NECDET BULUZ
Son günlerde Suriye’de meydana gelen olaylar, çatışmalar ve IŞİD’ın konumu Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. IŞİD zulmünden kaçan Suriyeli sığınmacılar sınır kapılarımızdan kontrollü olarak içeri alınıyor. Aynı şekilde köyleri işgal edilmiş olan Suriyeli Türkmenler de sınırdan içeri alınmasını bekliyor.
Yoğun gündemimiz var bu nedenle çevremizdeki gelişmelerden ve tehlikenin büyüklüğünden şu an için uzak duruyor görüntüsü veriyoruz. Hâlbuki Suriye sıkıntısının giderek arttığını, etrafımızdaki ateş çemberinin giderek bizi de içine almaya başladığını artık görmek, duymak ve önlemleri almak durumundayız.
Bölgede hiçbir şey yokmuş gibi duyarsız ve ilgisiz kalamayız.
Gelişmeler hiç kuşkusuz bu kadarla sınırlı kalmayacaktır.
Esad rejiminin bir an önce çökmesini bekleyenlere İran’dan gelen sert yanıt Suriye’deki savaşın kolay kolay sona ermeyeceğinin bir mesajı olarak okunmalıdır.
Kaldı ki, Suriye rejiminin ayakta kalması için çalışan sadece İran değil, Rusya gerçeğini de unutmamak gerekiyor.
Türkiye, Suriye’deki tutumu nedeni ile de başta Hizbullah olmak üzere, birçok İslami terör örgütünün tehdidi altında bulunuyor. Biz, bu terör örgütlerinin eylemlere geçmesi ile Türkiye’nin daha da sıkıntılı günler yaşayabileceği görüşündeyiz.
Bir not daha:
Eğer, Suriye’deki gelişmeler Amerikan aleyhinde olsa, Esad’ın halen iş başında kalmasına izin verilir miydi? Olup bitenleri adım adım takip eden süper güç, eğer halen Esad rejiminin devam etmesinden yana tavır içindeyse bunun ne anlama geldiğini özellikle bizi yönetenlerin çok iyi analiz etmesi gerekir.
Önce gelişmelere bir göz atalım: İddia şöyle:
AKP, Suudi Arabistan ve Katar, seçimlerde Türkiye’de hükümetin değişmesi olasılığına karşı Suriye’de güçlerini birleştirmiş, kanlı terör örgütlerine para, silah ve militan desteğini görülmemiş bir biçimde artırmıştı. Ardından da El Fetih Ordusu altında toplanan kanlı dinci terör örgütleri büyük bir atağa kalkmış İdlib’i ele geçirmişti. Barbar terör örgütü de aynı anda Palmira ve Tedmur kentlerinin kontrolü altına almıştı. Suriye ordusu bu atağın ardından geri çekilmişti.
Londra’da yayımlanan Rey el Yovm gazetesi, İdlib’i Fetih Ordusu’ndan geri almak için görülmedik büyüklükte askeri güç oluşturulduğunu, Süleymani’nin çizdiği plan uyarınca Suriye ordusu, Hizbullah, Halk Savunma Güçleri ve Fatımiyun grubunun hazırlandığını yazdı.
Son gelen haberlerde 7 bin İran destekli tam donanımlı Hizbullah savaşçılarının Suriye’ye geçiş yaptığı belirtiliyor. Özetle savaş iyice kızışacak gibi görünüyor.
Peki, bu durum Türkiye’yi etkiler mi? Bize göre etkileyecektir. Çünkü gelişmelere bakılacak olursa Suriye’de Esad güçlerinden çok Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın desteklediği İslami gruplar ile İran’ın desteklediği Hizbullah arasındaki savaş bölgeye damgasını vuracak. Bunun yanında IŞİD ve PKK’nın Suriye kolu PYD ise kendileri için biçilen görevleri yerine getirmeye devam edecekler.
Bu arada Esad rejiminin IŞİD ile işbirliği yaptığına dair bilgi ve belgelerin de var olduğuna dikkat çekiliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Marie Harf, yaptığı açıklamada “ “Rejimin, DAİŞ’in Halep’teki ilerlemesini desteklemek için hava saldırılarında bulunduğuna yönelik haberler var. Rejim, kamuoyunda DAİŞ ile mücadele ettiğine yönelik açıklamalarının aksine uzun zamandır örgütün bulunduğu hatlardan kaçınıyor. Bu son haberler, Esed’in, hem güçlerini DAİŞ’in Suriye’deki güvenli alanlarını kurutmak için kullanmak istemediğini hem de kendi çıkarları için örgütün pozisyonunu artırmaya çalıştığını gösteriyor” diyerek gelişmelerden yönetimin bilgisinin olduğunu açıklamıştı.
İran’ın Suriye’ye askeri ve ekonomik destek vermesi yeni bir gelişme değil. Amerika, bütün bu gelişmeleri takip ediyor. Suriye’deki tablo karşısında Amerikan yönetimi “Bizim de karşımızda bir belirsizlik var” şeklinde ifade ediyor.
Esad rejiminin İran’dan çok büyük oranda destek aldığını da yine Amerikan yönetimi açıklıyor. 7 bin Hizbullah savaşçısının İran’a geçtiği yolundaki haberleri de doğruluyor.
Şurası da çok açıktır:
Suriye’deki tabloya bakacak olursak bu topraklarda bir mezhep savaşı sürdürülüyor. Bu savaş körüklenir, yayılırsa Türkiye’nin bu ateş çemberi dışında kalması beklenebilir mi? Bizi en çok ürküten konu da budur.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Tahran’ı ziyaret eden Suriye Meclis Başkanı Muhammed Cihad el Leham’la yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Bölgedeki bazı ülkeler kendi amaçlarını sürdürmek için terörist grupları kullanabileceklerini düşündüler, ama er ya da geç terörizm onları da bulacak” diyerek, isim vermeden Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ı suçlaması da önemsenmelidir.
Etrafımızdaki ateş çemberi giderek bizi de içine almaya başladı. Seçim heyecanı, ekonomik nedenler ve diğer gündemlerle dolu olan yığın içinde neredeyse çevremizdeki gelişmelere kayıtsız kaldık. Ancak, şimdi yüzümüzü gerçeklere dönmek, bizi çevreleyen tehlikelere karşı uyanık olmak durumundayız.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın