Aklınıza damlayan soru; gelecek nasıl bilinir sorusudur. Evet, geleceği planlamışsanız, geleceğin çok önemli bir kısmını önceden bilirsiniz.
İyi bir eğitim yapmışsanız, iyi bir iş bulacağınız şimdiden çok büyük bir yüzde ile bellidir.
Geleceği bilmek, bir planlama işidir.
Eğer düzen ve sistem planlandığı gibi akıyorsa, üç adım sonsa, ne olacağı üç aşağı beş yukarı bellidir.
1950 yılından buyana, hatta Mustafa Kemal’in vefatından buyana, nasıl yaşayacağımız, hangi ülke ile dost olacağımız, hangisi ile düşman olacağımız, kimlerin ve hangi nitelikteki kişilerin bizi yöneteceği, askerlerle mi yoksa mollalarla mı yönetileceğimize, hep Batı ve Amerika karar vermiştir.
Üst paragrafta yazdıklarımı belgeleyelim,
Amerika ve Batının ülkemiz içindeki kurumlarını sayalım, NATO, OECD, Dünya Bankası, Gümrük Birliği, Özel Yabancı Bankalar, Amerika ile ikili anlaşmalar, ABD ile Gizli Anlaşmalar.
Bu saydıklarım Amerika’nın Türkiye içindeki resmi kurumsallaşmış düzenidir.
Amerika’dan gelir temin eden sivil toplum örgütlerini ilave edelim; NED, NDI, IRI, Açık Toplum Kuruluşu…
Almanya’dan para alan Konrad Adenauer Vakfı, Friderich Nauman Vakfı, Friderik Elbert Vakfı, Heinrich Böll Vakfı.
Bunlara Uçan Süpürge, Mor Çatı gibi, adı Türk kendisi yabancı olan, STK’ları da ilave etmemiz gerekir.
Bu sivil toplum örgütleri, AB yasalarının Türkiye’ye uyarlanması(dayatılması) işlerinde görev aldılar.
Yavaş yavaş anlıyorsunuz değil mi?
Bu kadar Batı örgütü içimizde varsa, bu örgütlerin, Türkiye için çalıştığını varsayamayız. Bir hatırlatma; Putin yabancı ülkelerden para alan STK’ları ajan ilan edince, Batı nasılda Putin düşmanı oldu?
Küresel mali sistemin ülkemiz içindeki hareket kabiliyetini hesaba katarsanız, siz isteseniz de bir kozmik odanız olamaz. Çünkü her taraf işgal altındadır.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında, Batının ajanları çoğunlukla ticaret erbabından seçilirdi.
Bu gün de, aynı işi finans kuruluşlarının doğrudan veya dolaylı olarak yaptığı kesindir.
Sözgelimi, ABD Açılımı destekliyor. TÜSİAD da destekliyor. ABD Kobani’ye (Ayn el Arap) silah yardımı veriyor. Silahlar Türkiye üzerinden gidiyor. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları hep bir ağızdan Kobani’ye özgürlük diye bağırıyorlar.
Ermeni meselesi gündem yapıyor, “Hepimiz Ermeniyiz” diye bağırttırılıyoruz.
Batının tüm şirketleri sütre gerisinden misyonerlik hizmetlerine devam ediyor.
Fuat Avni, yukarıda anlatmaya çalıştığım, emperyalist kuruluşların, tek merkezde örgütlü halidir.
Fuat Avni’nin varlığı Türkiye raydan çıkarsa, tekrar raya oturmak ve “Biz buradayız” uyarısını yapmak içindir.
Düzenin planlayıcısı, akışını denetleyicisi Amerika ise, gelişen bir bir olayın bir adım sonrasını da bilebilenidir.
Bakanlardan birisine sordular. Fuat Avni’yi niye yakalamıyorsunuz diye…
Fuat Avni yakalanmaz. Fuat Avni Amerikadır.
20.5.2015, bulentesinoglu
Bir yanıt yazın