CTP-DP koalisyon hükümeti içinde yer alan İçişleri Bakanlığının hazırladığı “Yurttaşlıkla ilgili yasal düzenlemelere getirilmek istenen yeni kriterler” veya diğer adı ile “Yurttaşlık Yasa Tasarısı “ gerçekten de basına yansıdığı gibiyse, getirilmek istenen kriterler tam bir yüz karası.
Buna kafatasçılık da diyebilirsiniz, ırkçılık da…
Böylesi zorlaştırılmış vatandaşlık kriterleri Avrupa Birliği’nde bile yok.
Kendi ülkesinde yıllarca çalışıp, emekli olduktan sonra ülkemize gelip yerleşerek hayatlarının sonbaharını huzur içinde yaşamak isteyenlere çıkarmadığımız engel, yaşatmadığımız zorluk kalmamış. Ülkemizde çalışıp para kazanmıyorlar, tam tersine yaşamları için gerekli olan parayı kendi ülkelerinden getirip burada harcıyorlar ve ekonomimize de büyük katkıda bulunuyorlar. Ama biz onlara ne bir vatandaşlık veriyoruz, ne de işlerini kolaylaştıracak bir kimlik. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler, başka bir ülkede emekli olup da kendi ülkelerine yerleşmeyi ve hayatlarının sonbaharını geçirmek isteyenlere bütün kapıları sonuna kadar açıyor, ekonomisine katkı koyacağı için. Ama nedense bizim ülkemizin bürokratları ve bazı seçilmiş veya da seçilmemiş siyasiler, bu tür insanları KKTC’ye sokmamak için elden geleni yapıyorlar, sanki de büyük bir marifetmiş gibi.
Bizim ülkemizde ikamet veya çalışma izni almak yerine, deveye hendek atlatmak çok daha kolay, birtakım hastalıklı beyinlerin getirdiği kurallar yüzünden.
Yönetim kadroları içinde yer alan, kendi söylemlerine göre ilerici olan ama gerçekte faşist bir kafa taşıyan bu “hastalıklı beyinler” ikamet izni çıkarılamasın ya da çalışma izni verilmesin diye öylesine kurallar getirmişler ki, gerçekten de inanması çok zor. Nazi Almanya’sının esir kamplarında bile bu denli zor, mantıksız ve eziyet veren işlemlerin yaşanmış olduğunu sanmıyorum.
Daha işin başında, devlet dairelerimizdeki memurlarımız, ikamet veya da çalışma izni için başvuranları hapishane duvarı gibi asık ve meyus bir yüzle karşılıyorlar ve aşağılayarak hitap ediyorlar. Sanki de önemli, çok büyük ve özverili bir iş yapıyorlarmış gibi.
Dünyadaki gelişmiş ülkelerin vatandaşları devletle olan işlerini internet üzerinde, evlerinden veya da iş yerlerinden dışarı çıkmadan, birkaç dakika içinde hallederken, bizde, topraklarımız altın kaplı olduğundan, ikamet veya da çalışma iznini alabilmek veya da yenilemek için en az bir hafta koşmak gerekiyor. Damga pulu, resim, tasdik memuru, fotokopi, pasaport, kira kontratı, kan verme, tahlil yaptırma gibi bir sürü saçma sapan işlemler konuyor ülkemize çalışmak veya da ikamet etmek için gelmiş insanların önüne.
Maliye Bakanlığı işin kolayını bulmuş, her başvurandan bir de kira kontratı istiyor. İşin yoksa Muhaceret dairesinden, hastaneye, oradan laboratuvara, polise, Maliye bakanlığına, fotokopiciye koş, dolap beygiri gibi dön. Açıkçası ülkemizi ikinci vatanları görüp yaşamaya, çalışmaya gelen insanlara eziyet ediyoruz.
Yasalarımız, kurallarımızda bir acayip.
Benim eşime, her KKTC’ye giriş yaptığımızda sadece 90 günlük ikamet izni veriyorlar, pasaportuna da turist vizesi vuruyorlar, evlilik cüzdanını göstermemize rağmen. Nasıl saçma sapan, akıllara ziyan bir yasa yapılmış anlaşılır gibi değil.
Bu nedenle iktidar tarafından Meclise yeni sunulan “Yurttaşlık Yasa Tasarısı” içinde bu saçmalıklar düzeltileceğine, yeni zorlukların şirin bir şekilde eklenmiş maalesef.
Yazıklar olsun böylesine ırkçı, ayırımcı ve kafatasçı düşünceler taşıyan yöneticilere….
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
Facebook: Ata Atun
27 Mayıs 2015