NECDET BULUZ
Bu sezon turizmde işler nasıl? Beklendiği ve göründüğü gibi mi? Hayır. Her ne kadar gelecek için iyimser olsak da işlerin beklediği düzeyde olmadığını görüyoruz. Özellikle de yurt dışı beklentilerimizin gerçekleşmemesi de bu tabloyu daha da karartıyor.
Sıkıntının nedenlerine göz atalım:
1.- 7 Haziran genel seçimleri. Bu seçimler bir dönüm noktası olarak görülüyor. Tatil yerleri dolmadı. Nedeni de “Seçimde oylarımızı kullandıktan sonra tatile geleceğiz” diyenlerin çoğunlukta olması.
2.- Seçim sonrası Ramazan Bayramı geliyor. Bayram Temmuz ayına denk geliyor. Ramazan rehavetinin de özellikle iç turizmi müthiş şekilde etkileyeceği görülüyor. Geçmişte bunları yaşadık ve gördük. Temmuz ayı, turizmcilerin en fazla iş yaptığı bir ay olarak görülüyor.
3.- İç turizm, bir noktada ekonomiye bağlı. Ekonominin iyi olmaması, gelirin azalması, pahalılığın artması, ulaşım fiyatlarındaki yükseliş tatilcilerin frene basmasına neden oluyor. Halen ekonomimizdeki belirsizlik sürüyor, hiç kimse de gözünün önünü göremiyor.
4.- Yurt içi turizmde aylar önce başlatılan erken indirimli rezervasyonların, geçen yıllara göre az olması ve otellerin dolmaması özellikle “her şey dahil” çalışan otellerde sıkıntı yaratıyor.
4.-Yurt dışı taleplerinde gözle görülür biçimde iptallerin ard arda gelmesi de turizmimizdeki beklentilerde hayal kırıklığı yaratıyor. Zaten geçen yıl Rusya’daki ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkelerden birisinin Türkiye olacağı biliniyordu. İşte, bu sezon bunun sıkıntıları da görülmeye başlandı.
5.-Ancak, Türk turizminin geleceğini sadece Rusya turistlerine de bağlamamak gerekiyor. Avrupalı turist sayısında da azalma yaşanıyor. Uzakdoğu ve Türk Dünyasına yönelik çalışmaların da sonuçsuz kalması bu kırılganlığı artırıyor.
6.- Ortadoğu’daki gelişmeler, Türkiye’nin çevresindeki savaş ve tehlikeler, olumsuzluklar, gerginlikler ve güvenlik konuları da yabancı turistlerin Türkiye’yi tercih etmeme nedenleri arasında gösteriliyor. Özellikle Batılı turizm gazeteleri yayınlarında Türkiye’yi turizmde riskli ülkelerden birisi olarak gösteriyor.
7.- İşin bir başka yönü de bu olumsuzluklara karşı beklenen atağı yapamamamızdır. Biz her zaman söylediklerimizi yineleyelim: Türkiye dışarıda istenildiği gibi tanıtılamıyor. Tanıtım eksikliklerimizin yanına, Türkiye’yi kötüleyen yazılara ve kampanyalara karşı da zayıf ve savunmasız durumda kalıyoruz. Her şeyi sineye çekiyoruz. Bu da bizi içinde bulunduğumuz ligden düşürüyor. Tanıtım eksikliklerimizin yerine getirilmemesi durumunda bu konularda bir adım öteye gitmememiz de beklenmemelidir.
8.- Dışarıdan Türkiye’nin görüntüsü, içeriden göründüğü gibi değil. Eğer dışarıya çıkıp, ilgililerle ve yabancılarla görüştüğünüzde çok çarpıcı sözler ve görüşlerle karşılaşabiliyorsunuz. Türkiye’yi her şeyin yasak olduğu bir Ortadoğu ülkesi gibi görenlerin var olduğunu, herkesin giyim tarzına karışıldığını söyleyenlerin çoğunluğuna şahit olabiliyorsunuz. Türkiye’de içki yasağından söz edenlerle de karşılaşabiliyorsunuz.
Dış basında çıkan yazılar, yorumlar, Batı’da gösterilen Televizyon haberlerinde Türkiye’nin imajını zedeleyen görüntüler ne yazıktır ki Türkiye’yi turizm açısından yıpratmaktadır. Zaten tur şirketlerinin yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda iptallerin çoğununun bu olumsuzluklar nedeni ile oluştuğunu söylüyorlar.
Özellikle AB üyesi ülkelerin kendi aralarındaki AB üyesi ülkeleri tercih etmesi de Türk turizmini olumsuz etkiliyor. Yunanistan, İspanya, İtalya gibi Akdeniz ülkelerini son yıllarda tercih edenlerin sayısındaki artış da bu gerçeği gösteriyor.
Bu olumsuzlukları sadece oteller için söyleyemeyiz. Esnafın sıkıntısı da buna parelel olarak büyüyor. Bodrum, Fethiye, Marmaris, Antalya, Kemer ve Kuşadası gibi turizmin merkezlerinde çok büyük kiralarla işyeri açan esnaf içinde bulunduğumuz şu günlerde adeta kan ağlıyor. Esnaf iş yapamıyor. Siftahsız dükkân kapatanların var olduğu bile söyleniyor. Bu sıkıntı her geçen gün de katlanarak artıyor.
Böyle bir beklenti içinde turizm canlanabilir mi? Bu sektörde bulunanlar bu durumda para kazanabilirler mi? Bu noktada devreye girmesi gereken devlet kurum ve kuruluşlarının sessizliği, çözümden uzak kalışı da ayrıca tartışılması gereken bir konu olarak değerlendirilmelidir.
Bu karamsar tabloyu tersine çevirmek mümkün mü? Hiç kuşkusuz mümkündür. Ancak, bu tabloyu tersine çevirebilecek olanlardan “tık” çıkmıyor. Bu olumsuzlukları iyi okuyabilirsek, akılcı yaklaşımlarla ve işbirliği ile çözmek mümkündür.
Öncelikle devletin ön plana çıkması, lokomotif olması, umut verici adımları atması gerekiyor. Bugün için bunun yapıldığını söyleyebilir miyiz? Yurt dışı tanıtım atağındaki eksikliklerin de ivedilikle giderilmesi gerektiği görüşümüz de bu nedenle yinelemek istiyoruz.
Bodrum turizmini de bir başka yazımızda ele alacağız. Çünkü Bodrum gibi bir dünya kenti iç ve dış turizmden en çok etkilenen konuma geldi. Bunun nedenleri de yorumlarımızla ortaya koyup, sizlerle paylaşacağız.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com
Bir yanıt yazın