NECDET BULUZ
Bazı kamuoyu araştırma gruplarının yetkilileri, muhalefette yer alan siyasi parti temsilcileri, tarafsız medya mensupları ve Sivil Toplum Örgütlerinin AK Parti mitingleri ile ilgili görüşlerini yansıtarak yazımız başlamak istedik:
“Geçmiş dönemlerdeki AK Parti seçim mitinglerine baktığımızda, meydanların dolmadığını, yığma kalabalıklarla toplulukların oluşturulduğunu görüyoruz. Eski heyecan yok. AK Parti mitingleri sönük geçiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın coşkulu kalabalıklara hitap ettiği dönemlerin de geride kaldığını söylemeliyiz. Birçok mitinge köylerden, ilçelerden yığma kalabalıklar getiriliyor. Araçlar ücretsiz taşıma yapıyor. Bayraklar, parti flamaları, tişörtler, şapkalar, çakmaklar dağıtılıyor. Kumanyalar veriliyor. İşi gücü olmayanlar toplanıp, miting alanlarına taşınıyor. Valiler, AK Parti’nin birer üyesi gibi çalışıyor. Okul çocuklarının bile miting meydanlarına gelmesi sağlanıyor. Çalışanlar için de aynı baskının yapıldığını birçok yerde gördük.”
İşin açığı şu:
Artık, millet AK Parti’den kurtulmak, seçimde sandığa giderek Meclis’teki milletvekili sayısını dengelemek istiyor. Miting meydanları bunu açık biçimde ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı bile, meydanlarda beklenen kalabalıkların oluşmadığı gerekçesi ile bazı konuşmalarını neredeyse iptal etme noktasına geldi.
Bazı miting alanlarının dolmadığı halde yandaş medyada hileli şekilde Kalabalıkmış gibi gösterildiği de çoğu kez iddia ediliyor. Yığma kalabalıklarla seçim kazanmak mümkün değil. Bu sadece bir algı operasyonu yaratabilir. Ancak, artık bugün seçmen bu tür algı operasyonlarına da pek gelmiyor. Üstelik buna tepki gösteriyor. Nitekim bunun sonuçlarını 7 Haziran seçim sonrası göreceğiz.
Tek parti iktidarının bugüne kadar ortaya koyduklarından millet kurtulmak istiyor. O nedenle de aylardan bu yana koalisyon hükümetleri senaryoları üzerinde kafalar yoruluyor. İktidar partisi yetkilileri bile artık koalisyon hükümetlerinden söz eder hale geldi. Kamuoyu sonuçları böyle bir oluşumun gerçekleşebileceği görüşündeler.
Bir başka konu da şu:
Cumhurbaşkanı bir yandan, Başbakan Davutoğlu öte yandan mitingden mitinge koşuyor. AK Parti teşkilatlarının bu nedenle sıkıntı yaşadığı söyleniyor. Mitinglere kalabalık sağlamakta sıkıntı çekildiği de iddia ediliyor. Hem Cumhurbaşkanı’nın, hem Başbakan’ın kısa aralıklarla aynı alanlarda miting yapmasının beklenen kalabalıkların sağlanamadığına da dikkat çekiliyor.
Ortada bir sıkıntının var olduğunu görüyoruz. Bu sıkıntının ana nedeninin ise iktidar partisinin sürekli olarak oy kaybına uğramasından kaynaklandığı söyleniyor.
Nitekim geçen gün konu ile ilgili bir açıklama yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay 4 ayrı şirketle çalıştıklarını, ayrı ayrı anketler yaptırdıklarını söyledi. Ancak, anket sonuçlarını açıklamayacaklarını da vurguladı.
AKP, geçen yıl yapılan yerel seçimlerde de 2011’deki seçimlerde de ondan önceki seçimlerde de yaptırdığı anketlerin sonuçlarını açıklamıştı. Açıklamayı ya Başbakan ya Bakanlar ya da parti sözcüleri yaptı ya da el altından iktidar medyasına sızdırarak sonuçları kamuoyuna yansıttı. Hatta seçimler dışındaki dönemlerde de anketler yaptırarak sonuçlarını benzer yöntemlerle duyurdu. 30 Mart Yerel Seçimleri öncesinde yaptırdıkları anketlerde oylarının yüzde 60’a çıktığını bile iddia etmediler mi?
İşte işin ilginç tarafı da budur.
Geçmiş seçim dönemlerine baktığımızda AK Parti her yaptırdığı anketin sonucunu hemen açıklıyordu. Çünkü o dönemlerde AK Parti’ye ok akışı vardı. Oylar yüzde 50’leri buluyordu. Ya şimdi?
Bugün kamuoyu araştırması yapan şirketler, AK Parti oylarının yüzde 38’lere kadar düştüğünü söylüyorlar. Yapılan ve yayınlanan anket sonuçlarında da bunu açık biçimde görebiliyoruz. Halen de erimenin devam ettiği söyleniyor. Bu da AK Parti’nin 7 Haziran seçimlerinden sonra tek başına iktidar olamayacağını gösteriyor.
Gerek Cumhurbaşkanı, gerekse Başbakan’ın durumuna baktığımızda bu telaşın nedeni de ortaya çıkıyor. Her ne şekilde olursa olsun, seçimin galibi olabilmek, tek başına hükümeti kurmak, Başkanlık sistemini ve Anayasa değişikliğini yapabilmek için yoğun bir mücadele veriliyor.
Bu arada günlerdir ortalarda dolaşan bir iddiaya da değinelim:
Seçim hilelerinin başladığı, sandıklarda ve oy sayımlarında, bu hilelerin süreceği söyleniyor. Seçim hileleri ile birçok senaryo da ortaya dökülüyor. Yurt dışındaki oyların getirilmesi, sayımı ve dökümünde de hileler olabileceği söylentileri ortalarda dolaşıyor. Hiç kuşkusuz bu tür iddialar kafaları da karıştırıyor.
Biz de şunu söyleyelim:
Siyasi partiler, özellikle de muhalefet olası bir seçim hilelerine karşı oylara ve sandıklara sahip çıkmak durumundadırlar. Teşkilatları var, üyeleri var, taraftarları var. Seçim sonrası ağlamanın bir faydası yoktur. Sandığa gideceksin, hür iradeni yansıtacaksın, kullandığın oya ve sandığa da sahip çıkacaksın.
Şimdi bakıyoruz, özellikle muhalefetten “Seçimde hile yapacaklar” yakınmaları geliyor. Hilelerin de nerede, nasıl yapılabileceği bile söyleniyor. Bunu biliyorsanız önlemini de alacaksınız, hile yaptırmayacaksınız. Hile yapılabileceği ihtimali olan yerlerde de gereken önlemleri alarak bunu önleyeceksiniz.
[email protected]
[email protected]
Bir yanıt yazın