NECDET BULUZ
Suriye’de IŞİD’a karşı başlatılan hava ve kara operasyonlarından en fazla istifade eden bölgedeki PKK’nın Suriye’deki uzantıları PYD güçleri oluyor. Uluslararası Koalisyon güçleri havadan, PYD ve destekçileri karadan müdahale ile IŞİD’a karşı savaşıyor. Buralardan canını kurtarmak için kaçan Türkmen ve PYD karşıtı Kürt ve Araplar ise sınırımıza yükleniyor.
Son olaylardan dolayı sınırdan 35 bin sığınmacı daha Türkiye’ye alındı. Sınıra doğru kaçanların sayısının da giderek artmakta olduğunu söylemeliyiz. Sorun giderek büyüyor ve Türkiye’nin de boyutlarını aşmak üzere. Bundan sonra nasıl bir gelişme olur bunu da kimse tahmin edemiyor.
Ancak burada bölgedeki en sıkıntılı ülkenin Türkiye olduğunu söylemeliyiz. Baştan bu yana Suriye sıkıntısından kurtulamayan Türkiye’nin bundan sonraki gelişmelerde sıkıntısının daha da artacağı görülüyor.
Burada en hassas durum, kaçanlardan boşalan yerlere PKK ve PYD güçlerinin yerleşmesidir. Bu da Kürt bölgesine yeni bir kanton oluşturma harekâtı olarak değerlendiriliyor. Bölgedeki hassasiyet artarken, dengeler de değişiyor.
Dikkat edilecek olursa geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki durum ile ilgili olarak “Sınırımızda Tel Abyad’da Arapları ve Türkmenleri uçakları ile vuran Batı ne yazık ki, onların yerine terör örgütü PYD ve PKK’yı yerleştiriyor. Buna nasıl olumlu bakabiliriz? Batıya nasıl samimi olarak bakabiliriz? Oradan kaçan bize sığınan 15 bine yakın insanı Biz Ege’de veya Akdeniz’de bırakmadık. Ülkemize kabul ettik.”açıklamasını yapmıştı.
Bugüne kadar uygulanan yanlış Suriye politikaları yüzünden bölgenin bu hale geleceğini bizi yönetenler bilmiyor muydu? Uluslar arası koalisyon güçleri, yaptıkları açıklamada sivil halka zarar vermediklerini, sadece IŞİD’a yönelik hava harekâtı yürüttüklerini açıklıyor.
Sahi, Kobani’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’lilerin elinde kalması için, Kuzey Irak’tan tam donanımlı Peşmergelerin bölgeye Türkiye topraklarından geçişine bizimkiler izin vermemiş miydi? Sonucun böyle bir tablo ile karşı karşıya kalınacağı bilinmiyor muydu?
Şimdi yakınmanın, açıklamalar yapmanın bir anlamı olacak mı?
Biz, konu ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda IŞİD bahanesi ile Amerika ve Batı’nın adı geçen bölgede Kürt Devleti’nin temellerini atmaya başladığına değinmiştik. IŞİD’ı ortaya çıkarıp, ona karşı harekât etme bahanesi ile başlatılan operasyonlarda hedeflere adım adım yaklaşılıyor.
Bugüne kadar Kobani’nin düşmemesi ve IŞİD’ın eline geçmemesi için çaba gösterenlerin hedefinde bölgenin PKK’nın Suriye kolu HDP’nin kontrolüne geçmesi vardı. Bugün bu gerçekleşti. Konunun nedenleri ile ilgili olarak daha önce detayları ile yazdığımız için bunu yinelemiyoruz.
Bombardımanlar Akçakale’nin tam karşısında bulunan Suriye’nin Nustel, Hubeyce, Zeydi ve Arba bölgelerinde yoğunlaşıyor. Sınıra yığılan Suriyeliler içeri alınırken, bundan sonraki durumlarda insani bir kriz yaşanmaması halinde geçişlere izin verilmeyeceği belirtildi. Kobani ile Kamışlı bölgesini birleştirme çabasının PYD ve uluslararası koalisyon güçleri tarafından birlikte yürütüldüğünün altı çiziliyor.
Biz, yoğun gündem yaşamamıza rağmen zaman buldukça Suriye konusuna değindik. Suriye konusunun daha çok baş ağrıtacağını sizlerle paylaştık. Bugün gelinen noktaya baktığımızda Suriye politikalarında nasıl yanıldığımızı, yanlışlar yaptığımızı daha açık biçimde görebilmekteyiz.
Seçimlerden yeni çıktık. Yeni Hükümet kurulması çalışmaları ile fazla oyalanmamak gerektiğini düşünüyoruz. Bölgedeki gelişmeler belki de hiç umut etmediğimiz bir noktaya gelecek ve sıkıntı daha da büyüyecektir. Hiç beklemediğimiz bir sıcak ortamda kendimizi bulabiliriz. Oldu-bittilerle de karşılaşırsak bu bizim için sürpriz olmamalıdır.
Bir an önce toparlanmamız, çevremize bakmamız, olup bitenleri enine boyuna değerlendirmemiz gerekiyor. Kendi iç sorunlarımızla boğuşurken, koalisyon hükümetinin kurulup kurulmayacağı tartışmalarını hızlandırırken, bölgemizdeki tehlikelere de duyarsız kalmamalıyız. Sorun, hepimizi ilgilendiriyor.
Bölge ve ülkemizin geleceğini çok yakından ilgilendiren Suriye’deki gelişmelere kayıtsız kalamayız. Kaldı ki, 2 milyondan fazla sığınmacı ile de sıkıntılarımız daha da artıyor. Türkiye’nin hemen her bölgesine yayılmış olan sığınmacılar aynı zamanda bölgede yaşayanların da huzurunu kaçırıyor. Sığınmacı sıkıntısının her geçen gün boyutunun artmakta olduğunu görmekteyiz.
Cumhurbaşkanı, yanı başımızdaki gelişmeleri değerlendirirken, koalisyon güçlerini hedef alıyor. Arapların ve Türkmenlerin bombalandığını söylüyor. Ancak bir şey yapılabiliyor mu? Ya da bu sözler bölgedeki gelişmeleri değiştirir mi? Buna bakmak daha doğru olacaktır.
Suriye konusunda Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, bölgede İsrail’in güvenliğinin sağlanması açısından atılması gereken her adımın atılacağı, bunun için hiçbir engel tanınmayacağı söylendi. Suriye’deki ve dolayısı ile bölgedeki şekillenme de İsrail’in isteği doğrultuda yapılıyor, bunu engelleyebilecek gücümüz var mı?
Suriye politikalarının faturası öyle görünüyor ki Türkiye için çok ağır olacak.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın