NATO/ANTALYA DIŞİŞLERİ BAKANLARI TOPLANTISI

Antalya, 13-14 Mayıs’ta NATO Dışişleri Bakanları toplantısına ev sahipliğine hazırlanıyor.
Bu sırada NATO, Kuzey Deniz’inde 5 bin asker ile “Dinamik Firavun Faresi- Dynamic Mongoose”  adlı bir tatbikat yapıyor.
Hakeza Estonya’da 13 bin askerle “Kirpi- Siil” tatbikatında,
Litvanya’da ise 3 bin askerle “Yıldırım Çarpması- Zaibo Kirtis” adlı geniş bir tatbikattadır.
 
*
Tatbikatların Kuzey Avrupa ve Baltık ülkelerinin Rusya ile ilişkilerinin askeri anlamda gerildiği döneme denk gelmesi dikkat çekiyor.
Nitekim Avrupa’nın doğusunda Batı ile Rusya arasında genel bir savaşa dönüşme potansiyelleri taşıyan bir gerginlik yaşanıyor.
 
*
Gerginlikler bu kadarla sınırlı değildir!
Çin askeri yapısını, teknolojisini modernleştirmiş, kapasitesini arttırırken Japonya ile arasındaki ilişkiler hızla bozuluyor, çevresinde giderek artan bir güvensizlik ortamı oluşuyor.
Hindistan, Çin’i dengeleme girişimi olarak Japonya ile ilişkilerini yoğunlaştırıyor. 
Suriye’de iç savaş sürüyor, Suriye ve Irak toprakları üzerinde radikal İslamcılar cirit atıyor.
Gazze’de kanlı, yıkıcı bir savaş yaşanmıştır ama statüko değişmeden kalmış, şu saatte İsrail-Filistin arasında bir barışın nasıl sağlanacağı bilinmiyor.
Nijerya’da, Somali’de, Mali’de, Yemen’de Boko Haram, El Şebab, Kuzey Afrika ve Magrib El Kaidesi grupları terör estiriyor.
Libya kanlı çatışmalarla dağılmıştır.
Afganistan’da göstermelik parlamenter sistem ayakta duramıyor… 
 
*
NATO’nun bütün bu gelişmelere ve özellikle Rusya’ya daha hızlı yanıt verecek biçimde yeniden yapılanması gerekiyor.
Teminen NATO; ABD’nin “Nerede ve ne zaman olursa olsun küresel olaylara karşılık verme yeteneği düşmanlarla savaşıp savaşmamaya değil, bunun nasıl yapılacağı ile ilgilidir” ifadesinde beliren hibrid savaş düşüncesiyle çizdiği Askeri Stratejisini,
Stratejik Konseptinde  içselleştirmiş ve ABD’nin küresel kolonyal organı haline gelmiştir. 
 
*
Ancak uluslararası ekonominin koşullarıyla ulusal yapılar arasındaki uyumsuzluk, uluslararası yaşamın ana biçimi olan devlet yapılarını zorladığı bir süreçten geçiliyor.
Avrupa Birliği’nde egemenlik biçimi değişmeye zorlanıyor, Ortadoğu’da Afrika’da devletler dağılıyor, yönetilemeyen alanlar oluşuyor.
 
*
Bu durumda egemen güçler kritik sorunları müzakere etmek ya da işbirliği yapmak için önayak olacak kurum bulamıyor. 
Bu kurumların eksikliği ise büyük güçler arasında büyük bir savaştan daha çok nüfuz alanları oluşturmalarına, bu alanların sınırlarının kesiştiği bölgelerde birbirinin gücünü test eden, etnik ve mezhep ayrılıklarına dayanan bölgesel gruplaşmalara yol açıyor…
Bu alanlarda yeni bir savaş türü ya da “Hibrid Savaş”ı  yapılıyor.
 
“Hibrid Savaş” konvansiyonel kuvvet ve harekât yöntemleri ile siber savunmayı içeren, geleneksel olmayan kuvvet ve yöntemlerin kullanıldığı bir savaş stratejisidir.
Herşeyin bir program kapsamında ve eşgüdümde olması kaydıyla yerel nüfusun içine  profesyonel, askeri- istihbarat uzmanları gizlice sokuluyor ve kitle örgütleniyor, silahlandırılıyor ve harekete geçiriliyor.
Önce güçlü ve yaygın bir enformasyon, dezenformasyon, propaganda kampanyası yürütülüyor.
Sonra bir aşamaya gelindiğinde askeri personel, mekanize birlikler kimliklerini gösteren işaretler olmaksızın savaş alanına sürülüyor.
Aynı anda “Sibernetik Saldırılar” ve “Akıllı Savunma” girişimleri düzenleniyor…
 
*
2002’de Estonya’nın NATO’ya üyelik görüşmelerine başlaması üzerine gelişen olaylarda Rusya’nın ülkenin bütün siber alt yapısına kitlesel saldırısı,
2008’de Gurcistan’a düzenlediği siber saldırılarla enformasyon alt yapısını çökertmesi, 
Ya da ABD’nin NATO vasıtasıyla eski Yugoslavya, Irak ve Libya’da bu stratejiye başvurduğu unutulmuyor. 
 
*
Şimdi Antalya’da Genel Sekreter J. Stoltenberg başkanlığında yapılacak Dışişleri Bakanları  toplantısında;
İttifakın öncelikleri, Afganistan kararlı destek misyonu, ittifakın ortaklarla ilişkilerinin geliştirilmesi,
Ukrayna işbirliği, Ukrayna’nın doğusundaki güvenlik, Minsk anlaşmasının uygulanması gibi konuların yukarıdaki konsepte görüşülmesi bekleniyor.   
 
*
Antalya’da bu çerçeve konuların;
Ülkelerin kritik ağları takip etme gucunün arttırılması, tanımlanmış bütün zayıflıkları sağlamlaştırması,
Siber Savunma Mukemmeliyet Merkezinin uyelerin siber savunma programlarını geliştirmesi ve üyelere uzmanlar gönderilmesi,
İttifak uyelerinin NATO genelindeki alıcıları ve ağ düğümlerini izleyerek erken uyarı kabiliyetlerini arttırması,
NATO’nun aktif ve pasif siber savunma unsurlarının tamamına yanıt verebilecek yeterlilikte bir strateji ve uygulama perspektifinde ele alınacağı anlaşılıyor.
 
Doğrusu,Türkiye uzun zamandır NATO’nun takibindeki Hibrid Savaşında TSK’nın kapsamına giren;
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) çetesine dahil ettiği ve türlü lojistik sağladığı, Türk uzmanların Gürcistan’ın Pankisi bölgesinde ve Ürdün’de yetiştirdiği,
Çoğu Amerikan pasaportlu Çeçen, Gürcü, Suudi, Mısırlı, Sincan Özerk Bölgeli, Türk ve Avrupa’nın hemen her ülkesinden birkaç bin kiralık asker, etnik Türkler, yabancı ajan olarak hareket eden yerli halk, eğitim görmüş ve silahla donatılmış yerli suçlular, savaşmak zorunda kalan yerli halk, 
özel timler, MİT ajanları, palalılar, sivil toplum kuruluşları, propagandacı gazeteciler, üniformalı komutanları ile Libya’da,Suriye, Irak’ta ve daha bir çok ülkededir.
 
*
Ama  ABD/NATO’nun İran’ı caydırmak ve körfez ülkelerini korumak için Suudi Arabistan, BAE, Küveyt, Katar, Umman, Bahreyn’i sağladığı veri bağlantısıyla birleştiren ve donanmaya yüklediği,  operasyonel halde Füze Savunma sistemiyle birlikte tüm serilerinde Patriot bataryaları,
Ve İsrail ve Türkiye’de konuşlandırılan  füze savunma sistemleri ve patriot sistemleriyle “tek tetik” oluşturan, kendi sistemine entegre edilmiş füze kalkanı kumandası ve işletimi,
Ardından NATO’nun Akıllı Savunma girişimi de sadece NATO’nun emrindedir… 
 
*
Antalya NATO Dışişleri Bakanları toplantısına hazırlanırken,
Bu konuda sonsözü Atatürk söylüyor,”Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz” diyor.
 
13.5.2015
Antalya, 13-14 Mayıs'ta NATO Dışişleri Bakanları toplantısına ev sahipliğine hazırlanıyor.
Bu sırada NATO, Kuzey Deniz'inde 5 bin asker ile "Dinamik Firavun Faresi- Dynamic Mongoose"  adlı bir tatbikat yapıyor.
Hakeza Estonya'da 13 bin askerle "Kirpi- Siil" tatbikatında,
Litvanya'da ise 3 bin askerle "Yıldırım Çarpması- Zaibo Kirtis" adlı geniş bir tatbikattadır.
 
*
Tatbikatların Kuzey Avrupa ve Baltık ülkelerinin Rusya ile ilişkilerinin askeri anlamda gerildiği döneme denk gelmesi dikkat çekiyor.
Nitekim Avrupa'nın doğusunda Batı ile Rusya arasında genel bir savaşa dönüşme potansiyelleri taşıyan bir gerginlik yaşanıyor.
 
*
Gerginlikler bu kadarla sınırlı değildir!
Çin askeri yapısını, teknolojisini modernleştirmiş, kapasitesini arttırırken Japonya ile arasındaki ilişkiler hızla bozuluyor, çevresinde giderek artan bir güvensizlik ortamı oluşuyor.
Hindistan, Çin'i dengeleme girişimi olarak Japonya ile ilişkilerini yoğunlaştırıyor. 
Suriye'de iç savaş sürüyor, Suriye ve Irak toprakları üzerinde radikal İslamcılar cirit atıyor.
Gazze'de kanlı, yıkıcı bir savaş yaşanmıştır ama statüko değişmeden kalmış, şu saatte İsrail-Filistin arasında bir barışın nasıl sağlanacağı bilinmiyor.
Nijerya'da, Somali'de, Mali'de, Yemen'de Boko Haram, El Şebab, Kuzey Afrika ve Magrib El Kaidesi grupları terör estiriyor.
Libya kanlı çatışmalarla dağılmıştır.
Afganistan'da göstermelik parlamenter sistem ayakta duramıyor... 
 
*
NATO'nun bütün bu gelişmelere ve özellikle Rusya'ya daha hızlı yanıt verecek biçimde yeniden yapılanması gerekiyor.
Teminen NATO; ABD'nin "Nerede ve ne zaman olursa olsun küresel olaylara karşılık verme yeteneği düşmanlarla savaşıp savaşmamaya değil, bunun nasıl yapılacağı ile ilgilidir" ifadesinde beliren hibrid savaş düşüncesiyle çizdiği Askeri Stratejisini,
Stratejik Konseptinde  içselleştirmiş ve ABD'nin küresel kolonyal organı haline gelmiştir. 
 
*
Ancak uluslararası ekonominin koşullarıyla ulusal yapılar arasındaki uyumsuzluk, uluslararası yaşamın ana biçimi olan devlet yapılarını zorladığı bir süreçten geçiliyor.
Avrupa Birliği'nde egemenlik biçimi değişmeye zorlanıyor, Ortadoğu'da Afrika'da devletler dağılıyor, yönetilemeyen alanlar oluşuyor.
 
*
Bu durumda egemen güçler kritik sorunları müzakere etmek ya da işbirliği yapmak için önayak olacak kurum bulamıyor. 
Bu kurumların eksikliği ise büyük güçler arasında büyük bir savaştan daha çok nüfuz alanları oluşturmalarına, bu alanların sınırlarının kesiştiği bölgelerde birbirinin gücünü test eden, etnik ve mezhep ayrılıklarına dayanan bölgesel gruplaşmalara yol açıyor...
Bu alanlarda yeni bir savaş türü ya da "Hibrid Savaş"ı  yapılıyor.
 
* 
"Hibrid Savaş" konvansiyonel kuvvet ve harekât yöntemleri ile siber savunmayı içeren, geleneksel olmayan kuvvet ve yöntemlerin kullanıldığı bir savaş stratejisidir.
Herşeyin bir program kapsamında ve eşgüdümde olması kaydıyla yerel nüfusun içine  profesyonel, askeri- istihbarat uzmanları gizlice sokuluyor ve kitle örgütleniyor, silahlandırılıyor ve harekete geçiriliyor.
Önce güçlü ve yaygın bir enformasyon, dezenformasyon, propaganda kampanyası yürütülüyor.
Sonra bir aşamaya gelindiğinde askeri personel, mekanize birlikler kimliklerini gösteren işaretler olmaksızın savaş alanına sürülüyor.
Aynı anda "Sibernetik Saldırılar" ve "Akıllı Savunma" girişimleri düzenleniyor...
 
*
2002'de Estonya'nın NATO'ya üyelik görüşmelerine başlaması üzerine gelişen olaylarda Rusya'nın ülkenin bütün siber alt yapısına kitlesel saldırısı,
2008'de Gurcistan'a düzenlediği siber saldırılarla enformasyon alt yapısını çökertmesi, 
Ya da ABD'nin NATO vasıtasıyla eski Yugoslavya, Irak ve Libya'da bu stratejiye başvurduğu unutulmuyor. 
 
*
Şimdi Antalya'da Genel Sekreter J. Stoltenberg başkanlığında yapılacak Dışişleri Bakanları  toplantısında;
İttifakın öncelikleri, Afganistan kararlı destek misyonu, ittifakın ortaklarla ilişkilerinin geliştirilmesi,
Ukrayna işbirliği, Ukrayna'nın doğusundaki güvenlik, Minsk anlaşmasının uygulanması gibi konuların yukarıdaki konsepte görüşülmesi bekleniyor.   
 
*
Antalya'da bu çerçeve konuların;
Ülkelerin kritik ağları takip etme gucunün arttırılması, tanımlanmış bütün zayıflıkları sağlamlaştırması,
Siber Savunma Mukemmeliyet Merkezinin uyelerin siber savunma programlarını geliştirmesi ve üyelere uzmanlar gönderilmesi,
İttifak uyelerinin NATO genelindeki alıcıları ve ağ düğümlerini izleyerek erken uyarı kabiliyetlerini arttırması,
NATO'nun aktif ve pasif siber savunma unsurlarının tamamına yanıt verebilecek yeterlilikte bir strateji ve uygulama perspektifinde ele alınacağı anlaşılıyor.
 
* 
Doğrusu,Türkiye uzun zamandır NATO'nun takibindeki Hibrid Savaşında TSK'nın kapsamına giren;
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) çetesine dahil ettiği ve türlü lojistik sağladığı, Türk uzmanların Gürcistan'ın Pankisi bölgesinde ve Ürdün'de yetiştirdiği,
Çoğu Amerikan pasaportlu Çeçen, Gürcü, Suudi, Mısırlı, Sincan Özerk Bölgeli, Türk ve Avrupa'nın hemen her ülkesinden birkaç bin kiralık asker, etnik Türkler, yabancı ajan olarak hareket eden yerli halk, eğitim görmüş ve silahla donatılmış yerli suçlular, savaşmak zorunda kalan yerli halk, 
özel timler, MİT ajanları, palalılar, sivil toplum kuruluşları, propagandacı gazeteciler, üniformalı komutanları ile Libya'da,Suriye, Irak'ta ve daha bir çok ülkededir.
 
*
Ama  ABD/NATO'nun İran'ı caydırmak ve körfez ülkelerini korumak için Suudi Arabistan, BAE, Küveyt, Katar, Umman, Bahreyn'i sağladığı veri bağlantısıyla birleştiren ve donanmaya yüklediği,  operasyonel halde Füze Savunma sistemiyle birlikte tüm serilerinde Patriot bataryaları,
Ve İsrail ve Türkiye'de konuşlandırılan  füze savunma sistemleri ve patriot sistemleriyle "tek tetik" oluşturan, kendi sistemine entegre edilmiş füze kalkanı kumandası ve işletimi,
Ardından NATO'nun Akıllı Savunma girişimi de sadece NATO'nun emrindedir... 
 
*
Antalya NATO Dışişleri Bakanları toplantısına hazırlanırken,
Bu konuda sonsözü Atatürk söylüyor,"Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz" diyor.
 
13.5.2015 - 20150707 collective defence img 375

Yorumlar

  1. Mustafa Aslan AKSUNGURMAS avatarı
    Mustafa Aslan AKSUNGURMAS

    Sayın Ahmet Kılıçaslan Aytar Yazarımız;
    Bu pek değerli yazınız, yabancı sözcüklerin sarmalından azıcık arındırılsa, gerçekten öğretici ve yararlı olurdu.
    “Dost acı söyler..!” demiş atalarımız. Sözlerim acı değil ama siz acı bulursanız, lütfen yazınıza duyduğum dostluğuma sayınız.
    Saygılarımla… m.a.a.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir