Gazeteci-Yazar Kerem Çalışkan, “Alman Cihadı ve Ermeni Sürgünü” adlı son kitabını Odatv’ye anlattı. Çalışkan’a göre 1915 yılında yaşananlar tamamen Almanya’nın kararıyla gerçekleşti. Çalışkan, “I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’da ordusunun yönetimi tamamen Alman subaylara verilmişti. Daha önemlisi kararların verildiği askeri karargah Berlin’di. Türkiye’de ise Enver İTC’ye askeri işlere karışmama şartı koşmuştu” dedi. Çalışkan, kitabında Osmanlı ordusunu I. Dünya Savaşı’nda yöneten Schellendorf’un Talat Paşa lehine yapmak istediği tanık beyanlarını da ortaya çıkarmış.
Kerem Çalışkan, Remzi Kitabevi’nden çıkan yeni kitabında, “Ermeni Soykırımı” iddialarına ve Almanların Ermeni tehcirindeki rolüne dikkat çekti.
Ermeni tehcirinin 100. yılında, Almanların sorumluluğunu anlattığı yeni kitabına ilişkin merak edilen soruları yanıtlayan Çalışkan, “100 yıl sonra bu konuya daha gerçekçi ve soğukkanlı bakmak gerekiyor. Evet, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’da ordusunun yönetimi tamamen Alman subaylara verilmişti. Daha önemlisi kararların verildiği askeri karargah Berlin’di” dedi.
İşte Kerem Çalışkan’ın yanıtları:
YÖNETİM ALMAN SUBAYLARDAYDI
Ermeni tehcirinin bütün sorumluluğunun Almanya’ya ait olduğunu söylüyorsunuz. Osmanlı ya da İttihat Terakki bu kadar iradesiz miydi? Sadece Almanlar’ın aldığı kararları mı uyguladılar?
-Birinci Dünya Savaşı dönemi Cumhuriyet döneminde, günümüze kadar yeterince incelenmemiş bir konudur. Atatürk ve arkadaşları, bunun üstünü kapatıp beyaz bir sayfa açtılar. Çünkü İstiklal Savaşı’nı yürüten kadrolar da I. Dünya Savaşı’nda aktif görevler almışlardı.
100 yıl sonra bu konuya daha gerçekçi ve soğukkanlı bakmak gerekiyor. Evet, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’da ordusunun yönetimi tamamen Alman subaylara verilmişti. Daha önemlisi kararların verildiği askeri karargah Berlin’di. Türkiye’de ise Enver İTC’ye askeri işlere karışmama şartı koşmuştu. Bütün askeri kararları Almanların direktifi doğrultusunda Enver tek başına veriyordu. Osmanlı Genelkurmayı’nda Almanlara direnen Hafız Hakkı, Kazım Karabekir gibi İTC’li subaylar ise Almanların emriyle Enver tarafından tasfiye edildiler. Kazım Karabekir bunları I. Dünya Savaşı anılarında acı acı anlatır. Merak edenler okursa, Almanların etkin rolünü ve İTC’nin iradesi olup olmadığını o anılardan çok iyi anlar…
TEHCİR OLMAYABİLİR MİYDİ
İttihatçılar’ın Almanlar’dan önce Rusya, İngiltere gibi müttefik arayışlarından söz ediyorsunuz. Bu gerçekleşse tehcir olmaz mıydı?
-İttihatçılar Rusya, İngiltere ve Fransa ile ittifak aradılar. Ancak hiçbiri olmadı. Çünkü hepsinin hedefi Osmanlı’yı parçalayıp paylaşmaktı. Bir tek Almanya’nın dünya hakimiyeti planı Osmanlı’yı ayakta tutup, onun üzerinden Orta Doğu’ya kontrol etmeyi içeriyordu.
Büyük devletlerin hepsinin kendi çıkarına göre bir Ermeni planı vardı. Almanlar için, Ermeniler Rusya’yı destekledikleri için bölgeden tasfiye edilmesi gereken bir unsurdu. Ermeni militan güçleri aktif olarak Rusya desteğinde Doğu bölgesinde terör estirmeseler ve Osmanlı, Alman baskısına boyun eğmeden ve savaşa aktif olarak katılmadan ‘silahlı tarafsızlık’ politikasını uygulayabilse, belki bölgedeki Ermenilerin böyle topluca ve sert tasfiyesi gerçekleşmeyebilirdi. Ama tarihi açıdan bu tür farklı senaryolar artık sadece spekülasyon…
GOLTZ PAŞA’NIN TEORİSİ
Goltz Paşa’nın Ermeni meselesi dahil Osmanlı’ya ilişkin öngörülerinin kaynağı sizce ne?
-Goltz Paşa, Alman-Prusya politikasının, emperyal, militarist ekolünü temsil eden önemli teorisyenlerinden biriydi. Goltz’un 1883’te yazdığı ‘Silahlı Millet’ kitabı tüm sivil halkı savaş unsuru olarak gören, total savaşın şifrelerini içeren önemli bir kitaptı. Goltz ve Alman emperyal güçleri Bağdat Demiryolu çerçevesinde dünyayı, bölgeyi ve Osmanlı’yı kafalarında dizayn ediyorlardı. Amaç Osmanlı üzerinden Almanya’nın Basra Körfezi ve Hindistan’a kadar hakimiyet kurmasıydı. Almanların Osmanlı-İslam politikası bu stratejik hedef nedeniyle geliştirildi. Goltz bu çerçevede Osmanlı’nın Avrupa’dan çekilip Arap-İslam alemine yönelmesini istiyordu. Huntington’un Türkiye’ye önerdiğini Goltz 100 sene önce önermişti…Goltz’un ve Huntington’un öngörülerinin kaynağı bölgede emperyal hesaplar…Türkiye o hesaplara göre çekiştiriliyor 100 yıldır hala…
ALMAN CİHADI NEDİR
O dönem ‘Alman cihadı’ olarak tanımladığınız şey bugünkü cihada benziyor mu?
-O zaman Alman Cihadı ‘İslam fanatizmi’ni Osmanlı üzerinden kendi düşmanlarına karşı şiddete dönüştürmeye çalışıyorlardı. Bugün de yine bazı Batılı güçler, CIA ve İsrail’deki bazı güçler, şimdi IŞİD’in vahşi ‘İslam fanatizmini, IŞİD tarzı cihadı, Suudiler ve Türkiye üzerinden kullanıp bölgeyi dizayn etmeye çalışıyorlar.. Demek ki İslam fanatizmi Batı için hala kullanışlı bir alet…
Oppenheim’ın Osmanlı politikasını bu denli etkilemesinin sırrı ne?
-Max von Oppenheim Almanya’nın karanlık ve gizli bir casusu…Türkiye’de şimdiye kadar tarih çalışmalarında isminin hiç geçmemesi ve rolünün aydınlatılmaması da bunun kanıtı…Oppenheim 1914 Ekiminde ‘İslam İhtilallerini Kışkırtma Raporu’nu yazıyor…1915 Nisanı’nda İstanbul’a gelip bir yıl kadar buradaki Alman İstihbarat Bürosu’nun başında faaliyet yapıyor…Tarihçilerimizin bu faaliyeti ve etkilerini aydınlatması gerekiyor..Teşkilatı Mahsusa’nın faaliyetleri ve Oppenheim’ın gösterdiği hedefler aynı…Bu bağlantıyı incelemek gerekiyor…
NEDEN TANIK OLAMADI
Schellendorf’tan biraz bahseder misiniz? Talat Paşa lehine neden tanık olmasına izin vermediler?
-Schellendorf, Osmanlı ordusunu I. Dünya Savaşı’nda yöneten Osmanlı Genelkurmay Başkanı. Enver, onun ve Berlin’in emirlerini yerine getiriyor. Ermenilerin o bölgeden tasfiyesini ilk gündeme getiren de Talat Paşa’nın anılarına göre yine Schellendorf. Tehcir kararında etkin rol oynuyor. Schellendorf’un Talat Paşa’yı savunmak için yazdığı metin bunu açıkça ortaya koyuyor. Ancak savaş sonrası Almanya’da belli ki yetkili çevreler, Ermeni meselesinde Almanya’nın rolünü ortaya çıkartmamak ve örtbas etmek için Schellendorf’u mahkemeye çıkarmıyorlar. O da tarihe kayıt düşmek için gazeteye yazıyor…Ben de Almanya’nın Ermeni tehcirinde rolünü açıklayan bu metni kitaba alarak, bu tarihi kaydı yeniden gün ışığına çıkardım…
TEŞKİLAT-I MAHSUSA ALMAN DESTEKLİ
Yıllardır liberallerin ‘derin devlet’ suçlamasına uğrayan Teşkilat-ı Mahsusa da mı Alman organizasyonuydu?
-Teşkilatı Mahsusa’nın çekirdeği daha 1906’da İTC kurulurken onun bünyesinde yeralan gizli ‘Fedai gönülüler grubu’na dayanır. Bunlar hürriyet davası uğruna, tetikçilik ve terör faaliyetlerini gönüllü üstlenecek cesur ve gözüpek yiğit gençlerdir. İTC tüzüğünde ayrı bir madde olarak bu fedailer bölümü de vardır. 1911’de Enver ve Mustafa Kemal gibi Trablus’a savaşa koşan da İTC’nin bu fedailer grubundandır. Ancak 1914’te Enver kendi kurduğu resmi Teşkilatı Mahsusa’yı Almanya’dan gelen para ve lojistik destekle Almanların İslam ihtilalleri hedefine yöneltmiştir…Teşkilatı Mahsusa’nın bütün faaliyetleri Alman hedeflerine göre şekillenmiştir…Hüsamettin Ertürk bunu anılarında anlatır…Teşkilatı Mahsusa’dan Kuşçubaşı Eşref ve Mehmet Akif’in Almanya ve Arabistan gezileri de Alman planları ve organizasyonu çerçevesindedir…
TANER AKÇAM VE BASKIN ORAN KIZIYOR
Ermeni meselesine ilişkin tartışmalarında neden sözünü ettiğiniz Almanya’nın rolü irdelenmiyor?
-Bugün dahi örneğin Taner Akçam ve Baskın Oran gibi isimler, Ermeni tehcirini, onlara göre katliamını sadece İTC üzerinden Türklere ve bugünkü Türkiye’ye fatura etmek için Almanya’nın rolünü gündeme getirmekten ısrarla ve dikkatle kaçınıyorlar…Hatta Almanya’nın rolünü vurgulayanlara kızıyorlar…Çünkü Almanya’nın Ermeni tehcirindeki rolü, savaşı ve o dönemi objektif bir şekilde masaya yatırmayı gerektiriyor. Bunu yapınca olaya Türk-Ermeni kavgası olarak bakmanın saçmalığı ortaya çıkıyor…
ALMANYA’DA O KİTAP TARTIŞILIYOR
Almanya’da da son dönemde bu konu tartışılıyor galiba?
-Almanya’da şimdi Ermeni sorununda Almanya’nın rolünü ele alan ve tartışan yeni kitaplar yayınlanıyor. Benim kitabımdan kısa süre önce yayınlanan Alman gazeteci Jürgen Gottschlich’in ‘Beihilfe zum Völkermord’ (Halk katliamına destek) kitabı da bunlardan birisi. Bu kitap da Almanya’da şiddetli tartışmalara yolaçtı. Tabii orada da bu konuyu örtbas etmek isteyen Alman politik çevreler var…
NASIL ÇÖZÜLÜR
Sizce Ermeni meselesi nasıl çözülür?
-Ermeniler Türkiye’nin Doğusunu, Trabzon’dan Adana’ya ilhak hayallerinden vazgeçmedikçe, ve Ağrı Dağı’nın iadesini istedikçe bu konuda çekişme alttan alta sürer. Tabii kapıların açılması, ticaret ve kültür alışverişinin artması iki halk arasında 100 yıllık öfke, nefret ve kızgınlığı yavaş yavaş azaltabilir… Ama emperyal güçlerin bölgeden Türkleri kovarak ve o haritadan silerek Kürdistan ve Ermenistan kurma planları bu tür çatışmaların kolay bitmeyeceğini gösteriyor…100 yıl sonra önemli olan 100 yıl önceki olayların perde arkasını ve gerçekleri iyi bilmek…
Odatv.com