Demokrasinin varlığı,sağlam hukuka bağlıysa…

NECDET BULUZ

Son Günlerde Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yaptığı açıklamalar ve uyarılar konuşuluyor. Babacan, uyarılarında Hükümet politikalarını eleştiriyor, demokrasinin var olabilmesinin güçlü hukuk sitemine bağlı olduğunu vurguluyor. Sözlerini “Demokrasi çok sağlam bir hukuk ile ayakta durabilir. Su ve ekmek nasıl bir ihtiyaç ise, hukuk da aynen öyle bir ihtiyaçtır” diyerek sürdürüyor.
Hükümet içinde böyle bir sesin yükselmesi, uyarı üzerine uyarı gelmesi hiç kuşkusuz küçümsenemez. Ali Babacan, özellikle Merkez Bankası üzerine uygulanmak istenilen baskılara karşı çıkarak da hem Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de partisi ile ters düşmüştü.
Hukuk sistemimizin içinde bulunduğu durumu hepimiz biliyoruz. Hukuk giderek yıpratılıyor ve zayıflatılıyor. Zaten Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan da açıklamalarında hukuk için “Bu zayıf tablo” diyor. Özetle hukukun yerle bir edilmekte olduğunun altını çiziyor. “Eğer bu zayıf tablo böyle devam ederse hem demokraside, hem ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu mumla ararız” diyor.
Biz, her zaman hukukun tarafsız, adil ve siyaset dışı kalmasını istedik ve destekledik. Bugün hukukta yaşanan karmaşa, dış dünyada bile eleştiriliyor. Hukuka olan güvenin zayıflaması önemsenmelidir. Biz, bu sistemi siyaset üstü yapamaz, tarafsız ve adil çalışmasını sağlayamazsak ilk önce demokraside yere çakılmış oluruz.
Sadece Babacan değil, hukukçular da, sivil toplum örgütleri de, sokaktakiler de hukuktaki zafiyetin Türkiye’ye, demokrasiye ve ekonomiye çok büyük zarar verdiği konusunda aynı noktada buluşuyor.
Ekonomistlere göre küresel ekonomi, 2008-2009 krizini hala atlatamadı. Bu kriz bizi de içine almış durumda. Ekonomilerini bu krizden korumak ya da çıkarmak için çaba gösteren ülkelerin sağlam hukuk ve demokrasi üzerinde oturduklarını da görmezden gelemeyiz.
Nitekim Babacan da açıklamalarında 2008-2009 küresel krizin hala atlatılamadığını anımsatıyor.
Soru şu:
Bir ülkede hukuk sorunu varsa, bu sorun derinleşiyorsa o ülkede demokrasi işler mi?
Bu sorunun yanıtını Babacan’dan alıyoruz:
“Demokrasi ancak sağlam bir hukuk ile ayakta durabilir. Yargının, mutlaka ve mutlaka evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde Anayasa, yasalar ve belki de daha önemlisi vicdan ile hareket etmesi gerekiyor. Eğer bir ülkede hukuk konusunda sorunlar varsa demokrasi işlemez. Su ve ekmek nasıl ihtiyaç ise hukuk da aynen öyle bir ihtiyaçtır. Sorunların giderilmemesi durumunda bugünleri mumla arar hale geliriz.”
Bu uyarılarda Ali Babacan’ın bir şeylerden rahatsızlık duyduğunu ve endişe içinde olduğunu da okuyabilmekteyiz. Eğer, Babacan böyle keskin uyarı ve açıklamalarda bulunabiliyorsa mutlaka bunun bir nedeninin olduğunu da söylemeliyiz.
Hukuk sistemimizin deprem yaşadığını ve kuşkuların artmakta olduğunu görmeyen var mı? Bu tablonun bu şekilde devam etmesi ile demokrasiden söz edebilmemiz mümkün mü? Kaldı ki, hukuk sistemindeki tıkanmanın ekonomiyi de altüst edeceği endişeleri giderek artıyor. Zaten Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Babacan da aynı zamanda bu konuyu da gündeme taşıyor.
Kırılgan bir ekonomimiz var ve önümüzü göremiyoruz.
Babacan’ın bu uyarıları yapmakta geç kalmış olabileceğini de düşünüyoruz. Yıllardır ekonominin patronluğu yapmış olan Babacan bilindiği gibi 3 dönem kuralı nedeni ile görevi bırakacak. Giderayak bu uyarıları daha önceden de parti içinde yapabilirdi, ancak son ana bırakması kafalarda soru işaretleri de bırakıyor. Ya da artık Hükümette görev almayacağının mesajları olarak da okunabilir.
Her ne kadar Başbakan Davutoğlu, seçim sonrası ekonomi kurmayları ile çalışacaklarını söylemiş olsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ali Babacan’a sıcak bakmadığı, AK Parti’nin seçimi kazanması halinde Babacan’la yollarını ayıracağı da siyasi kulislerinde konuşuluyor. Bir iddia da Babacan’ın Abdullah Gül’e ve cemaate yakın olduğudur.
Söz ekonomiden açılmışken, şu gelişmeleri de sizlerle paylaşalım.
Türkiye’nin önündeki en önemli sorun hem cari açığın yükselmesi, hem de buna paralel olarak enflasyondaki yükselişin önlenememesidir. Bu ikili, ekonomide kırılganlık yaratıyor. Hayatı pahalandırıyor, mutfaklardaki yangını şiddetlendiriyor. Geçinemeyenlerin sayısı artıyor.
Bu durumda yatırımlar yapılamıyor, istihdam olmuyor. Bunun sonucu olarak da artan işsizler ordusuna yenileri ekleniyor.
Piyasalara olan güvenin sarsılması, hukuk sistemimizdeki karmaşa, demokrasimizdeki gel-gitler karamsar tablo çiziyor. Özellikle de böylesi durumlarda yabancı sermaye gelmediği gibi, gelmiş olanlar da tası tarağı toplayıp ülkeyi terk ediyor.
İşte Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı telaşlandıran ve uyarı yapmasını gerektiren konulardan birisi de budur.
Bu nedenle de Türkiye, ekonomide dünyada en kırılgan üç ülkeden biri olarak gösteriliyor. Goldman Sachs’a göre Türkiye, Endonezya ve Brezilya ile birlikte en kırılgan üç ülke içinde bulunuyor.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com

NECDET BULUZ - islamcilik demokrasi hayir

Yorumlar

  1. Mustafa Aslan AKSUNGURMAS avatarı
    Mustafa Aslan AKSUNGURMAS

    Ne amaçla olursa olsun, ADALETİN yozlaşmasına, Hukuk sistemimizin emir komuta zincirine vurulmasına karşı çıkan her görüş, her insan sadece Türk Halkının değil, bütünüyle İNSANLIĞIN hakkına, hukukuna, adaletine, özgürlüğüne v.d. v.d.. sahip çıkmış demektir. Baş düşmanımız bile olsa, öpüp başımızın üstünde götürmeliyiz b gibileri…
    Geç de kalmış olsa, kutluyorum Ali BABACAN’ı…
    Makamını korumak, yahut daha üst makamlara tırmanmak için yalakalık yapanları bir yana bırakalım, ağzını açmayan, açamayan bilgelerdir, makam sahipleridir, yetkililerdir insanlığı batıran. 60 -70 -80 yıllık bir ömür için kula kulluk yapmanın ne kazandıracağını ve ne katbettireceğini bir kez daha düşünmelerini öneriyorum tüm bu tip dalkavuklar güruhuna… m.a.a.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir