ABD Suriye İç Savaşını Cenevre Barış Görüşmeleri sürecinde Rusya ile çözmeye çalışır ve Ortadoğu’yu Rusya ile paylaşma fikrini sürdürürken, bugün bu fikri terketmiştir.
Nükleer programına ilişkin elde edilen anlaşmanın nihaî anlaşmaya ulaşması durumunda, ağır yaptırımların iptaliyle İran’ın kendi doğal kaynaklarını kullanacağı, ekonomik olarak ayağa kalkacağı düşünülüyor.
İran’ın etki gücünün artmasıyla birlikte dünya politikasına ekleneceği, bu suretle Ortadoğu’da istikrarın oluşacağı öngörülüyor.
*
Ama şimdi, hele bir “Yemen Sorununu çözelim”, sonra Ortadoğu’daki gücü “Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtırız” biçiminde düşünülüyor.
*
Bu çerçevede Ortadoğu’da kimi bölünmeleri göze alınıyor ve Yemen Sorununun halledilmesinden sonra Suudi Arabistan liderliğinde Sünni Arap Ordusu vasıtasıyla, 35. paralel üstünde “güvenli bölge, uçuşa yasak bölge” başlığından barışa yelken açılabileceği hesaplanıyor.
Türkiye’nin de bir noktaya kadar bu operasyonun parçası olacağına dair iddialar bulunuyor.
*
Fakat New York’ta İran’ın nükleer programı ile ilgili müzakereler sürerken,
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry, Yemen’de Husileri müzakere masasına çekmek için İran Dışişleri Bakanı M.Cevad Zarif vasıtasıyla Tahran’dan yardım istiyor!
*
Sonra J.Kerry, Suudi Arabistan/Riyad’a geçerek ,Yemen Cumhurbaşkanı A.Mansur Hadi ve Suudi Dışişleri Bakanı El Cubeyr ile görüşüyor,sonra Yemen’de insani yardım amaçlı 5 günlük ateşkes ilan ediliyor.
Kerry, “Eğer Husiler anlaşmaya mutabık kalırsa, ateşkes uygulanacak” derken, Yemen’e kara operasyonu yapılmayacağının da altını çiziyor.
“Ne ABD ne de Suudi Arabistan, birbirleriyle Yemen’e kara birlikleri gönderme konusunu konuşuyor” diyor…
*
Peki ne oluyor?
ABD, Ortadoğu’daki gücü Suudi Arabistan ve İran arasında dağıtmanın yolunu açmak üzere,
Önce, Mısır/ Kahire’de düzenlenen Arap Birliği Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda,
Sünni Arap ülkelerine karşı güvenlik tehditlerinde hızlı askeri müdahaleyi gerçekleştirmek üzere “Birleşik Arap Gücü” kurulmasına ilişkin kararı aldırmıştır.
*
Kısa süre sonra, Yemen Cumhurbaşkanı Hadi Mansur, Husilerin son zamanda birçok noktada ilerlemeleri, en son Aden’e girmeleriyle birlikte görevinden istifa ediyor ve BM Güvenlik Konseyi ile Fars Körfezi İşbirliği Konseyi’nin askeri kolu Ada Kalkanı Güçlerini müdahalede bulunmaya çağırıyor.
Bu suretle Birleşik Arap Gücü’nün , Suudi Arabistan liderliğinde Bahreyn, Katar, Kuveyt, BAE, Mısır, Sudan, Fas, Ürdün ve Pakistan’ın Yemen’e “Kararlılık Fırtınası” adıyla ortak hava saldırısı düzenlemesinin yolu açılıyor…
*
Çünkü Yemen; Aden Körfezini ve körfezin Kızıldeniz’e açılan Mendeb Boğazını öte yanda Hint Okyanusunun Afrika’ya uzanan şeridinde Afrika ile Asya, Kızıldeniz’den Avrupa’ya tüm deniz yollarını kontrol ediyor.
Elbette ABD böylesine hakim bölgenin peşindedir, bölgedeki ülkelerin ve Yemen’in de istikrarına son derecede önem veriyor!
*
Ama Yemen’in kuzey ve kuzeydoğusunda İran’dan ekonomik ve askeri destek alan Şii Zeydiler ve operasyonel gücü Husiler bulunmaktadır.
Ve Yemen’de Zeydilere destek veren İran ile Sünnilerin kontrolündeki merkezi hükümetin destekçisi ve arka planda Güney Yemen bağımsızlık hareketi ile teması olan Suudi Arabistan arasında bir vekâlet savaşı yürüyor…
*
Amaç günlük olarak milyonlarca varil petrolün Mendeb boğazından geçişinde etkin olmak isteğidir.
Çünkü, olası bir saldırıda Mendep Boğazı ve Süveyş Kanalı stratejik önemini kaybedecek ve milyarlarca dolar değerinde tonlarca petrol denize dökülürken, koca deniz alev alev yanabilecektir!
Güvenlik açısından böylesi riskli bir bölge, Arap Koalisyonu’na mensup sınırlı sayıda askerin Husi koalisyonuna karşı savaşan Halk Komiteleri’ne destek olmak için Yemen’e kara harekatında bulunacağı haberlerinin duyulduğu bir sırada İran’ın stratejisi olarak algılanıyor…
*
Çünkü deniz yolu güvenliğinin sağlanması ve İran’ın açık denizlerdeki çıkarlarının korunması amacıyla İran Deniz Kuvvetlerinin 34’üncü filosuna ait Buşehr lojistik destek gemisi ile Elburz muhribi Aden Körfezi’ne girmiştir.
Halbuki Aden Körfezi’nde ve Somali açıklarında savaş gemilerinin sivil gemilere eşlik etmesine izin veren BM Güvenlik Konseyi’nin kararına uygun olarak İran filosu,uzun zamandır bölgede sivil gemilere güvenlik desteği sağlıyor.
Ama ABD’ye ait bir yük gemisinin Hürmüz Boğazı üzerinden Bender Abbas Limanı’na yöneldiği ve denizdeyken teftiş edildiği haberi savaşın bu bölgeye taşındığı ve denizin tehlike altında olduğunu biçiminde algılanıyor…
*
Koalisyon güçleri çabucak, bir taraftan Yemen’in güneyinde Aden’e çıkarma yapılmadığı,
Diğer taraftan koalisyon güçlerinin istenilen sonucu elde etmek için her türlü seçeneği değerlendirdikleri yönünde açıklamalar yapıyor.
Ama Yemen’e yapılan 2500 civarındaki hava saldırısının bir sonuç getirmediği, operasyonun beklenenin aksi sonuçlar doğurduğu ve başka bir aşamaya geçildiği izlenimi de doğmuştur!
*
Bu noktada Rusya’nın BM elçisi V.Çurkin, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçlerinin Yemen’deki saldırılarının ülke hükümeti ve isyancı Husiler arasında imzalanması çok muhtemel olan bir siyasi anlaşmayı güçleştirdiğini açıklıyor.
”Halbuki Yemenli taraflar krizin çözümüne dair bir dizi anlaşma üzerinde mutabık kalmıştı. Çözüme ulaştırılmamış tek konu kollektif liderliğin nasıl yapılandırılacağıydı ” derken,
*
Suriye Cumhurbaşkanı Esad “Batı sömürgecilik dönemine ait tutumunu devam ettirdikçe ve Rusya, Suriye, İran gibi içişlerine müdahale edilmesine izin vermeyecek ülkeler var olduğu sürece, Batı’nın bu tarz saldırıları devam edecek” diyor…
*
Kimbilir, nereye kadar?
11.5.2015
Bir yanıt yazın