Dış görünüşe aldanmayın…
“Dışı seni yakar, içi beni yakar” derler ya hani… Türkiye’nin bugünkü ortamı İşte aynen buna benziyor…
AKP ve yandaşları gücüne, kudretine, sınır tanımaz zorbalıklarına güvenerek dünyaya direk kalacaklarını sanıyorlardı. Kendilerini Türkiye’nin karşı konulamaz tek hâkimi gibi görüyorlardı.
Hukuksuzluk, adaletsizlik, yolsuzluk, çalma çırpma, sonra da suç temizleme çalışmaları gırla gidiyordu… Yasaları paspas gibi çiğniyorlardı… Her zaman, her dönemde ve her koşulda dilediklerini yapacaklarını sanıyorlardı…
Ama yanıldılar. Nohut, şeker, makarna da onları kurtaramadı. Tam 9 puan kaybettiler…
Bir zamanlar Mussolini de Hitler de kendilerini ilahi bir kuvvet, baş edilemez tek yüce önder gibi görüyordu. Dur durak bilmiyor, engel tanımıyorlardı.
Peki, ne oldu sonra? Ne oldu akıbetleri?
Mussolini, sol yumruğunu göstererek iktidara gelmişti. Tüm dünyaya meydan okumuştu. Ama İktidarını da sol bacağından asılarak sonlandırdı. Hitler ise intihar etmek zorunda kaldı…
Türkiye 2015 seçimleri ile değişime doğru yeni bir adım attı…
AKP’yi salladı… Onu şeriatçılık, başkanlık rüyasından, hayallerinden uyandırdı…
Bu nedenle egemen güçler çıkmaz sokağa girdiklerini fark ettiler, yüreklerine ve beyinlerine korku düştü… Telaşlandılar…
Kısaca AKP, birinci parti olarak seçimi kazansa da başkanları ile, başbakanları ile, bakanları ile seçimden sonra “Gayya Kuyusu”nu boyladılar…
Recep Tayyip de bu kuyuda şimdi…
Çabalıyor çıkmak için.
Çırpınıyor.
Ama zor.
Elinden tutup çeken de yok… ABD de, AB de, dünya devletleri de soğuk davranıyor ona.
Siz bakmayın onun alımlı çalımlı yürümesine, yüksek perdeden konuşmasına…
RTE uzatmaları oynuyor artık…
Siz bakmayın parti genel başkanlarının zafer kazanmış komutanlar gibi ortalarda boy göstermesine, atıp tutmasına…
Her şeyden önce onlar bugün millete karşı mahcup durumdadırlar… Halkın önünde boyunları eğik… Çünkü seçimden önce verdikleri istifa sözlerini yerine getirmediler… Oysa kimisi iktidar kaybetti, kimisi puan…
Şimdi sıra Türkiye’yi bölme rüyası gören “Kandil Uyuşturucu Baronları”nı sallamaya geldi…
ONLARIN DA ŞUNU BİLMELERİ GEREKİR:
Meclise girse de PKK, TBMM koltuklarına otursa da bu geçici bir durumdur…
Kıymeti harbiyesi yoktur.
Onun gerçek oyları her zaman yüzde 6’larda ve daha aşağılarda kalacaktır. Yurtsever güçler asla vatanımızın bölünmesine izin vermeyecektir.
O, AKP’den, CHP’den aldığı ödünç oylarla ve liboşların özgürlük, barış kampanyaları ile yüzdesini 12.96’ya çıkarsa da seçmen, zamanla HDP’nin bir “Barış ve özgürlük Partisi” olmadığını, olamayacağını, Kandil’in sözünden dışarı çıkamayacağını yaşayıp, görerek, anlayacak ve desteğini çekecektir…
PKK, ABD’nin BOP uygulayıcısıdır…
Vakti, saati geldiğinde o ve onun siyasal uzantısı HDP, Ağababası ABD ile birlikte yok olup gidecektir…
Çünkü tarihte etnik, bölücü, din – mezhep temelinde isyan çıkaran grupların tümünün ortak özelliği emperyalizmle işbirliği yapmaları, kendi milletini sırtından hançerlemeleridir…
Ama hep kaybeden taraf da kendileri olmuş, tarihin çöplüğünde yerlerini almışlardır…
Bugün AKP ve PKK çok başlı ejderha görünümündedir…
Her kafadan bir ses çıkmakta, ağzı olan konuşmaktadır…
Recep Tayyip ayrı telden çalıyor, Ahmet Davutoğlu ayrı telden… Bir de Abdullah Gül çıktı şimdi sahneye… Emperyalizm ve ortakları onu parlatmaya çalışıyorlar…
Kandil ise siyasal uzantısı HDP’ye emirler yağdırıyor, direktifler veriyor, yol haritası çiziyor… Bazen APO’ya bile karşı çıkıyor… Türk milletini silahla tehdit ediyor, arada bir saldırılar düzenliyor, katliamlar yapıyor…
AKP olsun, HDP olsun parçalanmanın eşiğine gelmiştir bugün. Makam – mevkii, liderlik kavgası ön plana çıkmıştır…
Bir de buna ek olarak, Türkiye ekonomisi günümüzde dibe vurmuş durumdadır. Yakında çok büyük grevler, direnişler, halk hareketleri gerçekleşecektir…
Yani AKP ve PKK diken üzerine oturmuştur.
Bu ülke sahipsiz değildir…
Ordusuyla, gençliği ile, devrimci işçileriyle dimdik ayaktadır…
Şunu şimdiden söyleyelim:
AKP’nin de PKK’nın da sonu hüsran olacaktır…
(alieralp37@gmail.com)
Yazıları posta kutunda oku