NECDET BULUZ
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, AK Parti cephesi ile şimdi şu vurguyu yapmaya başladı:
“Muhalefet ve bazı çevreler bizi kuşatma hazırlığındalar. Seçim sonrası ortaya çıkan koalisyon çalışmalarından bile kaçıyorlar. Biz, bu kumpasa gelmeyiz.”
Bu sözler peşin yargıdır. Muhalefet cephesi dikkat edilecek olursa koalisyon Hükümeti kurulmasından kaçmıyor. Koalisyon Hükümeti kurulacaksa bunun uzlaşma ile kurulması gerekiyor. Zaten 7 Haziran seçim sonuçlarında seçmen “Tek partili hükümetin yanlışlarını gördük. Uzlaşın, koalisyon hükümeti kurun” mesajını verdi.
Ortada bir gerçek var:
Millet erken seçim istemiyor. İş dünyası istemiyor. Sivil toplum örgütleri istemiyor. Bir erken seçimin ağır yük getireceğini herkes, her kesim görüyor. O nedenle siyasi partilerin uzlaşma içinde yeni bir hükümet kurması kaçınılmaz görünüyor. Çünkü, millet böyle bir tercihte bulundu.
Bu işi eğip büküp, muhalefeti suçlayarak bir erken genel seçimin yolun açmaya çalışmak, şu an için bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Böyle bir durumda da milletin kime hesabı keseceğini tahmin etmek bile son derece zordur.
Muhalefet partileri, seçim meydanlarında seçmenlerine yönelik bazı vaatlerde bulundu. Hiç kuşkusuz verilen bu sözlerin yerine getirilmesi gerekmiyor mu? Bugünkü AK Parti Hükümeti’nden seçmen memnun olmuş olsaydı, yine bu partiyi iktidar yapmaz mıydı? Demek ki ortada seçmeni de rahatsız eden görüntüler var. AK Parti Hükümeti’nin yaptıklarından memnun olmayan bir kesim var. Ortaya çıkan tablo millet iradesini yansıtıyor, buna saygı duymak gerekiyor.
AK Parti cephesi muhalefeti “Koalisyon Hükümeti kurulmasından kaçıyor” göstererek yeniden bir seçime alan açmaya çalışıyor. Böyle bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Hâlbuki muhalefet “Böyle bir fırsat doğdu, bunu değerlendirmek gerekiyor” görüşünde. Millet iradesinin Hükümete dönüşmesi için bir gayret içinde.
AK Partililer özellikle MHP cephesine saldırıyor. Uzlaşmasız bir tavır sergilendiği imaj yaratılmaya çalışılıyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin koalisyon Hükümeti konusunda AK Parti’ye yaptığı şu çağrı doğruları yansıtmıyor mu?
Bahçeli “3 şartlı koalisyona hazırız” diyor. Baştan bu yana söylediği “Eğer ki ihanet süreci ortadan kalkar, 17/25 Aralık’tan hesap sorma iradesi gösterilir, Erdoğan da Anayasal sınırlara çekilirse konuşuruz” diyor. Ne var bunda? MHP gibi bir siyasi partinin bu istekleri kurulmaya çalışılan bir Hükümet için “kuşatma hazırlığı” olarak değerlendiriliyorsa, burada kaçan AK Parti’dir.
Bahçeli “MHP, Türkiye’yi seçeneksiz bırakmaz. Kriz pususuna yatanların ekmeğine yağ sürmez. MHP Türkiye’nin milli varlığına ve tarih misyonuna sahip çıkmanın adıdır. “diyor.
Uzlaşma nasıl sağlanacak? AK Parti hala “Ben ne istersem o olur” anlayışından uzaklaşmak durumundadır. Millet, bu partiye artık bu üstünlüğü vermemiştir. Koşullar eşittir. Bu eşitlik çerçevesinde uzlaşma sağlanmalıdır. Millet iradesinin üstünlüğüne inanılıyorsa siyasi partilerin yapması gereken bu olmalıdır. Muhalefet partilerinin bundan kaçmadığını görüyoruz.
CHP cephesine bakıyoruz, kurulmaya çalışılan bir koalisyon hükümetine sıcak baktıklarını ve “Bu fırsatı iyi kullanmalıyız” dediklerini duyuyoruz. Hükümet kurulması çalışmaları henüz resme başlamadı ama kulislere yansıyanlara görüyoruz.
Burada sıkıntı AK Parti’den çıkıyor. AK Parti halen her şeye hakim olmak, ülkeyi istediği koşullarda yönetmek istiyor. İpleri bırakmamaya yanaşmıyor.
Hâlbuki seçim sonuçları iyi okunursa milletin AK Parti Hükümeti’nden memnun olmadığı, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının açığa kavuşmasını istediğini, ekonomide iyileştirmenin sağlanmasını, hukuk siteminin yeniden inşa edilmesini, memur ve emeklilerin maaşlarının iyileştirilmesini, yasakların kalkmasını istediği görülecektir.
Bugün, bu sıkıntılar AK Parti Hükümeti dönemlerinde yaşanmaya başlandı. Bugünkü ortamı yaratanlar da belli. Şimdi, yıkılan ve enkaza döndürülen bu durumun inşa edilmesi gerekiyor. AK Parti’nin bu anlayışı içinde bunların onarılması mümkün mü?
Biz de bir an önce bir hükümetin kurulmasını, iç ve dış sorunların giderek arttığı şu günlerde ülkenin başsız bırakılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yeni arayışlarla, ülkeyi yeni bir seçime sürüklemekle sadece zaman kaybı olacaktır. İç ve dış sorunlar daha da artacaktır. Siyasi partilerin bu durumu inceden inceye iyice düşünüp, iradelerini ortaya koymaları gerekiyor.
Türkiye artık eski Türkiye değil. 13 yıldır tek başına ülkeyi yöneten AK Parti’nin de etkisinde bulunmuyor. Artık herkes şapkasını önüne koyup düşünmek, çözüm aramak ve uzlaşmak zorunda. Bu uzlaşmada hiç kuşkusuz “Ben böyle istiyorum” dayatması geçersizdir. Tek adamlık, diktatörlük istekleri çöplüğe gitti. AK Parti’nin ülkeyi yeniden yönetmesinin önü kesildi. Seçmen “Anlaşın” dedi, anlaşacaksınız, uzlaşacaksınız. Herkes artık birbirine eşit mesafede olmalı. Demokrasinin olmazsa olmazlarından biri de herkesin birbirine saygılı ve tahammüllü davranmasıdır.
Eğer millet iradesine inanıyorsak, milletin gösterdiği ve çizdiği yolda yürümekten kaçmamalıyız. 7 Haziran seçimlerinde millet bugünkü tabloyu önümüze koyduğuna göre buna saygı göstermek, uymak da hepimizin görevi olmalıdır.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın