NECDET BULUZ
AK Parti iktidara gelmeden ve geldikten sonra dönemin Başbakanı Erdoğan, yaptığı açıklamada partisinin yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğini açıklamıştı. İktidarın ilk yıllarında az da olsa bu sözlerin arkasında duruldu.
Ancak, son iki yıla baktığımızda, bu açıklamaları yapan AK Parti yöneticilerinin tamamen sözlerinin dışında hareket ettiklerini gördük. Özgürlüklerin giderek kısıtlandığı, yoksulluğun hızla arttığı, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının tavan yaptığı bir Türkiye tablosu ile karşı karşıya kaldık.
Bütün bunlar yetmediği gibi sıkıntıyı yaşayanların seslerine de kulak verilmedi.
Seçilmiş olanlar “Bizi buraya millet oyları ile getirdi” havasında, seçilmiş olmanın rahatlığı ile her şeyi rahatlıkla yapabilecekleri iddiası ile kendilerini o noktalara taşıyanların isteklerine ve feryatlarına da kulaklarını tıkadılar.
Millet iradesi ile seçilmiş olanlara her zaman saygılıyız. Ancak, seçilmiş olanlar da attıkları her adımda, yaptıkları her işte dikkatli olmak, kendilerini oraya taşıyan oylara saygılı hareket etmek durumundadırlar. “Ben seçildim, her şeyi istediğim gibi yaparım, kimseye hesap vermem” anlayışı hiçbir demokratik yapıya sığmaz. Bunda ısrar edenlerin sonunda 8 Haziran sabahındaki tablo ile karşı karşıya kalacakları da kaçınılmaz olmuştur.
Şimdi AK Partililer “Her iki seçmenden birinin oyu bizim” diyemeyeceklerdir.
Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın kendisine çizdiği sınırlar içinde kalmak durumundadır. Zaten, 7 Haziran seçim sonuçları, Cumhurbaşkanı’nın hukuken olmasa bile siyaseten tartışılacağı bir makam haline gelecektir.
Baskıcı bir dönem noktalanmıştır.
Millet “Başkanlık Sistemi”ne “hayır” demiştir. Başkanlık sistemi tartışmalarına nokta konulmuştur.
Tek adamlığa “dur” denilmiştir.
Çoğulcu demokrasi kazanmıştır. Seçmen “tek parti İktidarı”nı istememiştir.
Milletimiz “bölünmüşlüğe” karşı çıkmıştır.
Eğer, 7 Haziran seçim sonuçlarını iyi değerlendirip, enine boyuna analiz edecek olursak, bunun altından çok önemli mesajlar çıktığını göreceğiz.
Milletin giderek yoksullaştığını, yolsuzluk ve rüşvet iddialarını tavan yaptığını, yasaklarla dolu bir sistemin içinde kaybolduğumuzu, özgürlük, demokrasi, hukuk sitemimizin çöktüğünü görmemek mümkün mü? Ekonomideki çöküş, memur, emekli, işçi ve serbest çalışanların geçinememe sıkıntısı içinde bulunduğunu görmemek mümkün mü?
Eğer, 14 yıldır ülkeyi tek başına yöneten bir hükümetin, hem de yüzde 10 gibi ciddi bir oy kaybı ile iktidarına nokta konulabiliyorsa burada çok neden aramak gerekiyor ki AK Parti’deki çöküş nedenlerinden bazılarını yukarıda sıralamaya çalıştık. Hiç kuşkusuz iktidar partisindeki çöküşün çok başka nedenleri de var. Bir başka yazımızda bunlara da değineceğiz.
Seçimin kaybedeni Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak gösteriliyor. Bunun da çok nedenleri var. Ertuğrul Özkök, Hürriyet Gazetesi’ndeki “Güzel bir yaz olacak” başlıklı yazısında seçimi kaybedeni şu şekilde tarif ediyor, sizlerle paylaşalım:
“Peki, seçimi kaybedeni kimdir?
Seçimin bir tek kaybedeni vardır.
Bir siyaset tarzı kaybetmiştir.
Öfke kaybetmiştir.
Ötekileştirme kaybetmiştir.
Aşağılama kaybetmiştir.
Kibir kaybetmiştir.
Adaletsizlik kaybetmiştir.
Baskı, korku siyaseti kaybetmiştir.”
Bu seçim sonuçları aynı zamanda Partiler ve Seçim Yasası’nın da iflasıdır. Milletimiz, toplumsal barıştan yana, bölünmenin ve ötekileştirmenin kesin olarak karşısında olduğunun mesajını vermiştir. Halkımız, baskıya, yolsuzluğa, vurguna, rüşvete ve tek adamlığa “dur” demiştir. Seçim sonuçlarından çıkarılması gereken çok önemli derslerin var olduğunu bir kez daha anımsatalım.
Milletimiz bölücülerle pazarlığa, bayrağımıza ve Atatürk’e hakarete, “Türk” ve “Türklükle” savaş verenlere karşı tavrını ortaya koymuştur. Seçim sonuçları iktidar partisine verilen çok önemli bir uyarıdır ve milletimizin ince ayarıdır, iyi okunması ve analiz edilmesi gerekiyor.
AK Parti için “Neden çakıldı?” sorusunun yanıtlarını bu yazdıklarımızın içinde aramak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Anayasa sınırları dışına çıkarak bu çöküşte pay sahibi olmuştur. Bu konuyu da bir başka yazımızda enine boyuna sizlere değerlendireceğiz ve paylaşacağız.
Bir yanıt yazın