NECDET BULUZ
Şu an için Barzani, Amerika’dan “Bağımsız Kürdistan” için yeşil ışık alamadı. Ancak, Barzani’nin Irak üzerinde çeşitli hesaplarının olduğunu söylemeliyiz. Kuzey Irak’ta güçlenen ve neredeyse merkezi hükümetten daha önemli bir konuma gelmek üzere olan Barzani’nin hedefinde her zaman olduğu gibi Kerkük bulunuyor.
Önce Kerkük’teki duruma bakalım ve Barzani’nin bu konuda söylediklerine kulak verelim:
“Kerkük’ün Kürdistan’ın bir parçası olduğundan hiçbir şüphemiz yok. Irak Anayasası’nın 140. maddesine uyarız. Son on yıldır bu maddenin uygulanmasını bekliyoruz. Fakat merkezi hükümetten bu konuda hiçbir ciddiyet göremedik. Bizce Kerkük, Kürdistan’ın bir parçasıdır ve bu konuda konuşmaya gerek yoktur. Eğer, Kerkük’ün yapısı konusunda bir referandum yapılması gerekiyorsa bunun yapılmasında da bir sakınca görmüyorum.”
Doğrudur, Barzani Amerika’nın da desteği ile Kerkük’ün yapısını değiştirdi. Kürtler başta olmak üzere, çeşitli grupları bu topraklara yerleştirdi. Kerkük’teki Türkmenler şu anda azınlık konumuna düşürüldü. Bütün bunlar yapılırken, ne acıdır ki, Türkiye ağırlığını koyamadı, Barzani’nin önüne geçemedi.
Bizi yıllardır PKK belası ile uğraştırdılar. Barzani de PKK’ya destek vererek bizi gerektiği gibi oyalamayı başardı.
Peki, biz ne yaptık? Bu hain Barzani’yi kırmızı halılar üzerinde karşıladık. Devlet töreni ile ağırladık, şımarttık. Kerkük’ü Irak’ın işgalinden bu yana Kürdistan’ın bir parçası olarak gören ve Kerkük’ü tamamen kontrolleri altına alan Barzani, zaman zaman Türkiye’ye de meydan okumuştur.
Başta Kerkük petrolleri olmak üzere, bölgede petrol yataklarını korumakla görevlendirilen Barzani ve peşmergeleri şu anda doğrudan petrol ihraç edemiyor. Ancak, üretilen petrollerden bir miktar komisyon alıyorlar. Bir yerde bölgede Amerika’nın çıkarlarının jandarmalığını Barzani ve peşmergeleri sağlıyor.
Barzani ve Peşmergeleri aynı zamanda bölgede Amerika’nın kara gücü gibi hareket ediyor. Bugüne kadar Amerika’da eğitilen peşmergeler, bölgede Amerika’nın çıkarlarının bekçiliğini de yapmakla görevliler. Barzani’nin bunun yanında İsrail ile olan ilişkilerinin de son derece iyi olduğunu ve Kuzey Irak’ta bazı İsrail’li uzmanlardan da yardım ve destek aldığı biliniyor.
Bu işin Kuzey Irak ve Kerkük kısmı.
Bir de günlerdir Irak’ın parçalanması konusu gündeme oturdu. IŞİD’ın Musul’dan temizlenmesinden sonra Bağdat’ta merkezi hükümetin (Sünnilerin) sıkışıp kalması gerçekleşebilir. Güneyde Şii’ler, Kuzey Irak’ta Kürtler kendi bölgelerinde kalarak Irak’ın fiilen 3 parçaya bölünmesi sağlanmış olacak.
Zaten Irak’ın işgalinden sonra BOP çerçevesinde Irak’ın 3 parçaya bölünmesi gündemde bulunuyordu. Şimdi bu plan tıkır tıkır işliyor. IŞİD bahanesi ile de bu iş bundan sonra daha bir hız kazanacak.
Barzani, Irak’ın 3 parçaya bölünmesi ile ilgili olarak da şu görüşlerini dile getiriyor:
“Açıkçası 2003’te rejimin yıkılmasından sonra, Irak’ın birliğini ve bütünlüğünü biz Kürtler koruduk. Son on yıldır bu işi biz yaptık. Fakat şimdi Irak zaten bariz biçimde dağılıyor. Merkezi hükümet her şeyin üzerindeki kontrolünü kaybediyor. Ordu, polis ve her şey dağılıyor. Şu an IŞİD dediğimiz oluşumun ortaya çıkışına tanık oluyoruz. Ortaya çıkan yeni bir devletle çok uzun bir sınırı paylaşıyoruz. Bu bizim suçumuz değil, Irak’ın çöküşüne biz neden olmadık. Bilinmeyenin esiri olmak istemiyoruz. IŞİD ile mücadelede de Başbakan bizden yardım istemedi. Tersine, yardım teklifimizi reddetti. Biz şu an Kürdistan’ı IŞİD ya da diğer herkesten koruyoruz. Sınıra yaklaşan herkesle savaşırız. Teröristlerle savaşma görevinin icrasında tereddüt etmeyiz. Fakat önümüzde açık bir gelecek olmadıkça ve kapsayıcı bir siyasi çözüm bulunmadıkça savaşmayız. ”
Barzani, Musul’un düşmesi konusunda da zamanın Başbakanı Maliki’yi uyardığını, IŞİD tehlikesini aylardır bildiğini de belirtip, bu konuda da şunları söylüyor:
“Başbakan Maliki’yi uyardım. Musul’un düşmesinden sadece birkaç gün değil, birkaç ay önce de uyardım. Ama uyarımı ciddiye almadı. Bu konuda şahitlerim de var. Sünni bölgelerinde yaşayan halk, merkezi hükümetin politikalarına karşı isyan etti. Yaşanan her şey IŞİD tarafından yapılmadı. Fakat IŞİD bu fırsatı değerlendirip kontrolü ele geçirmek istiyor. Bölge halkı, fırsatı kendileri değerlendirmek istiyordu. Çünkü yaşananlar aslında hükümetin yanlış politikalarına tepkiydi ve terörist organizasyon bu fırsatı değerlendirdi. Halkın öfkesi vardı. Dolayısıyla, halkın meşru hakları ile teröristlerin başarmak istedikleri arasındaki ayrım önemli.”
Bunları neden yazıyoruz? Barzani, neredeyse hem Irak’ta, hem de bölgede hızlı bir yükseliş içinde bulunuyor. Usta bir oyuncu gibi bazı konularda yönlendirme ve uyarı hizmetlerinde de bulunarak gücünü sağlamlaştırıyor. Yıllardır Barzani’ye destek veren, şımartan Türkiye de buna katkı sağlamış oluyor.
Dikkat edilmesi gereken bir konu da Amerika’nın Barzani ile doğrudan iletişim kurmasıdır. Amerika’da Başkan Obama tarafından ağırlanan Barzani, şimdi Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry’yi Erbil’de bekliyor. Kerry’nin Erbil’deki görüşmelere kalabalık bir heyetle katılacağının belirlenmesi, bazı bölgesel konuların ele alınacağını gösteriyor.
Barzani, ana hedefi olarak Kuzey Irak’ta bölgeyi de kapsayacak “Bağımsız Kürdistan” hayalini hayata geçirebilmek için bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da mücadele vereceklerini söylüyor. Biz, bu nedenle Barzani’nin çok iyi takip edilmesi gerektiği görüşündeyiz.
necdetbuluz@gmail.com
necdetes@mynet.com