelikleri belirlenerek hükümet programı hazırlanır. Bu çalışmada MHP ve HDP’ nin oyun bozanlık edebileceği tabii ki akla geliyor. Ancak, MHP’ nin böyle bir yaklaşımı reddetmesi halkımızı bütünleştirmeye çalışacağımıza daha da böleceğini, HDP’ nin reddetmesi ise onların henüz Türkiye Partisi olamadıklarını, bu iki partinin ülkemizi yeniden tek partili bir yönetime mecbur bıraktıkları, veya AKP ile anlaşıp koalisyona giderek ülkemiz yönetiminde AKP’ nin devam etmesine imkan sağlayacakları için halkımızın verdiği krediyi büyük oranda kaybedeceklerdir. Bu durumda muhtemel bir seçim yenilenmesi sonucunda ne ile karşılaşacağımızı tahayyül etmek için politikacı olmaya da gerek yok.
Ülkemiz için her şeyin hayırlı olmasını diliyor saygılar sunuyorum.
Orhan Tan